5.BÖLÜM:"CANINI YAKTIM"

1K 77 22
                                    


Sınav haftamdan hellooo! Sizi çok bekletmemeye çalışarak azar azar yazıyorum ballarım böceklerim.Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorum yaparsanız çok mutlu olurum çünkü düşüncelerinizi deli merak ediyorum. Şimdiden iyi geceleer 💜💜

**

Kampa ayak bastığım andan itibaren otobüste düşündüklerimi hatırlıyordum.

Gördüklerimin göreceklerimin milyonda biri bile değildi sahiden. Savaşla daha anne karnına düştükleri gün tanışan çocuklar,hayatın yalnızca acımasız yüzünü gören kadınlar,evlatlarını veya torunlarını,belki de tüm ailesini kaybeden,o kadar yılın ardından evini,damını bırakarak göçmek zorunda kalan yaşlılar... Herkes bir şekilde almıştı payını bu acımasız savaştan. Birileri güç için çarpışırken daha aciz olanlar sadece yaşamak için çırpınıyordu. Hatta çoğu zaman yaşatmak için. Bir anne kendi canından çok evladınınki için dua ediyordu misal.

Yavuz ile yan yana çadırların arasında yürürken çamurun içinde yuvarlanıp kalkan,neşeli çığlıklar atan çocukları izledim kırık bir tebessümle bir mühlet.

"Çok acı değil mi?"

İç çekerek başımı salladım çocuklara bakmaya devam ederken.

"Evet,çok acı. Bu savaş tüm hayatları boyunca kara bir leke olacakken onların her zaman bugünki gibi gülmek zorunda olmaları çok acı.Ama kadınlar için çok daha zor durum."

"Neden Böyle düşünüyorsun?"

"Birçoğu ya tacize uğramış,ya tecavüze. Bir sürü rapor,haber, yazıya denk geldim. Vahşetin en büyüğünü kuşkusuz onlar yaşamış. Yataklarından kocaları alınıp öldürülmüş,evleri başlarına yıkılmış. Neredeyse hepsinin tek bir isteği var:Çocukları için ayakta kalabilmek."

"Nasıl burada olmadan bu kadar iyi öğrendin ki? İnsan nasıl yaşamadan öğrenir?"

Kızılay'ın merkez çadırının önüne geldiğimizde nihayet Yavuz'a dönüp uçurumlarına baktım uzunca.

"Bir şeyi bilmek için yaşamak gerekmiyor ki. Buraya gelmeden önce emin ol çok düşündüm,çok araştırdım,soruşturdum Yavuz. Kolay bir karar değildi buraya gelmek istemem."

Yavuz ellerini iki omzuma koyarak gülümsedi. Bu temas kalbimi yerinden çıkacak kadar hızlı attırmıştı yine. Elimi tutuşu yetmezmiş gibi üst üste gelen derin bakışlar ve temaslar taşikardiye yol açacak gibiydi.

"Sen hayatımda gördüğüm en cesur kadınlardan birisin Bahar. Güzel kalbinle girdiğin ortamda çiçek açtırıyorsun. Bir haftadır burada değilken bile bizimkilerden o kadar dinledim ki seni,şimdi diyorum;buraya da çok iyi geleceksin."

Gözlerim doldu,burnumun direği sızladı.Yavuz'dan bu sözleri duymak nedensizce serçe kalbime çok iyi gelmişti.

"Beni cesaretlendirmek için mi söylüyorsun tüm bunları,yoksa gerçek düşüncelerin mi bunlar?" diyerek işi şakaya vurdum fakat o ciddi bir tavırla gülümsemeye ve omuzlarımı tutmaya devam etti.

"Düşüncelerim,gördüklerim,duyduklarım...Cesaretlendirmeye gerek var mı,bilmiyorum. Ama İnan bana söylediklerim en derinlerimde hissettiklerim."

Göz pınarımdaki bir damla yaş titrek bir biçimde elmacık kemiğime süzülürken fısıldadım.

"Teşekkür ederim. Sana...Sana bir kez sarılabilir miyim?"

Ricamı yanlış anlar mı,diye düşündüğüm anın ardından Yavuz kollarını yavaşça omuzlarıma sararken hafifçe yükselip ben de sırtına doladım kollarımı. Nefesi boynuma değdi,ordaki mabed çiçek açtı. Tüm vücudumu bir titremedir ki esir aldı.

YEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin