Aynı Gün, İlerleyen Saatler
Hastaneden dolup taşan çocuklar, kadınlar, gençler ve yaşlılar...
"Çekilin!" diye bağırıyordu Alfa Louis. Omzunda, patlama alanında olan genç bir oğlanı taşıyordu. Oğlanın yüzünün sağ tarafı tamamen yanmış görünüyordu, kolunun derisi büzülüp kanlarla donanmıştı. Onu kendisine hızla getirilen sedyeye yatırdı. Oğlan bilinçsizce uzanırken, görevliler vakit kaybetmeden onu götürmüşlerdi. Tıpkı diğer yaralılara yapıldığı gibi.
Alfa Louis endişe ve korkuyla, nefes nefese etrafında döndü. İnsanları izledi. Hıçkırıklar, daha önce sessiz olan bu hastane köşelerini titretiyordu. Bir annenin çığlığı, babanın hüzünle kaplanmış derin öfkesi...
Hayır, bunu kendi türü yapmış olamazdı.
Kanlarla kirlenmiş parmaklarını saçlarından geçirdi. Karmaşada omzuna çarpıp koşturanları hissedemiyordu bile, koca bir boşluğun içindeydi. Kimisi sevdiği insanı arıyordu, kimisi bir yakınını kaybetmişti. Hayır, çok yakınını kaybetmişti. Kızını.
Benim suçum, diyordu. Ona karşı gelmeliydim.
Patlama alanı berbattı, kan havuzuna dönüp mahşer günü gibi dehşet vericiydi. Çığlıklar hâlâ zihninde yankılanıyordu, onlara hiçbir şekilde yardım edememişti. En azından o öyle sanıyordu ama patlama olduğu andan beri en çok yaralıyı kendisi taşımıştı hastaneye. Buna rağmen öyle çaresiz ve yetersiz hissediyordu ki...
Yetersiz, güçsüz, ahmak alfanın teki!
Omuzlarından sarstı onu Alfa Zayn. "Kendine gel!" diye bağırana kadar, tüm bunları dışından söylediğini bile fark edememişti.
Arkadaşına baktı. Mavi gözleri yaşlıydı, omuzları çökmüştü. Boğazı titriyordu ve ağlamamak için direnmiyordu bile. "Benim suçum," diye fısıldadı. Yutkundu ama koca bir ateş topu geçip inmişti midesine sanki.
"Bunu düşünmenin sırası değil Louis, yaralıları almaya devam etmeliyiz. Ambulans sayısı çok az!" Acıyla gözlerini kırptı. "Umarım doktor ve hemşirelerimiz de tüm yaralılar için yeterli olur."
Omuzlarını sıktı, Alfa Louis gözünden akan yaşı tişörtünün omuz kısmına silip kafasını salladı.
"Gidelim."
- - -
Doktor Wilmer peşindeki asistanıyla hızla koridordan geçip giderken Harry de lavabodan çıktığı gibi peşine takılmıştı. Doktor Wilmer elindeki telefonuyla hararetli bir biçimde konuşuyordu.
"Anladım efendim, hemen ayarlamaya çalışacağım."
Ofisine girdi. Peşinden birkaç kişi daha girmişti. "Sorun nedir efendim?" dedi Harry küçük kalabalığı aşıp öne çıkarak.
"Şu patlama yerinden haber sızdırıldı bize. Ayrıca bir tek patlamayla da sınırlı değilmiş, meğer ondan önceki günlerde de hastane kuyrukları varmış. Hastalara bakım yapılmakta güçlük çekiliyor. Yarına kadar acilen doktor veya hemşire ekibi istiyorlar. Hastanede yetersiz sayıda çalışanları varmış."
"Bu nasıl olur? Kasabaya giriş ve çıkışların yasak olduğunu sanıyordum, bir çalışan bile göndermek çok güç olur," dedi Harry haberden duyduğu kadarıyla.
"Evet, farkındayım. Fakat barışçıl sürü üyeleriyle konuşan bir grup polisin haber verdiğine göre Liderin bu konuda izni varmış. Yine de sadece beş kişilik bir ekibin gitmesi gerekiyor. Kasabanın durumunu fark eden insanlar taşınıyorlardı, haliyle hastanelerin veya diğer kurumların pek iyi işlediği söylenemez."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hum-ega | Larry ✔
WerewolfHarry sandığı gibi sıradan bir insan olma konusunda ısrarcı. Ama çevresi Alfa sürüsüyle dolu. Human?Harry-17 Alfa!Louis-21