10 gündür içimdeki o rahatsızlık gitmiş yerine sakin bir Alin gelmişti. Evden çıkmam yasaktı. Demir tehlikesi abimin gözünü bürümüştü. Ama benimle hâlâ Noyan ilgileniyordu, çünkü abime görünmüyordum. O yük olma konusundan sonra onun karşısına geçmekten korkuyordum.
İstemediğini düşünüyordum. Abimi deli gibi sevsem de garip bir süreçtedir diyordum.
"Bu iş namus davasına dönerse abim beni seninle evlendirmek zorunda kalır, Noyan." dedim yatakta onun kucağındayken.
İkindi vakti kitap okurken bana dadanmış canının sıkıldığını söylemişti ve benimle uğraşıyordu.
"Meraklı olduğun belli." diye alayla konuştuğunda kucağından atlayıp yatağa sırtı üstü uzandım ve gerindim.
"Kim meraklı? Asıl sen meraklısın be!" derken bir anda ayağımdan çekildim. Yataktan kayıp yumuşak yeri buldum.
Noyan üzerime abanıp yaklaştı.
"Küçükken bana aşıktın kabul et!"
"Ah Noyan!" diye bağırdım sitemkar ve bıkmış halde.
"O zaman ortaokuldaydım! Unut şunu artık."
Alayla güldü. O an kapım açıldı. Noyan'ın kolunun altından baktığımda içeri giren abimi gördüm. Kaşlarını çatıp bize bakıyordu. Noyan üzerimden kalkıp beni kaldırdığında üzerimize serpilen gerginlik tohumlarını hissediyordum.
"Kardeşimi sen sikmeden önce onunla konuşacağım!" diye bağırdığında hayal kırıklığı ile omuzlarımız düştü.
Abimi tanıyorduk. Sinirli olduğunda olmayacak laflar söyler sonra onları unutmamızı sağlardı. Yüzündeki çekememezliği görüyordum.
"Kardeşin benimle zaman geçiriyor diye kenarda kıskanacağına yanına gelip onunla ilgilenmeyi deneseydin, Anıl."
Ve evet onun bu sinirli halinin gereksiz olduğunu bir tek Noyan ona söyleyebilir ve haddini bildirirdi. Okan ile aralarındaki fark buydu.
Yüzünü halıda gezdirip tekrar bana baktı.
"Konuşabilir miyiz?"
"Bana ayıracak zamanın varsa..." diyip yatağıma oturdum ve bağdaş kurdum. Noyan göz kırpıp odadan çıkarken abim kapıyı kapattı ve tekli koltuğa oturdu.
"Özür dilerim." dedi alnını kaşırken. Gözlerim dolmuştu bir anda. Onun karşımda böyle olması beni üzüyordu. Neredeyse iki haftadır sarılmıyor ve gülüşmüyorduk.
"Bana asla yük değilsin. Yemin ederim, Alin. Senin için hayatımı veririm. Yaşamım boyunca senden daha değerli hiçbir şeyim olmadı. O dediklerimi o anlamda demek istemedim, gerçekten sadece boş boş bağırıyordum. O kadar. Özür dilerim."
Ayağa kalkıp onun bacaklarını ayırdım ve bir dizine oturup kolumu omzuna uzattım.
"Seni seviyorum, abi."
Ellerini bedenime sarıp beni sıcaklıkla sarmaladı. Saçlarını çekiştirerek ben de ona sarıldım.
"Affettin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHDİT
Подростковая литератураBeni yeşillerin ortasına götürüp diz çöktürdü. Silahını doğrulttu. Gözünden akan tek bir yaşı sildi. "Son sözlerin?" "Hayat güzel, Demir. Gerçekten." İşte o an, kendisine nefretle, hayranlıkla, hayretle, pişmanlıkla baktığım adam beni ölüme gö...