Mühür Kokusu
Bir dakika, işler bayağı sarmal bir döngünün içine girmişti ve bu sarmal döngünün temeli öfkeden ve kırgınlıktan başka hiçbir şeyden oluşmuyordu. Tabii tüm bu temelleri atan bir ailenin arasında iseniz öfkenizin çekilmez bir hâl alması daha katlanılamaz olurdu, çünkü reşit olmamayı geçin, yeni taşınmış olduğunuz bir ortamda nereye gideceğinizi bilememek ailenizle olmanıza sebep olacak kadar sizi savunmasız hissettirirdi. Doğrusu aileyle durmanın aslında savunmasız değil, güçlü ve güvenli hissettirmesi gerekirdi.
Ya da bekleyin, ben sadece beş günlük aptal bir omegayım ve lanet kıçımın peşinde dolanan bir sürü alfa ve beta var, hm?
İki gün.
Koskoca iki gündür sürüden haberi yoktu. Ki sürüdeki olaylar veya kişiler Alfa Louis kadar dikkatini de çekmiyordu yani sürünün umurunda olduğunu falan söylerse yalancılıkta kendi nirvasını yaşamaktan çekiniyordu. Çünkü bilirsiniz ki -bilge şifacı da dâhil- kimseyle Alfa Louis'yle yakın olduğu kadar yakın olmamıştı.
"Harold, yemek hazır!"
Gözlerini devirip parmakları arasında kolyeye çevirdiği H harfini okşamaya devam etti. Dudaklarına ufak bir tebessüm otururken derince iç çekip küçük ahşap işçiliği için Louis'ye koca bir hayranlık duydu. Çok basit görünebilirdi ama parmakları arasında duran bu minik tahta parçası Harry için müzayedede paha biçilemeyecek kadar değerliydi. Onu alfa Louis yapmıştı. Kendi elleriyle, kendi emeğiyle ve en sonunda da küçük bir tebessümle hediye etmişti. Nasıl bunu küçümseyebilirdi ki?
"Sana diyorum Harold, hadi!"
Oflayarak ayaklanıp yatağından çıktı ve aşağı indi. Babası bugün hastanede kalıyordu ve annesiyle yalnız durması gerekiyordu. Şimdilik bunu kaldırabilir miydi emin değildi. Annesi bir konuştu mu bir daha susmayı pek istemiyordu.
Karşısına oturup kolyesini iyice yakalarının altında gizledi. Şimdi bir de hiçbir sıkıntısı yokmuş gibi bunu açıklamakla uğraşamayacaktı. Tabağına konulmuş çorbayı içerken sessizdi ama annesinin onunla sohbet için zaman kolladığını görebiliyordu. İki gündür evde olmasına rağmen Harry ne annesiyle ne de babasıyla konuşmuş, odadan dışarıya adımını ihtiyaçları dışında pek atmamıştı.
"Senin için endişelendiğimizi biliyorsun Harold."
Başını tabaktan kaldırmadan dişleri arasından konuştu. "En son baktığımda adımın Harry olduğunu sanıyordum."
Sienna nefesini verip oğlunun eline uzanmak istese de Harry buna izin vermeyip çorbasından bir kaşık almıştı. "Senden gizlememeliydik, haklısın. Biz... Biz böyle olacağını tahmin edemezdik."
"Bir omegayım," dedi acıyla gülümseyip annesine bakarken. Sienna'nın yaşaran gözlerine aldırmadı, çünkü günlerdir Harry'nin içindeki sıkıntı hayatının şokunu yaşamasından kaynaklanıyordu ve biraz da olsa kırgınlığını belirtmek istiyordu. Halbuki her şey birkaç gün öncesine kadar sadece sıradanlıktan ibaretti. "Dönüşeceğimi, kızgınlık geçireceğimi ve en ufak bir boşlukta her an biriyle birlikte olabileceğimi biliyordunuz. Bilmesi gereken ilk kişi olmama rağmen, beni kendi türümden de, kimliğimden de uzaklaştırdınız. Şimdiyse tek istediğiniz size sıcak bakmam, her şeyi unutabileceğimi düşünmeniz. Mühürlenebilirdim. İstemediğim biriyle olabilirdim. Ve şimdi hamile bile olabilirdim ama siz..." Gözlerini kıstı annesinin gözünden ufak bir yaş damlarken. "... siz beni koruduğunuzu sandınız." Dudaklarını bastırıp başını sallarken annesinin yaşlarını görmezden gelerek yemeğine döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hum-ega | Larry ✔
WerewolfHarry sandığı gibi sıradan bir insan olma konusunda ısrarcı. Ama çevresi Alfa sürüsüyle dolu. Human?Harry-17 Alfa!Louis-21