2.3

6.8K 509 32
                                    

''Ne var?'' ona bu kadar sert davranmaktan nefret ediyordum. Canını yakıyor muydum?

Kolumu bıraktı. Ne yapmaya çalışıyordu. Bir süre gözlerime baktı sonrasında kaşlarını çattı. Elini saçlarına atıp karıştırdı. Kafası karışmış duruyordu. Sonrasında ise arkasına bakmadan yoluna devam etti. Neydi şimdi bu?

Sonunda kendime geldiğimde yanlış yoldan gittiğimi ve okula geldiğimi fark ettim. Yine harika!

📘📘📘

''Ne oluyor lan?'' bahçedeki kargaşaya bakıp sorduğumda, giydiği kıyafetlerden sporcu olduğunu anladığım bir kız bana dönüp cevap verdi. ''Asilerin başkanı ve başka okuldan bir çocuk kavga ediyor. Başkan yeniliyor'' dediğinde bakışlarımı kalabalığın ortasına çevirdim. 

Ne demek yeniliyor? Yeniliyor ne demek? Demek ne yeniliyor? Yeni- tamam kesiyorum. Aytaç Kaya yenilemez!

Mantığım ve kalbim ilk defa ortak bir noktada buluştu ve bedenimi harekete geçirdi. Kalabalığı yarıp yanlarına gittim. 

''ŞİMDİ DE ADAMLIK TASLASANA LAN'' Dış okuldan çocuk yerde kanlar içindeki Aytaç'a bir tekme savurdu.

Aytaç'ı o halde görmemle kalbimdeki acı hızla arttı. Bir şey yapmam gerekiyordu. Ama sadece yapmam değil zekice bir şey yapmam gerekiyordu.

Aytaç'la düşman olduğumuz için Aytaç'a saldırdı diye ona saldıramazdım. Tabi eğer...

Aklıma gelen fikirle çocuğun arkasına geçip diz kapağına tekme attım. Çocuk böyle bir şey beklemediği için tek dizini üstüne düşüp bana baktı. ''KİMSİN LAN SEN BENİM OKULUMDA RACON KESİYORSUN?!'' bende en az onun kadar bağırdığımda ayağa kalktı. Boyu benden en az 20 santim uzundu. İri bir yapısı da olduğundan onu kolayca yenemezdim. 

''Küçük kız! Bunu yapmayacaktın'' dedi beni küçümserken. Aytaç'tan bile yapı ve boy olarak büyük olan bu çocuk söylediği her şeye rağmen beni durduramamıştı. ''Defolup gitsen iyi edersin. Yoksa kız demem o arkadaşın gibi yaparım seni de'' derken başıyla Aytaç'ı gösterdi. 

Dediğini yapıp arkamı döndüm ve bir adım atmadan tekrar ona dönüp erkeklerde bulunan zayıf noktasına tekme attım. O vurduğum sert tekmeyle yüzünü buruşturup orasını tutarken ben yüzüne ardı ardına iki yumruk attım. O ise bir kaç saniyelik duraksamamdan yararlanıp yüzüme yumruk attı. Ben durmayıp karnına bir tekme attım. Çocuk acıyla yere düştü. Dudağımdaki akan kanı silerken bağırdım. ''KİMMİŞ LAN KÜÇÜK!'' küçümsemesi bir hataydı. ''Çıkarın bunu buradan.'' dedim erkek öğrencilere hitaben. 

Aytaç'ın yanına gidip ''Kalk!'' dedim. Kendi başına kalkamayacağı için koluna girdim ve onu ayağa kaldırdım. Bir kaç kez öksürdüğü sırada ağzından kan çıkmıştı. Revire doğru ilerledik. Merdivenlerden çıkması için elini tutup omzuma attım. Herkes bize bakıyordu. Herkes!

O yükünü bana verirken ilk katta olan revirin kapısına geldik. Aytaç'ı duvara yasladım ve beklemesini söyledim. Revirin kapısı kapalıydı. Bu yüzden müdürün odasından anahtarı alıp onun yanına geri döndüm. 

Kapıyı açıp içeri girmesine yardım ettim. Aytaç tutunarak bir yere oturduğu sırada ben kapıyı kilitledim. Gözümü kapatıp sırtımı kapıya dayadım. Derin bir nefes verdim. Onu böyle görmek yeterince canımı yakıyordu.

Gözlerimi açtığımda beni izleyen bir Aytaç görmüştüm. Gözlerini kaçırdı. Onun yenemediğini benim yenmem zoruna gitmiş olmalıydı. Ama ben sadece zaaflarını kullanmıştım. ''Bunu yapmak zorunda değildin. Biz düşmanız. Bırakıp gidebilir ya da diğerleri gibi gülerek izleyebilirdin,'' sesindeki üzüntü yutkunmama sebep oldu. ''Neden yapmadın?'' bakışlarını tekrar bana çevirdi. 

Neden yapmadım?

Günlük [Yarı Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin