Başımı kaldırıp Noyan'a baktım. Ağzına aldığı salamı çiğnerken parmağındaki kalıntıyı da yaladı.
"Sucuk ekmek isteyen?"
Hızla kollarımı kaldırdığımda Okan yanağımdan bir makas alıp sucuk ekmeği elime tutuşturdu.
Yeşilliğe oturmuş yeni gelen baharın tadını çıkarıyorduk. Hava hala biraz esiyordu o yüzde kapşonlumu giymiş kapşonumu takmıştım. Noyan hızla ekmeğimden kocaman bir ısırık aldığında kaşlarımı çatıp ona baktım. Böyle sinirle bakarken hızla yanağımdan bir öpücük aldı.
Gülmeye başladım. O da güldü.
Başımın ağrısı hafif bir sızı olarak arka fonda devam ederken ekmeğimi yiyip Tuna'yı dinlemeye devam ettim.
"İki yıldır bir ölü olmamı da düşünürsek yaşamak harika bir şey. Bir de güzel insanlar olunca..."
Emekleyerek onun yanına gittim ve omzuna sürtünüp mırıldandım.
"Ağlatacaksın şimdi Okan'ı."
"Okan'ı mı?"
Tuna'nın şaşkın sesinden sonra abim gülerek konuştu.
"Kendine yakıştırmadığı şeyleri Okan'a yıkar."
Bunu duyan Tuna sarsıla sarsıla gülerken ben ekmeğimi yiyip bitirdim.
*
Her şey garip bir şekilde normal gidiyordu. Baş ağrılarım ve kabuslarım peşimi bırakmasalar da onlarla yaşayabilirdim. Kabuslarla yaşamayı zaten biliyordum.
Sınavımın iyi geçmiş olmasının verdiği etkiyle okuldan çıkıp eve doğru yürümeye başladım. Yorulduğum yerde otobüse binerdim.
Hava serince esmeye başladığında durağa gelen otobüse binip evimin yakınlarında indim ve bir markete girip tatlı yapmak için malzemeler aldım.
Kasada gözlerini bana diken adam beni rahatsız etse de dönüp bakmamıştım. Anksiyeteme bağlı olarak böyle şeyler görebliyordum. Ya da algılıyordum.
Fakat yanılmadığımı adamın arkamdan gelmesiyle anladım. Çok yakınımdan yürüyordu ve ona döndüğümde gözlerini hiç kaçırmıyordu.
Kalabalık cadde kaldırımında korkmadan durdum ve ona ulaştım.
"Ne bakıyorsun kardeşim?!"
Adamın sert ve duygusuz yüzü beni iyice öfkelendirirken dudaklarını araladığını izledim.
"Evleniyormuşsun."
Ne?
Kaşlarımı çatıp suratını okumaya çalıştım.
"Ne diyorsun kardeşim sen?"
"Evleneceğini duydum."
"Sen beni nereden tanıyorsun? Ne diye dik dik bakıyorsun?" derken sesim biraz yükselmişti ve gelip geçen bazı insanlar bize bakmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHDİT
Teen FictionBeni yeşillerin ortasına götürüp diz çöktürdü. Silahını doğrulttu. Gözünden akan tek bir yaşı sildi. "Son sözlerin?" "Hayat güzel, Demir. Gerçekten." İşte o an, kendisine nefretle, hayranlıkla, hayretle, pişmanlıkla baktığım adam beni ölüme gö...