''Maç ne alemde? Takım hazır mı?''
Buğra başıyla onayladı. ''Hazır. Biraz heyecanlılar ama çok iyi hazırlandılar. Kazanacağımızı düşünüyoruz''
Buğra benim yardımcım ve bu okuldaki en yakın arkadaşımdı. Benden sonra okulda sporla alakalı ne varsa o sorumluydu. ''Kazanırlar kazanırlar. Asilerle herhangi bir çatışma oldu mu?''
Buğra tam ağzını açmıştı ki arkadan kantinde yankılanan bir ses konuşmasını engelledi. ''MİRA!'' Başımı sese doğru çevirdim. Aynı kantindeki herkes gibi. Ayağa kalktığımda Buğra da yanıma geldi. Yanıma gelen Aytaç'a baktım. Karşımda durdu. Kaşları her zamanki gibi çatıktı.
''Spor hocası geçen hafta spor salonuna zarar veren kişinin bizim asilerden olduğunu söylüyor. Bize ceza verecekmiş. İçimden bir ses bunu senin planladığını söylüyor''
Sesindeki öfkeye alışmıştım. Bana koymuyordu artık. Tek nefeslik alaycı bir gülüş sergiledim. ''Ben sporcuların başkanıyım. Spor hocalarının değil!''
''Ama spor hocası senin sözünü dinliyor. Başkan değil misin?'' sorudan daha çok yargılamıştı. Evet başkandım ama hocayla konuşmamıştım.
''Ben değildim.''
Takmadan devam etti. ''Kavga mı arıyorsun? Eğer öyleyse, bilirsin, kaçmayız'' Başını biraz eğdiğinde çok yakınımda duruyordu. Koyu kahve gözlerindeki öfke benimde sinirlerimi kontrol etmemi zorlaştırmıştı. Aytaç her zamanki Aytaç'tı.
''Aytaç Kaya SAVAŞ! Uzaklaş!'' dedim yakınlığımızı belirtirken. Bir adım geri attı. Ama gözlerindeki nefret gitmemişti. Benimde ondan bir farkım yoktu. ''Kimseyle bir şey konuşmadım. Ellerinde kanıt var mı?''
''Hayır! Beni delirten de bu. Tamam biz zarar verebilecek bir çeteyiz'' dedi ve sırıttı. ''Ama bu yaptığımız anlamına gelmez. Eğer zarar vermiş olsaydık orada kavga olurdu ve bundan seninde haberin olurdu.''
Haklıydı. ''Harika!'' diye fısıldadım ve Buğra'ya döndüm. ''İlgilenelim bu konuyla. Bakalım altından hangi gerizekalı çıkacak'' kafasını salladı Buğra. Aytaç'a geri baktım. ''Konu çözüldüyse...defolup gitsen mi artık?!''
Omuz atarak benim arkama doğru ilerledi ve kantinden çıktı. Arkasından asilerden oluşan grubu çıktı. Zil çaldığında sınıfa çıktık ve öğle arasında bu konuyu konuşmaya karar verdik. Hoca derse girdikten 5 dakika sonra telefonum titredi.
Kaya'hmak: boş ver...
📘📘📘
Öğle arasına kadar saçma sapan dersleri dinleyip not aldım. Bu sene sınav olduğu için fazladan çalışıyordum. Teneffüs zilinin çalmasıyla Buğra ve spor başkanlarıyla aşağı kata indik. Toplam 5 başkan ve onların yardımcıları vardı. Okulumuzda kız ve erkek voleybol takımı, kız ve erkek futsal takımı ve karma basketbol takımı vardı. Başkan ve başkan yardımcıları kendi takımlarını yönetirdi. Bense hepsini yönetir ve planlamaları yapardım. Buğra da bana yardımcı olurdu.
Başkanlar kantindeki bize ayrılan kısma otururken, ben ve Buğra spor salonuna gittik. Spor hocamızın kapısını çalıp içeri girdim. ''İyi günler hocam''
''Hoş geldin Mira. Bir sorun mu oldu?'' dedi hoca beni görünce.
''Sizinle şu spor salonuna zarar verenler hakkında konuşmak istedim. Müsait misiniz?'' normalde yaşıtlarıma karşı böyle konuşmasam da benden büyüklere karşı saygılı konuşmak için elimden geleni yapardım.
''Müsaitim geç otur. Geçen hafta birisi/birileri kız ve erkek soyunma odalarının duvarlarına sprey boyayla bir şeyler karalamış.'' direk konuya girmesine sevinmiştim. Kaybedecek zamanım yoktu.
''Siz bunun asilerin yaptığını mı düşünüyorsunuz?''
''Ah sizin şu gruplaşmanızı ne kadar onaylamasam da evet onlardan bahsediyorum. Aytaç ve arkasındaki öğrencilerden biri olmalı. Çalışkanların ya da sporcuların yapacağını düşünmüyorum. Çalışkanlar zaten sporla alakadar değiller, sporcular da kendi alanına zarar vereceğini düşünmüyorum. Boştakiler ve asiler kalıyor. E spordan kimin nefret edip, aykırı kişiliklere sahip olduklarını bildiğimden...'' uzun açıklamasını bitirdi ve sustu.
''Bir kanıtınız var mı?'' dedim söylediklerini es geçerek. Bir süre susmasından ''yok'' dememle kaşları havalandı.
''Bana onları mı koruyorsun?'' dedi şaşkınca. Kaşlarım çatıldı.
''Hayır. Ben başkanım. Düşmanlarımı korumuyorum. Sadece soyunma odalarına zarar verenleri bulmak istiyorum. Neyse hocam,'' ayağa kalktım ve kapıya ilerledim. ''Ben sizi daha fazla meşgul etmeyeyim.'' hoca başıyla onaylayınca kapıdan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Günlük [Yarı Texting]
القصة القصيرةAnonim olan kişi genelde seven kişi olmaz mıydı? Peki ya sevilen kişi ilk mesajı her şeyden habersiz atarsa? 📒📒📒 Kaya'hmak: *fotoğraf* Kaya'hmak: güzel günlük Kaya'hmak: günlüğün içine telefon yazanı da ilk defa görüyorum M: hayır olamaz. Rüya gö...