Merhaba, nasılsınız?
Hikayeyi okuduğunuza göre biraz içinde bulunduğunuz ortamdan kaçma derdindesiniz muhtemelen.
Çok fazla soruyorsunuz diye söylemek istedim yeni bölüm bir bölüm yayınladıktan 7-10 gün sonra geliyor genelde.
Yeni bir hikayeye de başladım bu sefer typing biraz daha. Umarım ona da göz atarsanız beğenirsiniz.
Hepinize iyi okumalar.
*
Yapamamıştım.
O bıçağı damarımı kesmek için kullanamamıştım. Buna cesaretim yoktu.
Ben ondan dünyanın en önemli sırrını saklarken, ne çeksem hak ediyordum. Onun böyle korkmasına neden olan şeyi bilip bunu düzeltebilecek güçteyken bunu yapmayarak en büyük cezayı hak ediyordum.
"Affet beni." dedim kısık sesimle.
Oturma odasında ben otururken o karnıma kafasını koymuştu. Uykuya dalmış gibiydi. Saçlarını oynuyordum.
"Sen beni affet." dediğinde uyanık olduğunu anladım.
"Affettim." diye fısıldadım.
Televizyonda kısık seste devam eden şarkıyla kafamı geriye atıp gözlerimi yumdum.
"Abimi arayabilir miyim?"
Bir süre tepkisiz kaldı. Sonra telefonunu bana uzattı. Abimi arayıp kulağıma götürdüm.
"Alo?"
"Abi?"
"Alin? Bir problem mi var?"
"Yanında mı?" dedim sakince. Duygusallaşmamıştım.
"Noyan mı?"
"Hayır."
"Okan?"
"Hayır abi."
Sanırım sonradan Tuna'yı kastettiğimi anlayıp ağzından bir mırıltı çıkardı ve telefon el değiştirdi.
"Güzellik?"
"Bir de şimdi gör beni." dedim alayla. "Güzellikle uzaktan yakından alakam yok."
"Sen öldüğünde bile güzeldin." dedi benim gibi alayla.
"Öyle ya." diye mırıldandım. "Biliyor musun, şu an dizimde yatıyor. Saçlarını okşuyorum. Bazen aklıma geliyor. Tuna. Yani o çocuk. Çok değer veriyormuş. Ama siz elinden aldınız."
"Alin." dediğinde ciddileşmişti. "Bu haftasonu karşısına çıkacağım. Söz."
"Söz mü?"
"Söz. Sarılacağım kardeşime."
Acıyla güldüm ve telefonu kapadım. Kenara koyduktan sonra Demir'in yanağını okşadım. Duyduğum vicdan azabı beni yiyip bitirmek üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHDİT
Teen FictionBeni yeşillerin ortasına götürüp diz çöktürdü. Silahını doğrulttu. Gözünden akan tek bir yaşı sildi. "Son sözlerin?" "Hayat güzel, Demir. Gerçekten." İşte o an, kendisine nefretle, hayranlıkla, hayretle, pişmanlıkla baktığım adam beni ölüme gö...