Sky & Surface

6K 495 2K
                                    

Sonunda asıl yerleri yazıp bitirebildim! :")

Titremek.

Eşime karşı duyduğum endişe ve korku bedenimde usul usul gezinirken yapabildiğim tek aktivite buydu.

Yerdeki saman ve ot yığınları arasında oturup sırtımı taş yığınlarına yaslamıştım. Zindanın hemen üst duvarında parmaklıklarla kapanmış küçük pencereden iliklerime işleyen soğuk tüm vücudumu sararken hissettiğim tek şey Louis için endişe duymaktı. Korkum kendime veya zindanın göremediğim bir noktasında kısık sesle ciyaklayan fareler değildi. Bir delilik yapıp Louis'nin kendisine zararlı olabilecek davranışlarda bulunmasından korkuyordum.

Yaklaşık iki saat önce ızbandut kılıklı herifi yerle bir ettiğimde henüz ne olduğunu kavrayamadan liderin konsey üyeleri tarafından alı konulmuş, yerde bilinci yerinde olmayan eşim ve liderin güçlü alfa ve betaları tarafından tutulan adamlarımız bir şey yapamadan zindana atılmıştım. Beni buraya kilitleyen betanın dedikleri yankılanıyordu zihnimde.

"Bir lideri öldürmenin ne denli sonuçlar doğuracağını bilemiyordun sanırım. İdam edilmek için henüz çok yeni evliydin, yazık oldu," demişti.

Yine de içimdeki korku kendi ölümüm değildi elbette. Louis'nin benim yüzümden kendisine zarar verme ihtimaliydi.

Tam bu sırada zindanın üst katına çıkan ve meşalelerle aydınlanan dönel merdivenin başını göremesem de, yukarıda büyük bağırışların koptuğunu fark ettim, ki duymamam imkânsızdı çünkü Louis'nin sesini yıllar içinde bile zihnimde taze tutabilmiştim.

"Buraya böyle giremezsiniz!"

Anlaşılan burada sadece Louis değil, yanında da adamlar vardı. Aksi takdirde sürü üyeleri bir gecede kibar olmuş olamazdı.

"Çekil önümden! Onu göreceğim, eşimi göreceğim Benjamin!"

"Konsey üyeleri buna izin vermiyor, biz de bunun için buradayız Louis. Adamlarına söyle çekilsinler, yoksa sizi de zindana atmak zorunda kalacağız!"

"Elinden geleni yap şerefsiz herif!"

Büyük arbedeler yaşanmaya başlamıştı ki birinin tiz sesli bir çanı çalmaya başlamasıyla hırlayışlar ve yere sertçe sürtünen ayakkabı sesleri yok oldu. Öyle yorgundum ki sesimi bulamıyordum, sanırsam boğazımdaki kuruluk hissi de artık bağırmamı engellemişti. Yine de Louis'nin bir yolunu bulup yanıma geleceğinden emindim.

"Adamına söyle önümden çekilsin."

"Louis, sakin ol."

"Bunu bana mı söylüyorsun?" Hırlayıp yumruğunu ahşap bir yere geçirdiğini ve ahşapların kırılıp yerlere saçıldığını duydum. Boğazımdaki kuruluktan çok onun yakarışları canımı yakıyordu. Bileğimdeki sızıyla dişlerimi birbirine geçirip gözlerimi yumdum. "Eşimi görmeme izin verin, hemen! Kokusunu alabiliyorum, o burada! Lanet olsun, neden sesi çıkmıyor? Ona ne yaptınız, ha, ne yaptınız!"

"O iyi, bir şey yapacak halimiz yok herhalde."

Louis artık sıkılmıştı. "Eşimi görmeme izin vermezsen yemin ederim ki sana bunu ödetirim Ben!"

"İşlediği suçu göz önünde bulundurursak oraya inmen ona büyük bir ödül olur."

Adamın iğneleyici lafına karşılık Louis öfkeyle tısladı. "O zaman ona hak ettiği ödülü vermeme müsaade etmelisin!" Bir an duraksadı. "Sizin hain liderinizi ait olduğu yere gönderdi; cehenneme! Adam sizi sömürüyordu, konsey üyelerine bile etmediği kalmamıştı! Hanginizdiniz o? Hanginizin evini, sırf işinde acemi diye büyük bir yangın çıkararak yakmıştı?"

hum-ega | Larry ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin