Büyük Sırlar

183 22 48
                                    

Liam Johnson'ın evine vardığında kapıyı hafifçe üç kere tıklattı ve beklemeye başladı. Dışı siyaha boyanmış, pencere kenarları beyaz ve yüksek çatılı olan iki katlı ev; adeta karanlık bir şatoyu andırıyordu.

İçeriden birisi sert bir şekilde "Kim o?" dedi.

"Mesa PD, lütfen kapıyı açın."

Yapılı vücudu, kirli sakalı ve üç numara saçıyla vücut geliştirmecilere benzeyen Liam Johnson büyük bir heyecanla kapıyı açarak azrail ensesine yapışmışta hayatı pamuk ipliğine bağlıymışçasına David'e "Kızımı buldunuz mu?" dedi. 

David üzüldüğünü göstermeye çalışarak ellerini cebine sokup başını aşağı eğerek "Üzgünüm efendim, kızınız öldürülmüş," dedi.

Liam Johnson bu cevap karşısında titremeye başladı ve bayılarak ahizenin önündeki halının üzerine yığıldı. David aceleyle Liam'ı kaldırıp televizyonun karşısındaki kanepenin üzerine oturttu ve onu rahatlatmak için kazağını çıkardı. Liam bir süre sonra kendine geldiğinde ağlamaklı bir ses tonuyla "Emily benim her şeyimdi.. Onu kim neden öldürmek istesin ki? O; bana Tanrı'nın bahşettiği bir lütuftu.." diye konuştu.

David televizyonun yanındaki tahta sandalyeyi çekerek Liam'ın oturduğu kanepenin karşısına geçti. Liam, ruhunu Tanrıya teslim etmişçesine elleri yana açık bir şekilde yere bakıyordu. David onun neler düşündüğünü, nasıl bir şok yaşadığını ve o zincirsiz, yanıp tutuşan intikam duygusunu ona baktığında çok iyi bir şekilde hissedebiliyordu. 

Not defteri ve tükenmez kalemini gömleğinin cebinden çıkartarak öne doğru eğilip Liam'ın gözlerinin içine baktı ve "Bunun sizin için ne kadar zor olabileceğini inanın bana çok iyi anlıyorum efendim. Bende sevdiğim birini, benim için dünyalara bedel ve asla yerine başkasını koyamayacağım bir insanı kaybettim. Bu gerçekten zor bir durum ve hiç adil değil. O yüzden şimdi size sormaya başlayacağım sorulara dürüst bir şekilde cevap vermeniz ikimiz içinde daha iyi olur." dedi. 

Liam, David'e hak vererek kendini toparladı ve "Size sorduğunuz sorulara verebileceğim en dürüst cevabı vereceğime yemin ederim. Yeter ki kızımı öldüren lanet herifi bulun." dedi.

David içinden "Herif mi? Onun bir erkek olabileceğini nereden biliyor?" diye düşündü.

"Kızınızın bir sevgilisi var mıydı efendim?" diye sordu David cevabını zaten bildiği bir soruyu Liam'ı test etmek için sorarak.

Liam ciddi bir tavır takınarak "Sevgilimi? Ne sevgilisinden bahsediyorsun, ben kızımı şu yaşına kadar korudum ve asla bir sevgilisi olmadığından emin oldum. Ve sorunuzun cevabı olarak hayır, bildiğim kadarıyla yoktu." dedi.

David 'Tuhaf,  Emily'nin babası ya çok dindar ve takıntılı bir adamdı ya da bir şeylerden veya birilerinden korktuğu için yalan söylüyordu.' diye düşündü ve bunları elinde tuttuğu not defterine yazmaya başladı. 

"Peki herhangi bir düşmanı, onu incitmek isteyebilecek birileri var mıydı..?"

"Sen böyle söyleyince.. sanırım birisi olabilir, o lanet olası komşusu Susan Rodriguez. Hiçbir zaman onunla anlaşamazlardı. Susan'ın o lanet köpeği sürekli geceleri sabaha kadar havlar, Emily'yi rahatsız eder, uyutmazdı. Onu defalarca kez polise şikayet etmiştir, her seferinde sonuç aynıydı. Hiçbir şey yapmaz, sadece Susan'ı uyarırlardı. Ona o lanet olası yerden taşınmasını defalarca söyledim.."

David şüpheli bir ses tonuyla "Anlıyorum." dedi. "Onu en son ne zaman gördünüz?" diye sormaya devam ederken sol çaprazındaki mutfak kapısının aralığından gözüne bir şey ilişti, bu; kesinlikle bir tabancaydı. Liam emekli bir astsubaydı ve diğer herkes kadar silah bulundurma hakkı vardı ancak David'in Liam'a karşı duyduğu şüphe dahada arttı. Uzaktan silahın kaç kalibrelik bir tabanca olduğunu anlamaya çalıştı fakat silah ne yazık ki net bir şekilde görünmüyordu.

"Üç gün önce evime geldi ve beraber akşam yemeği yedik, ertesi gün onu defalarca  aradığımda telefonlarıma cevap vermemeye başladı. Evine gittiğimde evdede yoktu. Dolayısıyla ben de merak edip polise haber verdim.."

"Anladım Bay Johnson. Değerli zamanınızı ayırıp sorularıma dürüst bir şekilde cevap verdiğiniz için teşekkürler. Katili bulabilmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız."

"Asıl ben teşekkür ederim Bay..."

"Anderson, adım David Anderson."

"Anderson. Size ve polis teşkilatına olan inancım ve güvenim tam. O lanet herifi bulup olması gereken deliğe tıkın."

David, kapıyı açıp evden çıktığında bir şeylerin doğru olmadığını biliyordu. Bunu hissetmişti. Emily'nin yaşadığı yerdeki evine ve bahsi geçen Susan Rodriguez'i sorgulamak için arabasına binip yola koyuldu. 

Mahalleye vardı. Saat 20:30 civarıydı. Emily'nin evinin etrafına çoktan - suç mahalli, geçmeyiniz - yazan sarı şeritler çekilmiş, ev olay yeri inceleme tarafından incelenmişti ve kayda değer bir şey bulunamamıştı. Ama David yine de eve girip bir göz atmak istedi. Mahalle çok sessizdi, Liam Johnson'ın bahsettiği köpeğin sesi de duyulmuyordu. 

David, Emily'nin evine doğru giderken karşı evdeki açık pencereden birinin baktığını fark etti, bu Liam'ın bahsettiği Susan Rodriguez olmalıydı. David'i görünce hemen pencereyi kapatıp perdeyi çekti. David şimdilik bunu umursamadı ve Emily'nin evine girdi. Etrafa şöyle bir göz gezdirdi, o da kayda değer bir şey bulamadı ve tam evden çıkacakken bodrum katına bakmayı unuttuğunu fark etti. 

Bodrum katına indi ve ışığı yaktığında tavan köşelerini örümcek ağı kaplamış olduğunu gördü. Ufak bir masa, eski bir çamaşır makinesi ve rafları romantik kitaplarla dolu bir dolaptan başka bir şey görmüyordu. Etrafta biraz gezindikten sonra dolaptaki rafların birinde duran bir kitabın arasında bir şey gördü. Bu bir ayraçtan çok başka bir şeye benziyordu. David kitabı eline aldı ve kitabın arasındakini çıkarınca bunun bir mektup olduğunu fark etti. "Martin'den Emily'ye." 

'Martin büyük ihtimalle Emily'nin sevgilisi olmalıydı, ancak neden telefondan bir kısa mesaj atmak yada özel adresine e-mail göndermek yerine Emily'ye bir mektup gönderdi..?'



Geçmişin KapısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin