18. Bölüm

1.1K 61 28
                                    

  Vicdanım zincir misali boynuma dolanmışken, her nefes alışımda boğuluyordum... Hayat benimle her zaman dalga geçiyordu ve bana sırtını dönüyordu...
 
   Yoruldum.

Berk'i her geçen gün daha çok özlemle düşünüyordum ve benim yüzümden ölmesi aklıma geldikçe deliriyordum.

  İyi değildim...

Miraz'ın dediğine göre Semih biricik oğlu (!) Barış'tan parayı almış.
Para da Miraz'ın eline geçtiği an, Barış'la yüzleşecem bunun için de birkaç gün daha beklemem lazım.

   Sabrediyorum...

  Uzay'ın bana verdiği ' Kürk Mantolu Madonna ' eserini elli ikinci sayfadaki  kenarını küçük bir şekilde katladım ve okumayı bıraktım.

   Okuduğum şeyleri algılayamıyordum, zihnimdeki düşünceler buna izin vermiyordu ve her bir hücremi ele geçiren düşünceler beni çıkmaz bir sokakta tek başıma bırakıyordu.
   Çaresiz...

   Odadan çıktığımda salona ilerledim. Savaş her zamanki gibi telefonuna gömülmüştü. Uzay ve Miraz ortalıkta görünmüyordu.
    Savaş'ın çaprazında ki koltuğa oturdum. Savaş ağır bir çekimde başını kaldırdı ve gözlerini benimle buluşturdu.

   " Nasılsın?" Diye sordu.

   " İyiyim." Dedim.
 
  Yalan söyledim iyi değilim...
  
   " Sen nasılsın? " diye sordum ardından.
   " İyiyim." Dedi.

    Ne kadar da inandırıcı (!)
  
   Savaş tekrar telefonuna gömülürken, sıkıntıyla nefesimi üfledim.

  Saatler dakikaları, dakikalar saniyeleri, saniyeler de saliseleri kovalarken dış kapının açılma sesi geldi.
  Saniyeler sonra da yarım ağız gülümseyen Miraz görüş açıma girdi.
Duygusuz bakışlarım Miraz'a kayarken, Uzay da Miraz'ın arkasından geldi ve yanıma atladı.

   Gerçekten atladı!

  Uzay'a gereksiz bir bakış attım, Uzay ise yanaklarımı sıkmaya başladı.
  " Bıraksana!" Dedim. Uzay da,
  "Hayıır." Dedi ve kahkaha atmaya başladı. Miraz karşımıza oturunca, ben hala Uzay'ın elinden kurtulmaya çalışıyordum.
     Uzay'a yapmacık bir gülümseme gönderip bileğini sertçe tutup çektim. Uzay ellerini teslim oldum dercesine havaya kaldırdığında,
   " Sakin ol." Dedi ve tekrar gülmeye başladı.
   " İçtin mi ?" Diye sordum.

  " Hayır, sadece biraz mutluyum." Dedi. Uzay'ın bu haline gülümserken Miraz sinsi bir gülüşle konuşmaya başladı.

   " Avcı avını yakaladı..." Dedi.
 
   Uzay elini omzuma koyup güç verircesine sıktı.
 
  Kalp atışlarım nefretle hızlanmaya başlarken gözlerim karanlığa büründü.

   Ben karanlıktım, beni aydınlatan da nefretin kıvılcımlarıydı...

     Uzay elini önümde  sallayıp

"Hey! İyi misin ?" Diye sorunca başımı olumlu anlamda salladım.
 
   Bakışlarım Miraz'a kaydığında gözlerini gözlerime sabitlemişti.
 
   Gülümsedim hemde en içten şekilde gülümsedim. Uzay bana deli görmüş gibi bakarken Miraz ona teşekkür ettiğimi anlayıp göz kırpmıştı.

   Teşekkür ederim Miraz Karahanlı...

   Her ne kadar katil de olsan, iyi birisin, biliyorum.

   Miraz cebinden çıkardığı sigara paketini açtı ve içinden bir dal sigara çıkardı. Siyah çakmağını da çıkarınca sigarasını ağzına koyup yaktı. Derin bir nefes alıp ciğerlerini zehirlemeye başlayınca, sigaranın kokusu burnuma geldi ve o an canım sigara istedi.
   Çok sık sigara içmezdim...

İntikam   ~~Tamamlandı~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin