Uzun zamandır yazamıyordum,umarım Yen'i bölüme kadar sizi azıcık da olsa tatmin eder bu kesit. Ahh nolacak bizim bu delilerin halleri demeden de geçemeyeceğim. Yorum yapmayı unutmayın lütfennn. Sizi seviyorumm 💜💜
**
Anahtarın yuvasında dönüşüyle yattığı hafif uykudan uyanıveren Bahar olduğu yerde dikleşip sert ancak sakil adımlarla salona giren kocasını izledi.
Bir dağ yerine koyduğu adam yıkık döküktü...
"Hoşgeldin canım."
Günlerdir olduğu gibi buruk tebessümü ters bir cevapla solup kaydı,düşüverdi yere.Paramparça oldu.
"Hoş bulmayı isterdim,ama pek mümkün değil!"
Bahar'ın küçük gözleri yanarken avcunu sızlayan burnunun ucuna bastırdı.
"Yavuz...Biraz dinlensen,uyusan,yemek yesen? Harap ediyorsun kendini."
Yavuz oturduğu tekli koltukta başını yasladığı avuçlarından kaldırdı. Gözaltları uykusuzluktan kızarmış,çökmüştü iyice. Bahar'ın içi sızladı acıyla.
"Ben bu durumdayken sen ne dinlenmesinden bahsediyorsun Bahar! Benim askerliğim tehlikede! Benim varım,yoğum elimden gidiyor,sen ne zırvalıyorsun bana?"
Kalbine bir yumruk yedi sanki kadın. Kocası paramparça olduğundan beri paramparça etmeye yeminli gibiydi de insan canım dediği insanın canını bu denli yakar mıydı ki?
Çenesi titreye titreye sordu:
"Ben...Ben senin için ne ifade ediyorum Yavuz? Beni,bizi düşünemez misin biraz?"
Yavuz o an karısının acısına karşı duyularını kapatmış gibiydi. Sesindeki hüznü duymuyor,gözlerindeki katran karası hayal kırıklığını görmüyordu sanki. Ayağa fırlayıp üstünlük kurmak istercesine tepeden baktı karısına.
"Bencil olmayı bırakamaz mısın bir kere? Hala ben,ben,ben! Ne halde olduğumu görmüyor musun?"
Ne diyeceğini bilmezcesine gözlerini etrafta gezdirdi Bahar. Kaybolmuş gibiydi. Yolunu kaybetmiş,adresini soracak bir kişi yoktu etrafında. Tek dayanağı ona sırtını dönüyordu.
"Ben seni düşünüyorum birtanem. Kendini helak ettin,yapma böyle."
Fakat Yavuz anlamadı Bahar'ı. Anlamak istemedi belki de.
"Beni düşünüyormuşmuş(!) Az önce "ben" diyip duruyordun. Tabi ya, senin de baban teröristti ama sen çabucak toparlanıverdin. O zaman anlamalıydım ne denli gamsız olduğunu!"
Bahar tamiri imkansız bir yerlerinin kırılıp göğüs kafesine battığını hissetti. Ayağa kalkıp karşısında dikilecek gücü yoktu artık.
"Sen beni neyle itham ediyorsun? Ben ölüyordum! Ölüyordum Yavuz! Senin gözünün önünde vurmadılar mı beni?"
Yavuz elleri belinde,çatık kaşları altından dinlemekteydi Bahar'ı. Yine de gözünün önüne düşen perde karısının perperişanlığını görmüyordu sanki.
"Ama ne var biliyor musun sevgilim?"
Gözünden akıp yanağına düşen yalnızca bir yaş değildi de hayallerinin kırıklarıydı bu defa.
"Yediğim kurşun senin sözlerin kadar yakmadı canımı! Şimdi git! Yanında olmama izin vermiyorsun,toparlanmayıp gözlerimin önünde eriyorsun ve bizde geri dönülemez yaralar açıyorsun! Git,aklını başına toplayana dek gelme Yavuz!"
Adam sesini çıkarmadan ceketini aldığı gibi kapıyı çarpıp çıkarken olduğu yerde titreyen,ardından gözyaşları sel olan Bahar ise kocasının ardında bıraktığı yaralı kız çocuğunu tedavi etmek üzere toparlanmaya koyuldu gecenin karanlığında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEMİN
Fiksi Penggemar"Öylesine sevdim ki seni,öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar tattırdığın acılar"