Aşağıdan usulca Alison Arnopp 'Do what you want to me' şarkısının sesi geliyordu. Ah Tanrı'm nasıl bir sabahtı bu böyle. Saate baktım, 07.23. Harika çoktan geç kalmıştım bile. Bu da yetmezmiş gibi uykusuz ve bitkindim. Derhal yatağımdan zıpladım. Çarçabuk hazırlanıp aşağıya indim. Elbette ki annem kahvaltıyı hazırlamıştı çoktan.
"Günaydın güzelim sonunda uyanmışsın. Sana çok güzel bir kahvaltı hazırladim."
"Ah anne beni uyandırmayı unutmuşsun saatin farkında değil misin? Geç kaldım. Kahvaltıyı okulda yaparım. Seni seviyorum anne, görüşürüz."
Annemin cevabını dinlemeden çıkmıştım bile. Servis çoktan gelmiş bekliyordu. Kulaklığımı takıp her zamanki en arka koltuğa oturdum. Gece boyunca gördüğüm rüyalar 'hatta kabuslar demeliyim' uyutturmamıştı. Gördüğüm kabuslara neyin sebep olduğunu bilmiyordum. Çünkü asla kanlı cisimlere bakamazdım ve hastanede iğne yapılırken çığlık çığlığa bağıran insandım. Bunun elbette babamla da ilgisi vardı. Zira kendisinden nefret ediyordum. Onunla yaşadığım olaylar akla hayale sığmayacak şeylerdi. Başımı ağrıtıp düşünemezdim bunları. Bugün geometri sınavım vardı ve ben kitabın kapağını dahi açmamıştım. Servis okulun önünde durdu. Lincoln'e teşekkür edip indim. Hava ne kadar da soğumuştu böyle. Tam bir kar havası vardı. Sınıfa gelip oturdum. Ah teşekkürler Tanrım o aptal Harry gelmemişti. Kendisi kızlarla problemi olan aptal bir ergen. Jane en yakın arkadaşım geldi sonunda. Neyseki Harry gelince onla tek başıma uğraşmak zorunda kalmamıştım.
"Hey Jen çok solgun duruyorsun. Iyi misin?"
"Biraz uykusuz kaldım sadece önemli
birşey yok."Harry sınıfa girmişti bile. Jane hemen oturmuştu. Yoksa Harry'nin bakışlarını Jane'in çıkık ve büyük olan kalçasından nasıl ayırırdık Tanrı bilir. Geometri hocası olan Alan Patterson sınıfa girmişti. Lanet adam o kadar karizmatikti ki geometri çalışmama sebep olan tek varlıktı. Ah tanrım kalç...
"Ahh ciddi misin Jennifer? Adam yarın okula kalçasız gelecek bu gidişle."
"O işler öyle olsaydı Jacob kıçsız geziyor olurdu Jane kapa çeneni!"
Gözlerini devirerek sustu. Gözlerimi ayırmak zorunda kalmıştım.
Ders başladığı gibi çarçabuk bitmişti bile. Tabiki geometri sınavımdan 10 beklemiyordum."Jen geliyor musun kantine?"
"Kesinlikle. Kahvaltı yapamadım"
Kantinde her zamanki ön sırada Olivia oturuyordu. Kendisi okulun tüm erkekleri ile yatmış bir sürtük.
"Hey Jennifer geometri sınavı girmiş gibi duruyorsun. Imm anlayamadım önden mi arkadan mı?"
Etrafındaki tüm kızlar ve Tanrım Jace bile gülmüştü. Olivia ile yatmıştı. Ve ben onları bir sınıfta basmıştım. Elbette üst üste. Ancak ben utançtan kızarmıştım.
"Bilmem belki Jace'in sana soktuğ..."
Jane kolumu çekiştirip ağzımı kapatmaya çalışıyordu. O kıza bir gün haddini bildirecektim ve hiç iyi olmayacaktı bu.
"Jen delirdin mi? Olivia laf sokulması gereken biri değil. O bir sürtük ve onun yüzünden disiplin alamazsın. Şimdi sakinleş, sınıfa git sana yiyecek birşeyler getiririm."
"Lütfen!"
O kadar sinirliydim ki önümü bile göremiyordum. O bir sürtüktü. Onu çok kötü benzetecektim. Bunu aklımın bir köşesine kazımıştım. Neyseki jane hemen gelmişti. O kadar açtım ki hemen yumulup yemeye başladım tostumu. Genelde sinirlenince yemek yerdim ve bu bana çok iyi gelirdi.
(...)
Dersler çabuk bitmişti. Eve servisle gitmek iyi bir fikir değildi. Nefes almaya biraz kafamı toplamaya ihtiyacım vardı.
Son zamanlarda olan tüm olaylar başımı ağrıtıyordu. Dayanılmaz derecede dolmuştum artık rahatlamak, tüm bu olanlardan bir şekilde kaçmak istiyordum.
Babam ile annem sürekli kavga ederler. Evde hiçbir zaman güvenli ve sessiz bir ortam bulamazdım. Kulaklığı elbette son ses açıp tüm olanları duymadan kurtulabilirdim. Ancak babamın şiddetinden ve öfkesinden korkuyordum. Ne yapacağından mı? Annemi yaralayacağından en kötüsü onu öldürmesinden korkuyordum. Belki kabuslarımın tüm nedeni buydu.
Kan ter içinde uyanmaya alışamamıştım. Alışacağıma emin değilim. Tüm herşey kocaman bir yeter haline geldi...
Düşüncelere dalmışken bir kol beni ara sokağa çekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyFısıldadım; "Nesin sen ?" Gözleri gözlerimi delip geçiyordu. "Bunu bilmek dahi istemezsin. Artık bu işin içindesin ve peşindeler." Söylediği son cümle beni korkutmuştu ancak beni koruyacak olmasına içten içe seviniyordum... Ben fantastik canavarlara...