15.BÖLÜM:HAYATIMIN BAHARI

1.1K 86 28
                                    


Merhabaaaa! Karneleri aldık,gezdik ettik,geldik bölümü de toparladık. Eh madem,şimdi ders çalışmaya... Bu dönem hızlandırmalarım olacağından çok meşgul olacağım ama buraya uğramaya çalışacağım. Ben dönene dek kendinize iyi bakın ballarıııım 💜💜💜

Lütfen yorum yapmayı da unutmayın. Benim için düşünceleriniz çok çok önemli.

**

Bahar... Herkesin hayatına baharları getiren ama hep kışı yaşayan kadındı Bahar. Göğsünün ortasında bir yıkımı taşıyıp enkaz altında kalan yürekleri kurtarmaya and içmiş,yüce gönüllü bir melekti. Gülünce kısılan gözlerinin arkasında sadece kendisinin görebildiği bir okyanus vardı şimdiye dek. Herkes onu gülüyor sanarken Bahar aslen gıdım gıdım içine akıtıyordu kanlı gözyaşlarını.

Ruhunu saran örümcek ağları Bahar'ı sıkıyor, ama Bahar o örümcek ağlarından temizlenemiyordu. Yalnızca duruyor ve bunca yenilginin içinde gelecek Yen'i bir darbeyi bekliyordu.

İnsan 26 yıl boyunca kendisi için hiçbir şey yapmaz mıydı? Bahar yapmamıştı. Kendini mutlu edecek tek bir harekette bulunmamıştı ki annesi,babası mahçup olmasın. Onlar mutlu olsun,onlar üzülmesin. Belki onlar mutlu olursa Bahar'ı bir kez olsun tebrik eder,bir kez olsun "Kızım!" Diyip bağırlarına basarlardı..

Ancak bunlar Bahar'ın çocuk kalbiyle kurduğu hayaller, geceleri gördüğü toz pembe düşlerdi. Anne ve babası düştüğünde onu kaldırıp dizlerindeki tozları silkeleyen insanlar olmamışlardı. Aksine bir çelme de onlar takmış,Bahar için hayatı zorlaştırmışlardı.

Sonra Bahar ilk kez kendisi için bir şey yapmıştı. Karabayır'a gitmişti ve orada hesapsız kitapsız aşık olmuştu. Kadın hayatında ilk kez böylesine sevmişti. Kalbi ağzında atıyor zannetmişti ve ölümün bile onu yıldıramayacağını hissetmişti.

Fakat hayat her daim olduğu gibi sillesini indirmişti yüzüne. Bahar artık mutlu olacağını zannederken ilk önce bedeninde,daha sonra da ruhuna izi silinmeyecek yaralar açılmıştı. Bahar Çolak'ın tenine değen elini hatırladıkça midesinin kalktığını anımsıyordu.

Bir yandan aşkına karşılık bulamazken, bir yandan zaten onu bir daha hiç göremeyeceğini düşünmüştü. Çünkü annesi ve babası yine çelme takmıştı Bahar'a. Genç kadın bu defa çok daha şiddetli kapaklanmıştı yere. Avuç içleri kan revan içindeydi.

Sonra... Hep bir sonra varken Yavuz gözünün önünde vurulmuştu ve anlamıştı ki Bahar,geriye kalan hiçbir şeyin önemi yok. Sevdiği adamı bir daha o halde görmektense bir saniye daha yaşamanın bir anlamı yoktu.

Ondandır ki arkasında bir enkaz bırakıp gideceğini düşünen Funda Hanım odadan çıkar çıkmaz Bahar soluklanmış,sinirinin geçmesiyle yüzüne gülümsemesini giymiş,kırık dökük kalbine rağmen sevdiğinin yanında durmuştu.

Çok geçmedi zaten,sessiz sedasız çıktılar hastaneden. Öyle ki Yavuz yerlerini haber bile vermedi time. Sadece iyi olduğunu söyledi ve çıkar çıkmaz karakola gidip ifade verdi.

İkili yan yana Karabayır'a dönerken Bahar'ın başı Yavuz'un omzundaydı. Kadının yüzüne güneşin yakıcı ışığı vursa bile umrunda değildi. Sonunda bir miktar huzurluydu. Büyük bir devinimin ardından denizin dalgalarının kıyıya vuruşunu izlermişçesine,yüzüne yağmurun damlaları düşermişçesine huzurlu...

Yavuz göz ucuyla Bahar'ın kedi sevimliliğindeki suratına bakıp iç geçirdi ve elini güneşe siper edercesine tuttu. Diğer omzunu hareket ettirememeye çalışsa dahi hafiften sızlamıştı yarası. Belli etmedi canının acıdığını. Şimdi sırası değildi. Bahar'ın bunca yarası varken bencillik olurdu zira bu.

YEMİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin