Hector beni yemeğe çağırdığında yataktan kalkarak peşi sıra arkasından aşağıya indim. Herkes yemek masasında toplanmış, sohbet ediyor, kahkaha atıyorlardı.
Sonra L koltuktaki puset dikkatimi çekti. Yaklaştığımda içindeki küçük Clary'i gördüm.Yeşil gözleriyle abisine hiç benzemiyordu. Hector koyu saçlıydı ancak Clary daha açık saçlara sahipti ve teni bir vampirinki gibi soluk değildi. Yanağına dokunduğumda gülücükler saçarak kollarını bana uzattı.
"Seni sevdi sanırım."
Yanıma yaklaşan Hector'ın annesi Jessica gülümsüyordu.
"Çok güzel bir bebek."
Clary'i kucağına alıp bana uzattı.
Dikkatle onu tuttuğumda yeşil gözleriyle bana bakmaya başladı. Tıpkı bir bebek gibi kokuyordu, vampir sayılan hiçbir özelliğiyle karşılaşmamıştım."Sanırım onun vampire benzemediğini söyleyeceksin ki haklısın o vampir değil. Clary' i tapınakta terk edilmiş bir şekilde ağlarken bulduk. Yeni doğmuş ve daha yıkanmadan belliki sokağa bırakılmıştı. Hector onu bulduğunda ölmek üzereydi hem soğuktan hem de açlıktan."
Şaşkınlıkla bir Clary'e bir de Jessica'ya bakıyordum.
"Ne tür bir anne bu zalimliği yapabilir ki? Gerçek ailesini buldunuz mu peki?"
Jessica bebeği kucağımdan alıp onu koltuğa bıraktı. Omzumdan tutup yemek masasına beni yönlendirirken bir yandan da anlatmaya devam ediyordu.
"Annesini bulduk. Kadın fahişeydi ve belliki istem dışı hamile kalmıştı. Bu sebeple babasının kim olduğunu bilmiyoruz. Sağdan soldan biridir işte. Ailemiz onu bir bakım evine bırakabilirdi ancak bir hafta içerisinde ona bağlandık ve bizimle kalması için gerekli tüm işlemleri başlattık."
Bebek için üzülsem mi sevinsem mi bilemedim. Biyolojik annesi onu istemiyordu belliki. Ama burda güvenli ortamda olabildiği için şanslıydı belkide.
"Evet o artık benim kardeşim ve hep böyle kalacak"
Hector'a baktığımda gülen gözlerle bakıyordu. Clary'e sevgiyle bakması içimdeki duyguları depreştirmişti.
"Hadi ama Jennifer karşında 7 vampir var bize sormak istediğin sorular olmalı. Bu gece aklındaki tüm sorulara cevap bulacaksın. Bilmezlik içinde yüzmene gerek yok."
İlk aklıma gelen soruyu bu sözleri söyleyen Arthur'a yönlendirdim.
"Clary 7 vampir arasında nasıl yaşayacak? Onu dönüştürecek misiniz?"
Bu sözümle masadaki herkes kahkaha atmaya başlamıştı. Komik olan neydi? Ben onlara şaşkınca bakarken Kris bana döndü.
"Sıradanların kanına susamadık. Bizim için hayvan kanı yeterli. Elbette insan kanı kadar doyurucu değil. Eğer Clary'i dönüştürmeye kalkarsak durana kadar kanı boşalır tamamen. Çünkü zayıf bir bebek ve biz şuan onu dönüştürmeyi düşünmüyoruz."
Verilen cevapla tatmin olmuştum. Önümdeki çeşitli yemeklere baktım. Herkes önüne bu kadar yemek arasından sadece az pişmiş biftek almıştı.
Henry sofrada yoktu ilk fark ettiğim bu olmuştu.
Tabağıma az salata doldururken et çeşitlerine bakmadım bile zaten neredeyse hepsi çiğdi."Henry ve Roth genelde güvenliğimizle ilgilenirler. Bu yüzden aramızda bulunmazlar her zaman. Kris ve Layla ihbar üzerine olay yerine giderler ve sevgili Hector seni korumakla yükümlü. Ben ve Arthur her zaman klan kalesinde kalırız. Çünkü genelde kurtlar baştakini her zaman alpha sayarak devirmeye çalışırlar."
Duyduğumla birlikten aklıma gelen ilk Alec ve klanı oldu. Onlar annemi koruyordu hani?
"Bir dakika nasıl yani? Alec'in içinde bulunduğu klan annemi korumuyor mu?"
Sorduğum soruyla birlikte başım dönmüştü. Ellerimi başıma koyduğum an sırtımda bir el hissetmem bir oldu.
"Hey iyi misin anne suyu uzatır mısın lütfen"
Hector'ın endişeli sesi yakından geliyordu. Sırtımdaki el ona aitti. İçtiğim suyla rahatlamıştım.
"Iyiyim. Annem?"
Roth bana döndü;
"Meraklanma Alec'in içinde bulunduğu klan ile müttefik olduk. Bu yüzden annen güvende. Onlar ülkenin en iyi alphasına sahip. Endişelenme lütfen"
Rahatlama içimde bir sıcaklık olup yayıldı. Hector tekrar karşıma geçip oturdu.
"Üzgünüm tüm gün yemek yemedim sanırım"
Önümdeki tabaktan birşeyler yemeye çalıştım ancak annemi düşünmeyi bırakamıyordum.
"Birşeyler yemelisin. Yoksa ben yediririm"
Hector hırlamayla konuşma arası bir şeyler söylemişti. Keskin bakan gözleri ile emrine uyup tabağımdakileri yemeye başladım.
"Dönüşmek için ne gerekiyor?"
Yönelttiğim soruyla herkesin sırtı dikleşmişti. En çok da Layla ve Kris'in.
"Bunları sormak zorunda mısın cidden? Neden seni yemediğimizi falan sor mesela."
Layla'nın çıkışıyla Arthur'un bağırması bir oldu.
"Kes şunu Layla onu korkutuyorsun."
Gerçekten de korkmuştum. Her an benim kanıma da susayabilirlerdi.
Soruya Hector yanıt verdi;
"Onun kanından içip zehrimizi ona enjekte etmemiz yeterli oluyor. Ancak o kişinin yaşadığı acıyı tahmin bile edemiyorum."
Layla sandalyesini fırlatarak ayağa kalktı;
"Derdiniz ne sizin? Yaşanılan iğrenç olayları tam da burada, bu masada mı anlatacaksınız"
Vampir dişlerini ilk defa görüyordum. Bana baktığında bir sırtlana benziyordu. Korkuyla ayağa kalkıp geri çekildim.
Hector;
"Kes şunu Layla. Dişlerini geri çek. Hemen!"
Layla hışımla masadan kalkıp dışarı çıktı. Hızla kapanan kapının sesiyle irkilmiştim.
Bu evde her an biri beni ısırabilirdi ve kesinlikle güvende değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyFısıldadım; "Nesin sen ?" Gözleri gözlerimi delip geçiyordu. "Bunu bilmek dahi istemezsin. Artık bu işin içindesin ve peşindeler." Söylediği son cümle beni korkutmuştu ancak beni koruyacak olmasına içten içe seviniyordum... Ben fantastik canavarlara...