Dediğim şeyden sonra yutkundu. Çatalını bırakıp bana keskin keskin baktı.
"En kısa zamanda."
Kahvaltı bittikten sonra durgun bir halde etrafa bakınıyordum. Demir bana seslendiğinde kafamı ona çevirdim.
"Odada birkaç kıyafet olacak. Onları giy aşağı gel."
"Ne-"
"Soru sormayı kes!"
Yerimden kalkıp omzumda hissettiğim onca yükle yukarı çıktım. Odaya girdiğimde dolaplarda Demir'in kıyafetleri arasından uygun bir şeyler aramaya başladım. Bana uygun siyah bir kotu ve onun siyah kazaklarından birini aldım. Onun çoraplarından birini giydiğimde aşağı indim.
"Şurada bot var." derken kapı tarafını gösterdi. Oraya yürüdüğümde siyah postalları gördüm. Ayaklarıma geçirdiğimde bağcıklarını bağladım. Demir de telefonunu ve anahtarını alıp yanıma geldi. Kapıyı açtı.
Onu takip etmeye başladım. Hava fena soğuktu. Gündüz gözüyle dışarıda olunca etrafı izlemeye başladım. Evin bahçesindeki arabaya binip yola çıktığımızda etrafta birkaç tane ev gördüm. Sonra çevre yolundan ilerlemeye başlamıştık zaten. Arabanın kliması bizi ısıtırken ön koltukta öylece oturuyor ve etrafı süzüyordum.
Belki de beni öldüreceği bir yere gidiyordun. Evinde öldürecek hali yoktu herhalde. Bu düşünceler korkmama sebep oldu ama derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım. Bir kere, başa gelen çekilirdi. Abimler için bu yolu kabullenmiştim. Bu yaptıklarımdan kesinlikle pişman değildim ve olmayacaktım.
Yolları aşıp bir yere saptığımızda ona döndüm. Birini öldürecek biri miydi o? Beni nasıl ve neden öldürecekti? Anıl ona ne yapabilirdi ki?
"Son öpücüğü almadığın için mi pişmansın?" dedi alayla.
Kaşlarımı çatıp neyden söz ettiğini düşündüm. Evet, taksiye binerken...
"Suratına bir yumruk geçirmediğim için pişmanım."
Alaylı halini kaybetmeden güldü. Araba bir evin önünde durduğunda, artık Demir'in yüzünde soğuk bir ifade vardı. Arabadan indiğimizde onu takip ettim. Evin bahçesine girip kapıyı çaldı. Açan kadını es geçip hızla içeri daldı. Ev kocamandı. Televizyonun etrafındaki koltuklarda oturan iki kişiyi zor fark etmiştim. Altın sarısı ve krem rengi eve o kadar şaşmıştım ki, kendimi toparlamam uzun sürmüştü.
Koltuktaki iki kişi kalkıp bize döndüğünde en fazla 50 yaşında bir kadın ve ona yakın yaşlarda bir adam gördüm. Adamın yüzü bana döndüğünde büyük bir nefret ifadesini almıştı. Anlamamak için mal olmak lazımdı. Kadın ise düşünceli bir şekilde bana bakıyordu.
"Anıl'ı ya da Noyan'ı getirirsin sanıyorduk?" dedi adam benden çektiği gözlerini Demir'e dikerek.
"Anıl'ın kardeşi." diye beni gösterdiğinde kadının yüzündeki şaşkınlık ifadesi büyüdü.
Adam tatmin olmuşçasına güldüğünde kendimi çok rahatsız hissetmiştim.
"Onu bir arabanın içinde uçuruma atmamak için hiçbir sebebin kalmadı, Demir." dedi adam. Bu yutkunmamı zorlaştırdı. Neden böyle bir ölüm?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHDİT
Roman pour AdolescentsBeni yeşillerin ortasına götürüp diz çöktürdü. Silahını doğrulttu. Gözünden akan tek bir yaşı sildi. "Son sözlerin?" "Hayat güzel, Demir. Gerçekten." İşte o an, kendisine nefretle, hayranlıkla, hayretle, pişmanlıkla baktığım adam beni ölüme gö...