Hepinize merhaba!
Artık 8. bölümde olduğumuz için Demir, Alin, Noyan ve tüm karakter hakkında fikir sahibi olduğunuzu tahmin ediyorum.
Yorum bırakırsanız sevinirim. İyi okumalar.
*
At binme gününün akşamı Alin yatağına yattı. Anıl, Noyan ve Okan ise içleri hiç rahat olmasa da Alin'in zorla göndermesiyle beraber Acı Çekirdek'e gitmişlerdi.
Herkes evine gittiğinde ve Anıl kendi evine girdiğinde kapıyı takip eden damla damla kanı gördü. O an hemen Noyan'ı arayıp gelmelerini söyledi. Sonra kanları takip etti. Kanların gösterdiği yol Alin'in odasına çıktı. Anıl delirmemek için zor dururken kendini toparlayarak odaya girdi. Işığı açtığında gördüğü şeyle şok oldu. Dili tutuldu ve öfkeden ne yapacağını bilemedi.
Alin'in yatağı boştu. Bundan da önemlisi, yatak ve yastık hep kan olmuştu. Geniş, kocaman bir kan lekesi vardı yatakta. Bu kardeşinin kanı değilse kimindi? Odaları bir umut da olsa tek tek gezdi. Kardeşi elbette yoktu. Onu Demir'in götürdüğünü ve bu hale Demir'in getirdiğini biliyordu.
Asıl korktuğu bu kadar kan kaybeden kardeşinin ölmesiydi. Ama eğer ölmüş olsa Demir onu alıp götürmezdi.
Yatağın boşluğu ve odanın kanıyla beraber Anıl da bir yere çöküp düşünmeye başladı. Kız kardeşine bir şey olursa yaşayamazdı. Bunu yapan Demir'i öldürmek istiyordu. Demir'in neden ondan intikam almak istediğini biliyordu ama o olay Anıl'ın suçu değildi. Her şey öyle gelişmişti o kadar.
Evde sessizce gözyaşları düşen Anıl kendini toparlayıp kalktı. Noyan ve Okan geldiklerinde şok olmuşlardı. Hemen o Demir'i bulmaları ve Alin'i almaları gerekiyordu. Alin onlar için bir nevi ışıktı. Gerçekten hayatlarını aydınlatan biriydi. Vicdanlarını Alin yüceltmiş, onları bu kadar yumuşak insanlar yapmıştı.
Şimdi ışıklarını bulmak zorundaydılar. İlk önce kime gideceklerini ise çok iyi biliyorlardı.
*
Demir cephesinde ise olaylar öyle yürümüyordu. Bir kere Alin'in hiçbir yerini kesmemişti. Günler önce aldığı iki ünite kanı saçmıştı etrafa. Alin'i ise ağzını zorla kapatarak ve bağlayarak arabasına götürmüştü. Kız ağlayarak yalvarıyordu Demir hiçbir şey yapmıyordu.
Uzun bir yolculukta kız ağlarken uyuyakalmış Demir ona kaçamak bakışlar atmıştı. Gerisini kesinlikle Alin'den dinlemelisiniz. Çünkü ortalık karıştı.
*
Araba durduğunda cama yaslanmış kafam düştü. Uykumdan ayrılıp etrafa baktım. Zifiri karanlıktaydık. Arabanın ışıkları kapandığında Demir ellerimi, ayaklarımı çözdü ve ağzımdaki bantı çıkardı. İndiğinde beni de indirdi. Ağlamaya tekrar başlamıştım. Kolumdan tutup beni bir bahçeye soktu. Sonra ise bir eve. Nereye geldiğimizi nerede olduğumuzu hiç kavrayamasam da kaçırıldığımı biliyordum.
Beni evin içinde aşağı süzülen merdivene götürüp bodrum kata indirdi. Işıkla aydınlatılan koridoru aştığımızda bir odaya itti. Yerde bir battaniye ve su vardı. Camı yukarıdaydı. Etrafta başka hiçbir şey yoktu. Odaya girdiğimizde arkamdan yaklaştı.
"Artık benimlesin, Alin Soyder."
"Beni kaçırdın!" dedim sinirle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHDİT
Teen FictionBeni yeşillerin ortasına götürüp diz çöktürdü. Silahını doğrulttu. Gözünden akan tek bir yaşı sildi. "Son sözlerin?" "Hayat güzel, Demir. Gerçekten." İşte o an, kendisine nefretle, hayranlıkla, hayretle, pişmanlıkla baktığım adam beni ölüme gö...