9. Bölüm

1.3K 63 14
                                    

   Tabağımdaki zeytinlere eziyet etmekten başka birşey yapmıyordum. Berk iştahla kahvaltısını yaparken Kenan'ın da benden bir farkı yoktu.
Sandalyemi geriye alıp ayağa kalktım. Bir sigara içmek iyi gelecekti.
Salondaki sehpada bulunan sigara paketinden kalan son sigarayı aldım ve balkona çıkıp yaktım.
Arkamda hissettiğim bedenle arkamı döndüm. Kenan gözlerime bakıyordu.
" Sigara içmezdin."
" Canım istedi." Dedim ve bir nefes daha aldım. Bıraktığım duman yol çizip bizden uzaklaşırken Kenan garip bir ifade ile bana baktı.
"Dolunay dün olanlar." Diye başladığı cümleyi bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladım.
"Evet, dün söylediğin şeylerde kafan yerinde değildi. Biliyorum." Dedim. Alayla bana bakıp balkonun korkuluklarını tuttu.
"Hayır söylediklerimin arkasındayım. Seni seviyorum" Dedi.
Böyle bir cümle beklemediğim için içime çektiğim sigara dumanını öksürerek geri çıkardım.
Gözlerime baktı.

O an aklımda kalan soruyu sordum Kenan'a.

" Barış'la görüştüğünü neden bana söylemedin ?"
Kenan yumruklarını sıkıp konuşmaya başladı.
" Onun lafına mı inanıyorsun?" Diye sorunca alayla gülen ben oldum bu sefer.

" Hayır, senin lafına inanıyorum." Dedim.

Verdiğim cevabın karşılığı ise susmak oldu.

" Neden benden sakladın?"

" Seni kaybetmekten korktum." Dedi.

" Kenan sen benim için kardeşten başka birşey değilsin." Dedim ve sigaramı kül tablasına bastırdım.

Odama çıkarken cebimdeki telefon titremeye başladı. Miraz'ın aradığını görünce derin bir nefes aldım ve aramayı yanıtladım.
"Efendim ?"
" Nerdesin Dolunay?" Diye sordu.
"Evdeyim."
"Güzel. Şimdi sana vereceğim adrese gel. Gecikme." Dedi ve telefonu suratıma kapattı.
Kapanan telefonuma boş boş bakıp odama girdim ve hızlıca hazırlanmaya başladım.

Midemin üst tarafındaki kanlanmış bölgeye baktım. Ağrısı yoktu ama hala enfeksiyon kapabilecek durumdaydı.
Sargıyla üzerini kapatıp giyinmeye başladım.

Gri salaş kazağım, siyah kot pantolonum ve siyah montumla yine sıradandım. Saçlarımı düzeltip açık bıraktım ve yorgun mavi gözlerime baktım.

Gözlerim ben son nefesimi verene kadar yorgun kalacaktı belki de...

Telefonumu montumun cebine koyup aşağı indim. Berk kahve içiyordu Kenan'da yanında oturmuştu.
" Ben çıkıyorum." Dedim ve birşey demelerine cevap vermeden evden çıktım.
Miraz Karahanlı'nın mesajını açtığımda barlar sokağının arka tarafında bulunan barın adresini atmıştı.

Yoldan geçen bir taksiyi durdurduğumda taksiye bindim ve adresi verdim. Yaklaşık yirmi dakika sonra adresin önündeydim. Ücreti ödeyip taksiden indim ve bara girdim. Gündüz olduğu için çok kalabalık değildi. Telefonuma mesaj geldiğinde telefonumu elime aldım ve mesajı okudum.

- Sol taraftaki siyah kapıdan içeri gir ve koridorun sonundaki merdivenlerden aşağıya in.

Sol tarafımdaki siyah kapıyı iterek açtım ve uzun, kırmızı ışıklı koridora girdim. Uzun koridorun sonundaki siyah merdivenlerden inmeye başladım. Karşımda iki tane takım elbiseli adam bana bakıp kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildiler. İçeri geçtiğimde siyahın hakim olduğu odada ilerledim. Büyük koltukta yayıla yayıla oturmuş, sigara içen Miraz'la göz göze geldiğimde gülümsedi ve sigarasından son bir nefes alıp söndürdü ardından önündeki siyah deri koltuğa oturmamı işaret etti. Ağır adımlarla ilerleyip sol taraftaki koltuğa oturdum. Miraz önündeki mavi dosyayı açıp önüme koyarak konuşmaya başladı.
" Bu adamı görüyor musun?" Dedi ve işaret parmağını kağıdın sağ üst köşesinde adama doğru tuttu. Kır saçlı adama baktım. Siması çok tanıdık geliyordu. Miraz elini çekip

   " Barış'ın babası." Demesiyle bakışlarım Miraz'a kaydı.  Bu adamı tanıyordum.
   
    "Karahanlı holding ile iş teklifi etti. Onları kandıracağız. En sonunda da batacaklar." O zaman anladım ne yapmaya çalıştığını.
   "Adam sana yalvaracak sende Barış'ın senden çaldığı parayı isteyeceksin, o da batmamak için parayı Barış'tan isteyecek ve mükemmel son." Dememle beni onayladı.

    "Akşam'da yemek verilecek. Bana eşlik edeceksin." Başımı olumlu anlamda salladım. Miraz Karahanlı ayağa kalkınca bende ayağa kalktım.
     Kapıyı açıp, merdivenlerden yukarı çıktık ve uzun koridoru yürüdük.
   Bara girdiğimizde oyalanmadan dış kapıya yöneldik. Dışarı çıktığımızda tanıdık siyah arabanın önünde durduk. Bende telefonumu elime alıp taksi çağırmak için numara girdim.
   " Çiçek taksi mi?" Diye sorduğumda Miraz'ın gözleri alev çıkarcasına bana baktı ve elimdeki telefonu alıp aramayı kapattı.
    " Nereye gideceksin?" Diye sorduğunda.
    " Alışveriş merkezine." Diye yanıt verdim. Arabasına binmem için kapıyı açtı. Bende biraz durup gözlerine baktım ve arabaya bindim.

   Araba alışveriş merkezinin otoparkında durduğunda arabadan indim. Miraz'da benimle beraber inince kaşlarım çatıldı.

   " Sen nereye?" Diye sordum.
   " Toplantının başlamasına iki saatten fazla var." Diyince ellerimi birleştirdim.
   " Yani ?"
   " Senin gibi zevksiz birinin, kıyafet seçmesine yardımcı olmak güzel olur."  Dediği şeyle ağzım o şeklini alırken kendisi yürümeye başladı.
   Sinirle nefes alıp peşinden ilerledim.

      Rastgele girdiğimiz mağazada beğendiğim kırmızı, mini elbiseyi elime aldım. Miraz bana tip tip bakarken elbisenin yanlış bir seçim olduğunu düşündüm ve geri bıraktım. Miraz'da askılara benimle beraber bakıyordu. İçimdeki gülme isteğini bastırıp, v yaka olan, düz siyah, mini elbiseyi elime aldım. Miraz'da elindeki elbiseleri bana uzatınca kabinlerin önüne ilerledik. Miraz oturunca bende boş olan kabine girdim ve beş elbiseden rastgele birini alıp denedim.
    Üzerimde diz kapağımın üstünde duran, kadife, siyah dar bir elbise vardı. Sırtının bir kısmı açıktı.
   Kabinden çıktığımda telefonuyla uğraşan Miraz kafasını kaldırdı ve beni görünce ifadesiz suratıyla.
   " Göz zevkim bozuldu." Dedi. Somurtarak kabine girdim ve bordo olan elbiseyi elime aldım.
    Elbiseyi giyindiğimde arkasındaki sırt dekoltesi oldukça iddialı duruyordu. Elbise biraz kısa olsa da oldukça şık görünüyordu. Etiketine baktığımda çok pahalı olmadığını gördüm. Kabinden çıktığımda Miraz ortalıkta yoktu. Etrafıma bakacakken ensemde hissettiğim sıcak nefesle dondum.

   " Ateşle dans etme yanan sen olursun demiştim, hatırlıyor musun?"

Diye sorduğunda cevap vermedim. O da cevap bekliyor gibi değildi. Ardından devam etti.

   " Eğer bir tek senin varlığında yanıyorsa, dans et onunla. "  
 
    Beynimin kıvılcımları kalbime değiyordu.

     Cevap vermedim. Kabine girdim ve sesli bir şekilde nefes verdim.

Bu neydi şimdi ?

   Üzerimi değiştirip bordo elbiseyi aldım. Miraz kasada bekliyordu bende yanına ilerleyip elbisenin ücretini ödemek için paramı çıkaracaktım ki kasadaki  kadın ödendiğini söyledi. Poşeti aldım ve Miraz'ın peşinden mağazadan çıktım.
    " Elbiseyi ödemendeki amaç ?" Diye sorduğumda yürümeye devam ediyorduk. Elini pantolonun cebine atıp.
   "Teşekür edip geçemez misin ?" Diye sordu.
   " Geçemem ." Dedim. Omuz silkip yürümeye devam etti. Bende peşinden ilerledim.
   Otoparka girdiğimizde arabayı açıp binmem için elini belime koydu. Arabaya binince kapımı kapattı ve ardından kendisi de sürücü koltuğuna yerleşti.

   Arabayı çalıştırıp otoparktan çıktık. Yolda ilerlerken konuşmaya başladım.
   " Ben bunu kabul edemem." Dedim.
Karahanlı sesli bir şekilde nefes verip.
   " Sana milyonluk birşey almışım gibi davranma. Sadece teşekkür et ve sus!" Demesiyle cevap vermedim.
    Radyoda çalan şarkıyı duyunca mutlulukla gözlerimi kapattım ve en sevdiğim şarkıyı dinlemeye başladım...
  (Mor ve ötesi-  Bir derdim var)
 
    Yaklaşık on dakika sonra araba durduğunda Miraz'a baktım.
   " Saat sekizde seni alacağım." Dedi.
   Başımı salladım ve
   " Teşekür ederim." Diyip arabadan indim. Kapıyı kapattığımda Miraz gitmemişti.
    Anahtarımı cebimden alıp çıkardım ve kapının kilidine koyup çevirdim.  Kapı açılınca arkama bakmadan  içeri girdim ve kapıyı kapattığım an duyduğum tekerlek sesiyle gittiğini anladım.
  

  

   
 
  

İntikam   ~~Tamamlandı~~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin