David Anderson

327 36 56
                                    

Lütfen okumaya başladığınız tarihi yazıp bölümler hakkında yorum yapın, minnettar olurum.

David Anderson, 1984 yılında ABD'nin Arizona eyaletinde doğmuş, 2002 yılında başlamış olduğu Grand Canyon Üniversitesinde okuduğu Kriminoloji ve Dedektiflik bölümünden 2008 yılında mezun olduğundan beri işinde çok başarılı olmuş, birçok cesaret madalyası bulunan diğerlerine örnek bir cinayet dedektifiydi. 1.85 boyunda, zayıftı. Dağınık bir saç stili vardı ve bekardı. Çok fazla fiyakayı sevmez, kendine yakıştırabildiği ucuz kıyafetler giyerdi.

Her gün giydiği beyaz gömleği, koyu gri paltosu ve kahverengi keten pantolonuyla sıradan bir günün sıradan bir adamı imajını taşıyordu. Öyle ki aynı kıyafetlerden dolabında onlarca vardı. Mesa PD başkomiseri Zack Allen cinayet masasında bulunan herkes için palto giymeyi zorunlu kıldığı için David'in bu yaz sıcağında başka seçeneği yoktu; zaten yaz-kış fark etmeksizin paltosunu illaki giyerdi. Mesa Polis Departmanı'nda, Suç Araştırma Birimi'nde çalışmaktaydı. Baş dedektif Tess Miller her zaman onun başarısını diğerlerine örnek gösterirdi, hatta ona tek başına aldığı davalardaki üstün başarısından ötürü "yalnız kovboy" takma adını vermişti.

Tess Miller 1.76 boyunda, sarışın ve hafif kilolu idi. Beyaz gömleği, kırmızı paltosu ve siyah keten pantolonu ile belediye başkanı adaylarını andıran bir stile sahipti. Ancak David övünmeyi seven bir adam değildi. Aksine övülmekten nefret ederdi. Onun için övgü, gereksiz bir kavramdı. İçine kapanık, kafasının içinde dünyada geçirdiğinden çok daha fazla zaman geçiren bir adamdı. Aslında onu çok iyi bir dedektif yapan şeylerden biriydi bu. Cinayet dedektifi olmasının sebebi barizdi, annesini kaybettikten sonra ortada suçlayacak hiç kimseyi bulamaması onu deli ediyordu. Annesinin eceli ile öldüğünü bilmek ona nedense çok ağır geliyordu. Bu yüzden cinayet dedektifi olarak içindeki bastıramadığı yoğun intikam duygusunu biraz olsun hafifletebileceğini düşünmüştü.

Yine sıcak bir yaz sabahına uyanmış, yataktan kalkar kalkmaz havadaki nemden atletinin sırtına yapışmış olduğunu fark etti. Duş alıp kahvaltısını yaptıktan sonra beyaz gömleğini giydi ve kırmızı kravatını taktı. Koyu gri paltosunu ve kahverengi keten pantolonunu da giydikten sonra iş yerine doğru giderken telefonuna bir arama geldi, arayan iş yerinden baş dedektif Tess idi.

"David!" diye bağırdı.

"Neler oluyor neden bağırıyorsun Tess?"

"Günaydın!"

"Size de günaydın, baş dedektif."

"İş yerine gel de kahvaltı yapalım."

David "Bu da neyin nesi şimdi?" diye düşünmeden edemiyordu. Baş dedektif Tess ona abayı yakmış olmalıydı, ama David aşk adamı değildi, ondan çok öte, uzun zamandır aşk ve sevgi terimlerinden çok uzak olan, hatta bundan nefret eden bir adamdı.

"Ben zaten kahvaltı yaptım baş dedektif Tess, teşekkürler." dedi ve telefonu kapattı. İş yerine vardığında ortada kimsecikler yoktu, David neler dönüyor burada dercesine yüzünü buruşturdu ve tam bir adım atacaktı ki herkes birden ortaya çıktı ve bir kişi elinde doğum günü pastası ile; "İyi ki doğdun David!" dedi. Herkes birden alkışlamaya başladı. David, doğum günü olduğunu dahi bilmiyordu ve o kesinlikle doğum gününü kutlayacak cinsten bir adam değildi. Yine de insanlara saygısından ötürü onlara kibarca;

"Teşekkürler arkadaşlar. Bunu düşünmeniz gerçektek çok hoş. Fakat yıllardır benim doğum günümü kutlayan kimse olmadı, ve doğum günü kutlamalarından da pek hoşlandığım söylenemez. Kişisel bir şey değil, hoşlanmıyorum. Lütfen yanlış anlamayın." dedi ve pastadan bir dilim bile almadan işe başlamaya çok hevesli bir genç edasıyla odasına doğru gitti.

Geçmişin KapısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin