*11

83 15 0
                                    

                 HECTOR'ın ağzından;

Dün gece Jennifer'ın evinin oralardayken içerden gelen seslerle eve yaklaştım. Gelen seslere göre annesi ve babası kavga ediyordu. Jennifer'ın sesini duymayınca meraklandım. Odasına kadar uzanan ağaca tırmanıp orda olup olmadığına göz attım. Kulaklığını takmış ders çalışıyor gibiydi. Belliki aşağıda olanlardan haberi yoktu.

Telefonuma gelen çağrıyla irkilip aģaçtan aşağı atladım. Arayan klan liderimiz olan babamdı.

"Baba?"

Önce birkaç hışırtı duydum, babamın tok sesi telefondan yankılandı.

"Hector yakınlarda bir düşmüş var. Layla ve Kris peşine düştüler, onlara katılmanı istiyorum. Şimdi!"

dedikten sonra telefonu kapatmıştı bile. Hayır dememe fırsat bırakmamasından nefret ediyordum. Burda Jennifer güvende mi değil mi bilmiyordum. Ancak babasının annesine söylediği iğrenç kelimelerden sonra içimden onu öldürme isteğinin yükseldiğini söyleyebilirdim.

Kris ve Layla kardeştiler. Onlar sonradan dönüştürülmüş olan vampirlerdi.
Kris'i arayıp yerlerini sordum. Hemen ardından oldukları yere bir kaç dakika içerisinde vardım.

Tam karşımda bir dönüşmüş duruyordu. Başını yana eğmiş hafifçe titriyordu. Acı mı çekiyordu, korkuyor muydu, kestiremedim.

Kris yanımdan hızla atlayıp arkasına geçti. Başını tutup geriye çektiğinde Layla bir tekme savurup başı ile gövdesini ayırmıştı  bile.
Ne yani babam bunun için  mi aramıştı?

Layla;

"Gelmene gerek yoktu hallediyoruz..."

Cümlesini tamamlamadan arkadan insana ait olmayacak bir çığlık koptu. Bize doğru yaklaşan düşmüş Layla'nın üzerine atladı. Koşup yaratığı Layla'nın üzerinden alıp duvara fırlattım ve Kris hançerini çoktan düşmüşün kalbine saplamıştı.
Layla'nın inlemesini duyup yanına yaklaştım.

"Ahh Tanrım o iğrenç pençeleriyle yeni aldığım kazağı parçaladı."

Kris'in kıkırdamasını duydum;

"Kardeşim şükret de seni parçalamadı."

Layla dönüp Kris'e küçümsercesine baktı;

"Beni korurdun kardeşim o pençeler üzerime gelmeden önce."

Onların atışmasına dinlemek istemediğimden araya girdim;

"Evet gençler ben gidiyorum. Buraları temizlersiniz artık."

İkisi de başını bana çevirmişti.

Aynı anda;

"Hiçbir yere gidemezsin!"

Teslim olmuşçasına ellerimi kaldırdım;

"Çabuk halledelim öyleyse halledecek işlerim var"

Cesetleri şehrin dışına taşıyan Kris yanımıza gelip yerdeki siyah kanı temizlememize yardım etti.
Layla'nın telefonu ısrarla çalmaya başladığında oflayarak açtı;

"Evet?"

Bir süre telefonda konuşan kişiyi dinledi ve hiçbir şey demeden kapattı. Dönüp bana baktığında gözleri keskinleşmişti;

"Hector, koruduğun kızın babasının cesedu bulunmuş."

Duyduğum cümleyle ilk aklıma gelen Jennifer'ın tehlikede olup olmadığıydı.

"Jennifer?"

Layla önüne baktı.

"O iyi."

(...)

İşte bu haberden sonra Jennifer'a haberi vermek için okuldaydım. Babasını sevmediğini biliyordum çünkü onun ve babasının konuşmalarına daha önce de şahit olmuştum.
Yine de yanımda sarsılarak ağladığında elimden gelen birşey olmadığı için kendime küfrettim.

Ona sarılmakla yetinmiştim. Bu saaten sonra tehlikede olduğunu biliyordum ve onu korumak benim görevimdi.

Jennifer'a olanlardan tüm klanın haberi vardı ve özellikle babam onu koruma görevini bana vermişti.
En başta onun küçük bir kız olduğunu sanıyordum ancak hiçte öyle olmadığını görünce işi sürdürmeye devam etmiştim.

Alec'in gelişinin ardından Jennifer'ı odadan çıkarttıktan sonra onunla kavga etmeye başlamıştım. Uzun süren yumruklardan sonra onun dönüşeceğini anladığım an geri çekilmiştim.

"Hey Alec dönüşmeye başlıyorsun. Kes şunu okulu yıkmayı mı planlıyorsun?"

Öfkeyle geri çekilip kendini sakinleştirmeye çalıştı.

"Ona söylememeliydin. Kendini de söyledin öyle değil mi? Peki ya klanını? Hatta onla yatmışsındır çoktan. Tüm yasaları hiçe mı saydın Hector?"

Söylediği kelimeler beni sinirlendirmişti ancak onunla tekrar dövüşüp, kurda dönüşme riskini göze alamazdım.

"Onunla yatmadım. Klanım hakkında hiçbir şey bilmiyor. Senin hakkında da sadece kurt olduğunu biliyor. Klan onu koruma altına aldı bundan haberin yok mu?

Sinsi bir şekilde sırıttı.

"Aptal vampir neden burda olduğumu sanıyorsun? Klanım onu korumamı istiyor. Yoksa lanet bir sıradan gibi gelip burda geometri dersi görmeye meraklı değilim."

Belliki birkaç klan onu korumaya almak istiyordu. Bunu yapmalarının sebebi ise peşinden gelen düşmüşleri öldürüp şehirdeki sayılarını en aza indirgemekti.

"Öyleyse aynı taraftayız sevgili pembe  patili uslu dur"

İkimiz de sırıtıp dışarı çıkınca Jennifer'ın orda olmadığını fark ettik.

GÖLGE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin