Taehyung'un bakış açısından
Jung Hoseok bana eliyle içeri geçmemi işaret etmiş olsa da birkaç adım ilerleyip koridorun girişinden kapıya gelen kişiyle olan konuşmalarını dinlemeye karar verdim. Kapıda gösterişli kıyafetlere sahip genç kız oldukça neşeli olmasına karşın Jung Hoseok ise bir o kadar sıkıntıya girmiş gibi gözüküyordu. Eliyle saçlarını geriye attıktan sonra genç kızı içeri davet etmeden hesap sorar gibi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
"Burada ne işin var acaba? Hem de böyle bir havada..."
"Seni görmek için bunca yola geldim ama senin tavrına bir bak!"
"Jurina, buraya gelmek için bir sebebin yok!"Jurina... İsmine bakılırsa genç kız Japon olmalıydı. Japon olmasını varsaymış olmama karşın iyi derecede Korece konuşuyordu. Genç kızın oldukça küçük ve sevimli bir yüzü vardı, uzun dalgalı siyah saçları yağan kara rağmen hiç ıslanmamış adeta peruk gibi küçük başını sarmıştı. Ayrıca altına giydiği deri çizmeler ve kürkten de oldukça zengin olduğu aşikârdı.
Jurina adlı kız dudaklarını büzerek Jung Hoseok'a bakarken, Jung Bey ise hiç oralı gözükmüyordu. Kız sitemli bir şekilde kollarını salladıktan sonra birkaç adım atarak Jung Hoseok'a yaklaşınca ister istemez ben de duvara biraz daha yaklaştım, dedikleri şeyleri çok net duyamıyordum.
"Hoseokkie! Seni özlediğim için burada olduğumu göremiyor musun?"
"Jurina her seferinde aynı şeyi yapıyorsun ama biz ayrılalı çok oldu... Lütfen bu saatten sonra daha fazla burada kalıp beni rahatsız etme."Bir genç kızla konuşmak için ne kaba sözler! Jung Hoseok'un kararlı sözleri genç kızı üzmekten çok sinirlendirmişe benziyordu.
"Beni evine davet etmediğin ve dinlemediğin için çok pişman olacaksın!"
"Lütfen artık gider misin? Rica ediyorum senden..."Genç kız parıltılı taşlarla süslü küçük çantasını bir hışım omzuna geçirdikten sonra hızlı adımlarla merdivenden inip gözden kayboldu. Büyük şaşkınlık içinde Jung Hoseok'a bakarken o ise onu dinlemiş olmamdan rahatsız bir tavırla birkaç saniye bana baktıktan sonra yavaş adımlarla az önce oturduğumuz odaya yöneldi. Peşi sıra giderken ister istemez çekinerek ona yaklaştım.
"Ayıp olmadı mı sizce de? Hem de böyle bir havada?"
"Merak etme kendisinin özel şoförü var, buradan çıktığı gibi sıcak evine dönecektir."Jung Hoseok sinirli bir şekilde kendini koltuğa atıp eline aldığı kumanda ile hızlı hızlı kanalları değiştirirken ben ise şaşkın bir şekilde oturduğum yerden az önce neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Jung Hoseok birkaç saniye beni süzdükten sonra ellerini karnında birleştirdi.
"Gelen kişi eski kız arkadaşımdı."
Tahmin etmiştim, bu saatte aniden kapıya dayanan genç bir kızdan daha farklı bir şey olmasını beklemek aptallık olurdu. Bu durum sebepsizce keyfimi kaçırırken Jung Hoseok ise benle göz göze gelmeyerek elindeki kumandayla oynamaya devam ediyordu.
"Jurina şımarık biridir. Onu mutlaka dergilerde görmüşsündür, babası oldukça zengin bir iş adamı ve annesi de eskiden Japonya'da çok ünlü bir modelmiş. Popüler bir kızdır ama maalesef anlaşması zor biri."
"Madem anlaşması zor biri siz neden sevgilisi oldunuz?"Hesap sorar gibi çıkan ses tonum, beni şaşırttığı kadar Jung Hoseok'u da şaşırtmışa benziyordu.
"Başlarda onunla popüler ve zengin olduğu için takılıyordum, hiç eğlenmediğimi söyleyemem ama zamanla hareketleri beni o kadar kendisinden soğuttu ki artık ona tahammül edemiyorum. Özellikle de şu aegyolu Korece konuşmasına..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Poem ° Vhope
أدب الهواة"Sen benim en güzel şiirimsin Hoseok. Daha önce hiç şiir yazmamış olsam da ve gelecekte eğer tekrar yazacaksam da, sen en güzelisin. Şiir dediğim ama şiir olmayan bu cümleler, onlarca kırgınlığa rağmen kendi sahillerini buldular. Deniz kokulu sen, s...