Sırtımdaki eli hissettiğimde korkuyla arkama döndüm. Jane şaşkın bakışlarla bana bakıyordu;
"İçerdeki sesler ne Jen neler oluyor?"
Ne cevap vereceğimi bilemeyip kekeledim;
"Jane bilmiyorum şey sanırım basketbol takımı arasında bir kavga çıkmış. Neyse ya gidelim şurdan."
Jane gülümseyip bana baktı;
"Derse girmemişsin bakıyorum. Basketboldakilerden birini mi kekledin Jen lütfen doğruyu söyle"
Jane bazen çok edepsiz bir kız olabiliyordu.
"Jane böyle birşey yok aklını yıka ve öyle yanıma yaklaş."
"Ah tamam kızma. Jacob gelmişti onla bahçede biraz takılınca zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Sanırım derse alınmayacağız eve gidelim."
Benimde eve gidip bavulumu toplamam gerekiyordu zaten.
"Eve gitmek en doğrusu servisi bekleyemem."
Jane ile vedalaştıktan sonra Alec ve Hector'ın yanına gitmeden direkt eve gitmeye karar verdim.
Anneme anlatacağım masalın en fiyakalısı olması için beynimi zorluyordum. İnandırıcı olmam gerekiyordu. Bunu sadece kendim için değil annemin güvenliği için yapıyordum en çok.Özellikle babamın ölümünü anneme nasıl söyleyebilirdim bunu bile duşünmemiştim.
Onu Hector'a bırakmalıydım.Babamın ölümü beni üzmemişti sanırım. Ağlamama sebep olan sadece histeriydi bunu biliyordum. Herşeyden bir anda kurtulma fikri farklı gelmişti belkide.
Yada onu bir nebze seviyor muydum.
Hiç sanmıyordum.Eve vardığımda annemin mutfakta olduğunu gördüm.
"Anne bak lafı uzatmayacağım. Bu haftaki sınavlar için Jane'de kalmak istiyorum. Lütfen izin ver"
Ellerimi birleştirip yüzümü en tatlı hale getirmiştim.
"Tatlım daha yeni bir kaza atlattın biliyorsun."
"Anne lütfen söz veriyorum tek parça halinde eve geleceğim."
Birkaç oflamadan sonra tek kaşını kaldırıp;
"Peki ancak hergün arayacaksın beni. Uyumadan önce yemek yemek yok ve o sınavlardan yüksek bekliyorum. Çok ama çok yüksek."
Anneme sarılıp bolca teşekkür etmeyi unutmadım. Ardından odaya çıkıp bir hafta yetecek kadar kıyafet aldım yanıma. Hepsi basit günlük kıyafetlerdi. Siyah pantolon, gri kazak tişört...
Hazır olduğumda Hector'a haber vermek üzre telefonumu aradım. Çantamdaydı ve kapalıydı. Şarjı bitmiş olmalıydı.
Açtığımda 43 cevapsız çağrı gördüm. Hepsi Hector'dandı.Tanrım umarım birbirlerini yememişlerdi Alec'le.
Aradığımda ilk çalışta açtı;
"Jen nerdesin sen neden telefonun kapalı?"
Solukları hızlı geliyordu.
"Şarjım bitmişti evdeyim hazırlanıyorum. Hey neler oluyor?"
Rahatlıkla bir soluk bıraktı.
"Sana ulaşamayınca korktuk. Evine gelmiştim tam da hazırlanman bitince caddenin sonuna gel bekliyor olacağım."
Tamam diyip kapattım telefonu. Annemle vedalaşıp caddeye doğru yürüdüm. Orda Alec ve Hector tartışıyorlardı.
Yanlarına varınca konuşmayı kestiler. Ikisi de aynı anda bana bakıyordu."Ee gidiyor muyuz?"
Hector beni yönlendirip gri bir Porschenin içine koydu. Çok lüks ve gösterişli bir arabaydı. Kafamı dışarı çıkarıp;
"Hey Alec okulda görüşürüz"
dedikten sonra kemerimi bağladım. Hector'ın bana bakan gözlerine döndüm.
"Nereye gidiyoruz?"
Arabayı çalıştırdı, sırıtıyordu.
"Klan binamızda kalacaksın."
"Nasıl yani tüm klan orda mı yaşıyor?"
Kalbim bir depar attı.
"Evet benimkilerle resmen tanışmış olacaksınız."
Üzgünüm bazı sebeplerden dolayı bu bölümü kısa tutmak zorunda kaldım. Diğer bölüm gecikebilir.
Özellikle teşekkür etmek istediğim kişiler var.İlk bölümlerde de göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkürler.❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖLGE
FantasyFısıldadım; "Nesin sen ?" Gözleri gözlerimi delip geçiyordu. "Bunu bilmek dahi istemezsin. Artık bu işin içindesin ve peşindeler." Söylediği son cümle beni korkutmuştu ancak beni koruyacak olmasına içten içe seviniyordum... Ben fantastik canavarlara...