Hoseok'un bakış açısından
"Lee Yong'un hapishaneye gireceğine inanamıyorum! Gerçi hapishane cezasının çoğu para cezasına çevrildi!"
Taehyung üzerindeki salaş hırkanın kollarını oraya buraya sallarken küçük bir çocuk gibi kaldırımdaki çizgilere basmadan ilerlemeye çalışıyordu.
"Öyle ya da böyle, cezasını aldı işte!"
Dediğim şey üzerine Taehyung sakin bir ifadeyle bana döndü.
"Senin sayende!"
Lee Yong'a açılan davalar beklediğimizden daha hızlı sisteme girilmiş ve Filipinli çocukların şikâyetleri dışında da pek çok kendisi hakkında taciz ve rahatsız etme suçu bulunmuştu. Böylesine rezil bir insanın işinde bu denli yüksek noktalara gelmesi büyük sıkıntıydı. Eline geçen güçle birlikte sapkınlığı da artmış bunu kötüye kullanmıştı. Neyse ki artık onu düşünmemize veya görmemize bir gerek kalmamıştı.
Çevremizdeki sorunların yavaş yavaş çözülmesi aynı zamanda Taehyung ile aramızdaki belirsiz uzaklaşmaya da iyi gelmişti. Şimdi en başında olduğu gibi daha yakın ve daha sıcaktık birbirimize. İş çıkışlarında onu evine bırakıyor, o söylemese bile Namjoon hyungu arayıp arada havadan sudan konuşup Taehyung'un dedikodusunu yapıyorduk. Bazı şeylerin eski düzenine geri dönmesi beni oldukça mutlu etmişti.
"Hoseok, bugün deniz kenarına gitmek ister misin?"
Gözlerimi kırpıştırdım, uzun süredir denizi görmedğimi düşününce şaşkın bir şekilde Taehyung'a baktım.
"Deniz mi? Şimdi mi?"
"Neden olmasın?"
"Arabam dergi binasının önünde duruyor, geri dönelim o zaman."
"Otobüsle gidelim!"
"Otobüse gerek yok, araba-"
"Haydi ama! Araban dursun durduğu yerde! Arada bir halk arasına karışmaktan bir şey gelmez başına!"Taehyung cilveli bir şekilde güldükten sonra hafifçe koluma girip daha hızlı adımlarla hızlı trenlerin kalktığı istasyona doğru yönümüzü değiştirdi. Ani deniz ziyareti planı bir an için elimi ayağımı birbirine dolamıştı çünkü plansız işleri hiç sevmediğim gibi onlardan hiç haz da etmezdim. Yine de herhangi bir yorum yapmayıp Taehyung'a ayak uydurmaya karar verdim. Öncelikli olarak hızlı trenle yer değiştirip şehir merkezinden uzak bir yerde inip oradan da otobüse binmiştik. Otobüste bizim dışımızda az insan vardı ve neredeyse hepsi oldukça yaşlı kişilerdi. Cam kenarına hızlı bir şekilde geçen Taehyung yüzündeki kocaman gülümseme ile bana bakıyordu. Şaşkınlığımı gizleme gereği duymadan oturuşumu ona çevirdim.
"Gerçekten nereden çıktı bu deniz aşkı?"
"Geçenlerde bir arkadaşım deniz kenarında fotoğraf çekinmiş, manzara çok hoşuma gitti o yüzden gitmek istedim."Anladığımı gösterir şekilde başımı salladıktan sonra önüme döndüm. Taehyung ise gizli bir şey yapıyormuş gibi yavaşça bana sokulup koluma girdiğinde tekrar ona döndüm, gözgöze gelmiştik.
"Hem otobüsle yolculuk edeceğimiz iyi oldu, böylece birlikte daha çok zaman geçireceğiz..."
Gülümsedim, sevimliydi. Elimle saçlarını hafifçe okşadıktan sonra gülümsemem büyüyerek önüme döndüm. O ise otobüstekilere aldırmadan koluma sarılmış bir şekilde dışarıdaki manzarayı izlemeye daldı.
Yaklaşık bir saat sonunda otobüsün yarısı boşalmıştı. Taehyung ise ani bir hareketle ayağa kalkıp telefonundaki harita uygulamasına baktı.
"Sanırım burada ineceğiz, elimizi çabuk tutalım!"
Ani bir atakla kendimizi otobüsten attığımızda burnuma gelen tuzlu suyun kokusu, doğru yerde indiğimizin habercisiydi. Sahil kenarında gezen çocuklu ailelerin neşeli sohbetleri ve esen rüzgârın soğuğu insanı kendine getirmeye yeterdi ve artardı. Taehyung küçük bir oğlan edasıyla kollarını açarak hızlı hızlı ileri geri adımlar atıyordu, burada olmaktan epey mutlu gözüküyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Poem ° Vhope
Fanfiction"Sen benim en güzel şiirimsin Hoseok. Daha önce hiç şiir yazmamış olsam da ve gelecekte eğer tekrar yazacaksam da, sen en güzelisin. Şiir dediğim ama şiir olmayan bu cümleler, onlarca kırgınlığa rağmen kendi sahillerini buldular. Deniz kokulu sen, s...