Alea Iacta Est(FİNAL)

67 2 1
                                    

Koridorun sonundaki tuvalet kapısının önünde ellerini önünde kenetlemiş, David'inki gibi dağınık saçları ve uzun sakalları olan adam kararlı bir biçimde duruyordu; bir elinde siyah Browning tabanca olan adam "Merhaba, Dave. Bu anı çok uzun zamandır bekliyordum," dedi.

David afalladı ve öfkeli ve kaygılı arasında bir ses tonuyla "Sen.. sen o musun?" diye sordu. Bir yandan da silahına uzanmayı düşündü fakat şimdilik kendini riske atmak istemeyip en uygun anı beklemeye karar verdi.

Karşısındaki adam onun düşüncelerini okumuşçasına "Yerinde olsam aptalca bir şeye kalkışmazdım Davey," dedi. Sonra alaycı bir ses tonuyla "Ve soruna gelecek olursak, ondan kastın kim?" dedi.

"Sen benim ismimi her işlediğin cinayetin ardından olay yerinde imza olarak bırakan manyaksın; buraya gelerek hayatının en büyük hatasını yaptın pislik herif."

Adam kısa bir kahkaha attı ve "Sana gönderdiğim fotoğrafı hatırlıyor musun?" diye sordu.

David konuşmayı elinden geldiğince uzatıp Gary Coleman'ın çoktan haber vermiş olduğu polislerin o ölmeden önce gaz bombalarıyla içeriye dalmasını beklemek istercesine fotoğrafın küçük çocuk fotoğrafı olduğunu bilmesine rağmen "Hangi fotoğraf?" diye sordu.

Adam silahını David'e doğrultup silahıyla salona geçmesini işaret etti ve ikiside salona geçip karşılıklı oturdular; silahını hala David'e tutuyordu.

Sinsi bir şekilde gülümsedi ve David bu gülümsemenin ne anlama geldiğini biliyordu. Adamın kameralardan bir şekilde haberi olmuştu.

Sinsi gülümsemesini sürdürerek "Senin şu Coleman kimseye haber vermeyecek Davey," dedi.

David dişleri birbirine kenetlenmiş halde "Bunu neden yapıyorsun?" derken ağzından tükürükler saçıyordu.

Adam duyduğu soru karşısında sanki bütün bunları yapmak onun bir hakkıymış gibi yüzünü buruşturarak tepki verdi ve "Neyi neden yapıyorum? Sadece yapmam gerekenleri yapıyorum, hepsi bu," dedi.

"Yapman gerekenleri mi? Sen nasıl bir manyaksın söylesene bana ha? Masum insanları öldürmek senin yapman gereken şeyler mi seni sikik orospu çocuğu?"

Adam David'in ses tonundaki öfkeyi fark ederek yine sinsi gülümsemesini takındı ve "Tam kalbine 9 mm silah doğrultulmuş biri için fazla hiddetlisin, David Anderson. Yerinde olsam sözlerime dikkat ederdim," dedi. "Tanrı beni inançsızları cezalandırmam için görevlendirdi; ben O'nun elçisiyim ve Tanrı artık senin de zamanının geldiğine karar verdiği için buradayım Davey, kişisel bir şey değil. İnançsızları bu dünyada cezalandırıyorum ki öbür dünyada daha rahat edebilsinler; bunu benden Tanrı istedi, o benimle konuştu," diyede ekledi.

David, son derece dengesiz ve delüzyonel bir manyakla uğraştığını anladığında daha da rahatsız hissetmeye başladı ve bundan sonraki sözlerini daha dikkatli seçerek olabildiğince zaman kazanıp en uygun zamanda atağını yapmaya karar verdi. En azından onu alt edebileceğini umdu.

Oldukça yumuşak ve sakin bir ses tonuyla "Peki Tanrı, bunun için neden seni görevlendirdi?" diye sordu.

Adam kendinden emin bir tavır takınarak "O'nun işine karışılmaz. O beni seçtiyse vardır bir nedeni," dedi.

"İlk cinayetinde neden "Ne kadar acı çektiysem ben, herkes çekecek en az o kadar" yazılı bir not bıraktın?"

"Nedeni bariz değil mi, Davey? Onların inançsızlıkları bana acı çektiriyordu. Bu Tanrı'nın bana "Harekete geç" deyişinin bir yolu."

"Peki ya diğer not, maktulün ağzına bıraktığın hani?"

Adam yediği bir yemekten tiksinmişçesine yüzünü buruşturup kafasını yavaş bir şekilde iki yana salladı ve "Hala anlamıyorsun değil mi? Bu dünyadaki her güzel şeyin bir sonu vardır, Davey. Ebedi mutluluk öbür taraftadır," dedi.

David'in aklına Tess'in öldüğü gün geldi ve "Tess'i neden öldürdün peki? Onun inançsız olduğunu zannetmiyorum," dedi.

Adam birden afalladı ve yaptığı şeyden pişmanlık duymuşçasına gözlerini yana devirip kaşlarını büzdüğünde David bunun en uygun an olduğunu düşünüp tam silahına uzanıyordu ki adam tekrar ona dönüp silahını daha sıkı kavrayarak "Sakın!" diye bağırdı. "Sakın aptalca bir şey yapayım deme, bir daha uyarmam erkenden öbür tarafı boylarsın David, haberin olsun. Tess.. istenmeyen hasardı. Beni yakalamaya çok yaklaşmıştı ve Tanrı benden onu öldürmemi istedi. Ama merak etme, onu cennetine alacağının da garantisini verdi. Öbür tarafa çirkin gitmesin diye onu güzel bir şekilde giydirdiğim için bana teşekkür etmelisiniz. Ona gerçek kimliğimi söylemek gibi bir aptallıkta bulundum. Adımı değiştirdiğim için beni bulması çok zordu ama yine de Tanrı benden onu öldürmemi istedi. O'nun elçisini yakalatmak gibi bir niyeti yok."

David sinirlerine hakim olmaya çalışarak tırnaklarını avucunun içine batırdığı ellerini gevşetti ve "İstenmeyen hasar, ona bu gözle mi bakıyorsun? Peki ya ben, beni öldürdükten sonra bende mi senin gözünde istenmeyen hasar olacağım?" diye konuştu.

Adam silahını sıkıca kavradığı elini biraz gevşetti ve bir an duraksadıktan sonra "Tanrı'nın elçisinin görevini tamamlayabilmesi için gerekli hasar olacaksın," dedi.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun?" dedi David, tekrar hiddetlenerek.

"Ben fotoğraftaki çocuğum. Ben Tanrı'nın emri üzerine inançsız babanı sen daha annenin karnındayken 10 yaşında öldürüp evden kaçan kişiyim. Ben senin kardeşinim. Ben Dan Anderson'ım," dedikten sonra tekrar silahını sıkıca kavradı.

David duyduklarına inanmakta güçlük çekerek "Kardeşim mi.. tüm bunlar birer saçmalık, sana inanmıyorum!" diye bağırdı.

Dan Anderson gözlerinden birer damla yaş akarken neredeyse fısıldıyormuş gibi konuşarak "İnanmak zorunda değilsin, gerçek bu," dedi ve "Şimdi Tanrı'nın istediğini yapacağım, merak etme, o da seni cennetine alacak," dedi.

David tam silahına uzanıyordu ki Dan Anderson fısıldıyormuş gibi konuşmasını sürdürerek "Alea iacta est," dedikten sonra silahı David'in göğsüne doğrultarak iki el ateş etti. "Tanrı günahlarını bağışlasın," dedi ve seri adımlarla kapıya gidip evi terk etti.

Kurşunlardan biri gömleğinin cebinde, kalbinin hizasında bulunan ve annesinden hatıra olarak sakladığı Blackberry telefonuna gelse de telefon kurşunun kalbine gelmesine engel olamadı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Bıçakçı Andrew Murphy beş ayrı cinayetten tutuklandı ve D. Anderson imzalı katil davası da onunla birlikte kapandı.

Alea iacta est: Ok yaydan çıktı.

Geçmişin KapısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin