Öncelikle, upuzun bir zamandan sonra tekrar merhaba! Uzun süredir aklımda olan yeni bir Vhope kurgusunu sonunda kelimelere dökmenin tatlı huzuru içindeyim! Adı sizi yanıltmasın, önceki hikayem ile herhangi bir bağlantısı yok; sanırım Vhope kurgularımı 'My Dear' ismi altında toplamaya karar verdim. Umarım bu hikayeyi de My Dear Sunflower kadar seversiniz, yorumlarınızı ve desteğinizi bekliyorum!! İyi okumalar♡
》》》《《《
Hoseok’un bakış açısından
Hava gittikçe soğuyordu. Kış, esen rüzgârla saçlarımı kucaklarken titreyerek ellerimi kot pantolonumun cebine soktum. Başım sabahtan beri okuduğum bir ton müsveddeden dolayı epey ağrıyordu. Ne gereksiz, ne tatsız hikâyelerdi gerçekten. Kendine yazar diyen ama yazar olmanın kıyısından bile geçemeyen kişiler kâğıtları boşa harcamaktan başka bir şey yapmıyordu. Zaten bir kısmını daha okumadan çöpe atıyordum, isminden bile bir anlam çıkmayan kelimelerin toplandığı bir desteyi okuyarak bu genç yaşımda zamanımı mı harcayacaktım? Bu acı kelimeleri söyleme gücümü nereden aldığımı sorarsanız bunu bana Bright Shine dergisindeki üç yıllık dergi editörlüğü deneyimim vermişti.
Ben ki Jung Hoseok olarak daha yirmi sekiz yaşında olmama rağmen pek çok dergiden editörlük teklifi almış, pek çok projede liderlik yapmıştım. Dergiye kabul ettiğim tüm yazarlar bir anda parlamış, elimi değdiğim her şey yetenek ile dolup taşmıştı. Bu yüzdendir ki bence acı kelimeleri söylemeye de hakkım vardı. Düşünceler başımı ağrıtırken gözüm sokak lambasına takıldı. Bu soğuk havaya ve geç saate rağmen epey cılız bir ışık saçan lamba bana geçen haftalarda Paris’teyken yaptığım bir yürüyüşü hatırlatmıştı. Anıların tatlı esintisi içimi biraz olsun rahatlatacakken omzuma çarpan genç bir adamla irkildim.
“Demek yetersiz ha… Sensin yetersiz!”
Genç adam alkolün de etkisi ile ayakta zor dururken elini havaya kaldırmış birilerine ceza vermeye hazırlanır gibi elini oradan oraya sallıyordu. Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdıktan sonra görmemezliğe gelerek ve pervasız hareketleri için özür bile beklemeden yoluma devam etmeye karar vermişken beni kolumdan tuttu.
“İnanabiliyor musun? Yazılarım yetersizmiş, bana öyle söylediler!”
Genç adamla gözlerimiz birbirine birkaç saniye kitlendi ve sonra rahatsız olduğumu belli ederek kolumu hızlıca çektim. Bu saatte sıcak evime adımlarken sarhoşun biriyle uğraşacak hiç vaktim yoktu. Gerçi sarhoş dediğim bu gencin oldukça ilginç bir tarzı vardı. Kırmızı kareli pantolonun üzerine uzun siyah bir palto giymiş ve başına da beret model bir kırmızı şapka takmıştı. Saçlarının sarı boyası oldukça akmış ve siyah saç dipleri oldukça belirgin hale gelmişti. Karşımdaki bu ilginç adama bakışlarımı lütfeder gibi baktıktan sonra başımı çevirip yola döndüm ama nedense ayaklarım ilerlemiyordu. Merakıma yenik düşerek geri döndüm.
“Neden yetersiz olduğunu söylediler?”
Gözlerinde öfke vardı ama daha çok çocuksu bir ifadeyle dudaklarını büzdü.
“Yazılarım yetersizmiş. Hikâyelerim ve şiirlerim…”
“Demek hikâyelerin…”‘Ah…’ diyerek iç geçirdim. Hiç kuşku yok ki kendini çok başarılı bir yazar sanan başka bir budala daha. Her gün böylelerine denk geldiğim için çoktan onun adına bir analiz yapmıştım. Hafifçe gülümsediğimde bu onu bir hakaret olarak anlamış olacak ki omuzlarını dikleştirdi ve burnundan solumaya başladı.
“Bu kadar eğlenceli olan nedir? Sana hikâyelerimi beğenmediklerini söyledim!”
“Demek ki hikâyelerin yetersizmiş.”
“Bir sayfasını bile okumadıklarına öyle eminim ki! Ben tüm paramı bu işe harcadım, varım yoğum her şeyim hikâyelerim! Şimdi beni elinin tersiyle itebileceklerini mi düşünüyorlar!”
“Ne yapabilirsin ki reddedilmiş bir hikâye için?”
“Gidip onlara ne kaybettiklerini göstereceğim!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Poem ° Vhope
Fanfiction"Sen benim en güzel şiirimsin Hoseok. Daha önce hiç şiir yazmamış olsam da ve gelecekte eğer tekrar yazacaksam da, sen en güzelisin. Şiir dediğim ama şiir olmayan bu cümleler, onlarca kırgınlığa rağmen kendi sahillerini buldular. Deniz kokulu sen, s...