Miraz Karahanlı dudaklarına sinsi bir gülüş sunup bana baktı.
"Anlaşma basit sen beni ona ulaştıracaksın ?" Diyince boğazımdan zorla çıkan kelimelerle sordum.
"Barış'tan ne istiyorsun ?"
"Hesabımdan para çaldı. Ah bak o da kötü biri onu öldürme şerefini sana da bırakabilirim." Diyince ellerimi yumruk yaptım ve
"Benim de şartlarım var." Dedim.
"Tabiki Dolunay, anlaşabildiğimizi görmek gözlerimi yaşartıyor doğrusu."
"Barış ölmeyecek." Dedim. Miraz Karahanlı bir kaç saniye durdu ve başını olumlu anlamda salladı.
Kenan elimi tutup beni mezarlıktan çıkardı. Arabaya bindiğimizde içimde tekrar biriken göz yaşlarımı serbest bıraktım.
Barış şuan yaşıyordu. Ama ben yaşarken ölmüştüm, içimdeki kızıl kıyamet dinmek bilmezken, gözlerimi elimin tersiyle sildim. Kenan arabayı benim evime yanaştırdığında derin bir nefes aldı.
" Ben ne diyeceğimi bilemiyorum." Dedi ve elleriyle oynadı. Kapıyı açıp,
"Birşey demene gerek yok." Dedim ve burnumu çekip arabadan indim. Sinirimi arabanın kapısından çıkarmak istercesine sertçe kapattım.
Eve girdiğimde ışıkları yakmadan odama gittim ve kendimi yatağa attım. Hıçkırıklarım ağlamama eşlik ederken, vicdanım benimle alay ediyordu.
Ben katildim!
Onun intikamı için kötü insanları öldürmüştüm, öldürdüklerim kötü de olsa insanlardı,hem sadece onların katili değildim.
Hayallerin de katiliydim...
Umudun da katiliydim...
Onu öldürdüler sandım, uyuduğu toprağında rahat etsin dedim, vicdanım bana seslendiğinde onu duymadım. Her kötü adamı yeryüzünden sildiğimde gözlerimin önüne, güven veren kahverengi gözleri geldi, ve ben insanları öldürdüğümde gülümsedim...
Hayallerimin katili Barış Polat!
Hıçkırıklarım saatlerce ağlamama eşlik ederken gözlerim komodinin üzerindeki çerçevede Barış'la olan fotoğrafımızda takılı kaldı. Artık güven vermeyen kahverengi gözleri, zihnimde karanlık düşünceler oluşturdu.Nefret...
Fotoğrafı gözümü kırpmadan duvara fırlattım. Cam parçalanma sesi kulaklarıma dolarken, cam kırıkları ruhumu kanattı.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle telefonumu elime aldım. Mesaj atan kişi tanımadığım bir numaraydı.Daha sık görüşeceğiz...
Miraz Karahanlı.Telefonumu sinirle duvara fırlattım. Kendime itiraf edemediklerim vardı içimde.
Özlem mi?
Aşk mı?
İntikam mı?
Nefret mi?
Keşke dedim, keşke Barış o gün ölseydi. Keşke o kara toprağın altından onun cesedi çıksaydı. Kendimden nefret ediyordum.
Ben aptaldım...
Gündüzlerim gecelere boyanmışken, o yaşıyordu...
Beni kandırmıştı.
Onun bana yaşattılarını, ona yaşatacaktım ve o da benim gibi her gün ölecekti.
Uyku uyanıklık arasındaydım saatlerdir. Düşünüyordum...
Ama en sonunda çıkmaza giriyordum. Gözümdeki yaşlar tekrar yerini alırken, gözlerim ağrıyordu. Sanki benim ruhum ateşe bulanıyordu ve vicdanım, ateşi söndürüp, 'ben burdayım' diyordu.
Pişmandım...
Banyoya ilerledim ve ışığı yaktım. Karanlığa alışan gözlerimi kıstım ve aynada kendime baktım. Çeşmeden akan buz gibi suyu birkaç kez yüzüme çarptım. Şişmiş göz altlarım, şişmiş dudaklarım ve kızarmış yüzümle harika görünüyordum!
Kendime gelemediğim için soğuk suyla duş aldım.
Sağlıklı düşünemiyordum...
Duştan çıktıktan sonra temiz kıyafetlerimi giyindim ve yerden telefonumu alıp ıslak saçlarla yatağıma uzandım.
Kenan'dan cevapsız arama vardı ve Berk'te mesaj atmıştı.
Gözlerimden akan uykusuzluk, beni yorgun düşürmüştü, zihnimden bahsetmiyordum bile.
Kapının zili çalmaya başladığında sabah'ın köründe gelecek tek dengesiz Berk'ti. Kapıyı açtığımda yanılmıştım, gelen Kenan'dı.
Beni görünce gözlerinden acıma duygusu geçti. Kenan'ın bana öyle baktığını görmem göz yaşlarıma davetiye çıkarırken Kenan bana sımsıkı sarıldı.
Geceden beri ihtiyacım olan şeyi şimdi bulmuştum.
Ağlayacak bir omuz...
Hıçkırıklarım tekrar meydana çıktığında ağlamam şiddetlendi.
Üst kattan gelen telefonumun arama sesiyle başımı Kenan'ın göğsünden çektim. Kenan sırtıma hafifçe vurup.
" Sen salona geç ben getiririm." Dedi. Başımla onaylayıp salondaki tekli koltuğa oturdum. Kenan geldiğinde telefonu bana uzattı arayana baktığımda Miraz Karahanlı'nın bana mesaj attığı numaraydı. Numarayı Karahanlı diye kaydettim ve onu geri aradım. Aramamı ilk çalışta yanıtladı.
" Yarın akşam maskeli baloya gideceğiz. Barış'ın arkadaşları orada olacak. Seni tanımalarını sağla ki Barış'a haber versinler." Dedi.
" Saat kaçta ?" Dedim. Kenan tek kaşını kaldırıp bizi dinlerken Miraz yanıt verdi.
"Sekiz de seni alacağım."
" Ben gelirim bana adresi mesaj at." Dedim ve telefonu kapattım. Hislerimi, düşüncelerimi, pişmanlıklarımı Kenan'a anlattığımda beni dikkatle dinledi ve güçlü olmam gerektiğini belirten cümleler kurdu. Kapı çaldığında Kenan kapıyı açmak için ayağa kalktı. Çok geçmeden üstüme atlayan Berk'le gülümsedim. Seviyordum bu çocuğu ya. Yüzüme baktığında korkunç birşeye bakıyormuş gibi geriye attı kendini.
" Kız bu tip ne Samara'yla rol mü değiştirdin ?" Diyince suratım düştü. Kenan Berk'i ensesinden tutup yanımdan aldı.
" Sen git dinlen ben ona olanları anlatırım." Diyince başımla onayladım.
Bende yukarı çıkıp odama girdim.
Birkaç saatte olsa gerçeklerden kaçmak için kendimi uykunun yanlız kollarına attım.Alt taraftaki "⭐" minik yıldıza dokunarak oy vermeyi unutmayın❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam ~~Tamamlandı~~
Fiksi Remaja"Bakışların değişmiş." Dedi. Sinirle yumduğum gözlerimi geri açtım. " Eserini beğenmeni beklerdim." Dedim. Kahverengi gözleri mavilerime baktı ve ardından konuşmaya başladı. " Özür dilemem birşey değiştirmeyecek biliyorum. Ama nedenlerim vardı...