öğle yemeğinde leiko, tobio'yu bahçeye çağırdı ve yemeklerine başlamadan masadan kalktılar. ki bu tobio'nun işine gelmişti.
"ben seni seviyorum."
"ne?" dedi tobio, beklemiyordu. leiko onu sevdiğini duygusuzca söylemişti. belki de o yüzden kavrayamamıştı ilk başta. "seni seviyorum dedim." aralarında yalnızca beş santim vardı. leiko uzun bir kızdı ve bu sebepten ötürü çok kıskanılırdı. tobio onun uzun boylu olmasını seviyordu, karşı karşıya durabiliyorlardı çünkü.
"ben de seni seviyorum leiko. bence çoktan anlamışsındır zaten."
"tabii ki anladım." gülümsedi. "kilo vermişsin. ben dedim diye muhtemelen."
çıkmaya başlamışlardı. diğer iki arkadaşlarından uzaklaşmışlardı. tobio çok mutluydu aslında. çünkü onu gerçekten seviyordu. aynı zamanda verdiği beş kiloyu geri almak istemiyordu.
sağlıklı olduğunu düşündüğü bir şekilde kilo vermeye devam etti. ama kesinlikle sağlıklı değildi. kendini aç bırakıyordu. yiyeceklerden korkmaya başladı. su içse bile kilo alacağını düşünüyordu. kilo alırsa da leiko'nun onu terk edeceğini. günler geçtikçe yüzü çöküyor, gözaltları hiç olmadığı kadar morarıyordu. sürekli gözleri kararıyordu. kıyafetleri ona aşırı bol gelmeye başladı. ama buna rağmen aynaya baktığında obez biri gibi görüyordu kendini.
en önemlisi de leiko onu bu hâlde görüyordu ama hiçbir şey demiyordu. aksine çok iyi görünmeye başladığını söylüyordu. kageyama ona inanıyor, yemek yemiyordu.
çevresindekiler de fark etti bunu. birkaç öğretmeni ona bir şeyler demeye kalktı ama o hepsini sinirli bir şekilde reddetti. sanki planlanmış gibi annesi iş gezisine gitti. babası ile görüşmüyordu zaten ve tek çocuktu. evde tek kalmak işine yaramıştı cidden. birkaç kere sokakta bayılmıştı ve ambulansa kaldırılmıştı. doktorların söylediğine kulak asmamıştı.
kilo vermek bağımlılık hâline gelmişti onu için. tartıda ne görse tatmin olmuyor, aynaya bakınca kocaman birini görüyordu. kendisinden ve olmayan kilolarından utanmaya başladı.
acıktığında kendini engellemeye çalışıyordu ve buna zamanla alıştı. ağzına bir şey sürdüğünde hemen kilo aldığını düşünüyordu. artık gerçekten çirkin görünmeye başlamıştı. çünkü normal bir kilonun çok altındaydı. okula gidecek enerjisi yoktu. leiko ile mesajlaşıyorlardı yalnızca. onu hâlâ çok ama çok seviyordu. ona bağlanmıştı resmen. ama leiko bu süreç içinde bir kez bile ziyaretine gelmedi.
leiko sosyal medyaya fotoğraflar atıyordu. tobio'nun tanımadığı insanlar oluyordu fotoğraflarda ve çoğu erkekti. tobio bunları görür görmez evde kendi kendine egzersiz yapmaya çalışıyordu. genelde buna da enerjisi olmuyor. yere yığılıyor ve saatlerce yatıyordu.
yine okula gitmediği bir günün sabahında azıcık bir şeyler yiyip koşuya çıktı. uykusu vardı çünkü geceleri uyumuyordu. fakat o gün koşuya çıkmasaydı ölecekti tobio. çinkü spor ayakkabısını giyip o soğukta dışarı çıktığı gün karşısına biri çıktı. o kişi hayatını değiştirdi onun.
koşmaya başlayalı beş dakika oldu ve artık alışmıştı. bayıldı, her yer kararmıştı ve vücudunu hareket ettiremiyordu.
gözlüklü, sarışın uzun boylu bir çocuk yerde uzanan biri gördüğünde pek de şok olmadı. ama yanına gittiğinde bu kişinin fazla zayıf olduğunu gördü ve bu sefer şok oldu. önce nabzını kontrol etti ve ambulansı aradı. soğukkanlılıkla ambulansı beklerken yerdeki çocuğun üstüne kendi montunu örttü.
gözlerini açtığında yine bir hastanedeydi. alışmıştı artık. kolunda serum, yanı başında birkaç hemşire. ama bu sefer farklı olan yanındaki kişiydi. kulaklığını çıkardı ve "insanlar bu yüzden yemek yer." dedi.
o gün bu ikisi arkadaş oldular. çok değil, birkaç gün sonra tsukishima arkadaşını bir şekilde psikoloğa götürdü.
anoreksiya iyileşmesi gerçekten güç bir hastalıktı. hastalanan kişi çoğu zaman ölürdü. tobio da ölmek üzereydi, sınırdaydı. fakat tsukishima ile tanıştı. lise birin yarısı onun için psikolog ve doktor arasında geçti.
kageyama'nın geçmişini anlatıyorum açıkçası gerekli olduğunu düşünüyorum ve diğer bölüm de geçmiş olacak umarım sıkılmamışsınızdır sıkıldıysanız söyleyin nolur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gorgeous ⎯ kagehina
Hayran Kurgu• uyarı: YEME BOZUKLUĞU kageyama her gün aynı çiçekçiye gidiyordur.