23.Bölüm:"Yüzündeki Hayal Kırıklığı"

231 47 28
                                    

Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba! Sizleri çooook beklettim, bu yüzden çok üzgünüm! Umarım hikayeden soğumamışsınızdır bu arada... Sonunda yeni bölüm atabildiğim için heyecanlıyım, iyi okumalar herkese!

*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: ・゚*: 

Hoseok'un bakış açısından

" 'O artık Dünya'nın merkezine gitmek istiyordu. Merkez neresiydi? Herkesin merkezi kendi kalbi değil miydi? Kırmızı Beretli Kahraman iç çekti, Dünyanın merkezine gitmek isterken kendini bulacağından haberi yoktu.' ... Bunun devamı nerede Taehyung?"

Gözlerimi bilgisayar ekranından çektiğimde Taehyung çekingen bir tavırla alt dudağını ısırdı.

"Bana biraz daha süre verebilir misin? Söz, teslim tarihine kadar yetiştireceğim."
"Bu zaten sana verdiğim ek süreydi."

Taehyung koltuğun ucuna kayarak ellerini birleştirdi.

"Çok özür dilerim Hoseok, lütfen biraz daha zaman veremez misin?"

İster istemez göz devirmiştim. Bu modellik işinin Taehyung'un işlerine engel olacağını, onu geciktireceğini başından beri biliyordum. Ona karşı çıksam veya kızsam hemen bunu işi istemememe bağlayacağı için söyleyeceğim kelimeleri seçerken bocalamak durumunda kalıyordum. Ona karşı iyi bir sevgili olmaya çalışırken işinde kötü bir editöre dönüşüyordum. Sol elimle saçımı geriye attıktan sonra gözlerini büyüterek bana bakan Taehyung'a baktım.

"Bu son, bunu aklından çıkarma tamam mı? Başkası olsaydı çoktan-"
"Çoktan kovulurdu, biliyorum. Merak etme farkındayım, o yüzden utanarak rica ediyorum."

Taehyung gerçekten de utanıyor gibi gözüktüğü için üstüne çok gitmesem ama onu uyarmaktan da kendimi alıkoymamıştım.

"Bu durum tekrarlanırsa aynı müsaadeyi göstermeyeceğim Taehyung, kendini ona göre hazırla."

Taehyung bozulsa da haklı olmamdan ötürü bir şey demedi ve hafif bir selam vererek odamdan ayrıldı. Tam hikâyesi bu kadar okuyucu kazanmışken hem de kendini yarışmalara hazırlaması gereken bu dönemde nasıl olur da başka bir dergide modellik yapmaya başlayabilirdi? Bunu düşündükçe tırnaklarımı derime geçirip bağırmak istiyordum. Ayrıca Taehyung'a tanıdığım hakların hiçbirini daha önce kimseye tanımamış olduğum için dergide bana da farklı bir gözle bakılmaya başlanmıştı. Bu bakışın iyi veya kötü olduğunu söylemek zordu ama sonuç olarak hepsi "Jung Hoseok prensiplerini kişisine göre değiştiriyormuş." gibi bir cümleye bağlanıyordu. Kalbim gibi itibarım da zedenlenmişti.

Birkaç gün sonra öğle saatlerinde yazıların teslimi için kontrol bölümüne gittiğimde dosyanın içinde Taehyung'un yazısının hala eksik olduğunu fark ettim. Panik içinde Taehyung'u aradığımda telefonu açan olmamıştı. Birkaç kez daha aradıktan sonra sonunda telefonu açıldığında hiç beklemeden lafa girmiştim.

"Taehyung, yazıyı göndermedin mi?"
"Jung Bey, merhaba!"

Telefonu düşürecek gibi olduktan sonra havada yakaladım ve tekrar kulağıma tuttum, bu ses Lee Yong'a aitti! Hiçbir şey demeden yaşadığım şoku sindirmeye çalışsam da olmuyordu, büyük bir şoka girmiştim bu yüzden sesim çıkmıyordu.

"Jung Bey, ben Lee Yong orada mısınız? Taehyung ve ben şu an bir toplantı yapıyoruz aradığınızı ileteceğim, haberiniz olsun."

Telefon kapanmıştı. Ne Taehyung'un sesini duymuştum ne de hikâyeyi tamamlayıp tamamlamadığından bir haber alabilmiştim. Hiç sevmediğim bir adamın sesi, çok sevdiğim bir adamın telefonundan kulaklarıma acır gibi konuşup kapatmıştı.

My Dear Poem ° VhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin