Herkese merhaba, keyifler nasıl? Umarım herkesin keyfi yerindedir eğer değilse bile hikayeyle biraz olsun keyiflenir! Hikayeyi yazarken ara sıra yazış tarzım ve kurguyla ilgili endişelere kapılsam da elimden geleni en güzel şekilde ortaya koymaya çalışıyorum, umarım bu çabam sizlere ulaşıyordur! Hepinize iyi okumalar, diğer bölümde görüşmek üzere!
**✿❀**✿❀**✿❀**✿❀**✿❀**✿❀**✿❀**✿❀**
Yaklaşık birkaç hafta sonra
Hoseok'un bakış açısından
Acı kahvemi yudumlarken dışarıdaki hiddetlenen kara uzun bir bakış attım. Taehyung kendi evine döneli neredeyse bir hafta olmuştu. Çok sevdiği Namjoon hyungu sonunda anahtarı bir kargo şirketiyle yolladığında o da derin bir nefes almıştı. Aslında benim için bir sorun yoktu ama yine de o bu durumu kafasında fazla büyütmüşe benziyordu.
Taehyung... O kesinlikle ilginç biriydi. Bazen çocuk gibi saflaşıyor bazen de hiç beklemediğim bir anda dünyanın en olgun insanı gibi davranıp üstüne üstün bana öğüt vermeye çalışıyordu. Onu dinlerken bazen dikkatim dağılıyor ve odağım mimikleri veya yüz hatları oluyordu. Can sıkıcı bir şey anlatırken kaşları çatıyor ve dudakları birilerine savaş açmışçasına tüm kuvvetiyle şekilden şekle giriyordu ama eğer anlattığı şey sevdiği bir konu üzerineyse tüm yüzü ışıldıyor ve gözlerini küçük bir kız çocuğu gibi kırpıştırarak uzun kirpiklerinin birbirine çarpmasına neden oluyordu. Son zamanlarda ister istemez her boşluğumda aklım Taehyung ile doluyordu ve bunun tek sebebinin uykusunda mırıldandığı sözler olduğuna emindim.
"Güzel bir rüya..."
Bana bakarak bu cümleyi kurduğunda birkaç saniye hareket edememiştim. Yarı uykulu bir gülümseme ile gözlerini kapatırken bana, nedense kalbimin ortasında bir ağırlık hissettirmişti. Böyle hissetmemem gerekirdi, değil mi? Ben ki Jung Hoseok, hiçbir zayıflığa hayatımda yer vermemeliydim.
Tam bu sırada içeri Taehyung'un girmesi ile yüz ifademi ciddileştirdim, elindeki kâğıtları havaya sallayarak bana yaklaşıyordu.
"Bunları hemen okuyabilir misiniz?"
Şöyle bir kol saatime bakmıştım ki çıkış saatine çok yaklaştığını fark ettim.
"Mesai bitmek üzere, sen istersen evine dönebilirsin ben okuduğum zaman seni ararım."
"Hayır! Yüz ifadenizi de okurken görmek istiyorum."Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ve sonra gülümsedim. Eminim ki yazdığı şeye yine çok güveniyordu yoksa asla böyle bir şey demezdi.
Kâğıtları okumak için elime almıştım ki ıslık sesini andıran bir rüzgâr kulaklarıma çalındı daha sonra ise kapı tıklatılmıştı. Binanın görevlisi olan adam izin isteyip odama girerken Taehyung ile ikimiz şaşkın bir şekilde adama bakıyorduk.
"Efendim, işinizi böldüğüm için kusura bakmayın ama kar şiddetlendi, binayı ve park alanını boşaltıyoruz. Siz de şimdi çıkmazsanız bu gidişle burada uyumak zorunda kalacaksınız."
Birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım, ciddi mi söylüyordu? Taehyung ise koşarak cama yaklaşmış ve gözlerini kocaman açarak parmağıyla düşen karları gösteriyordu.
"Gerçekten olabildiğine kar yağıyor!"
Gelen görevliye teşekkür ettikten sonra bir süre elimdeki kâğıtlara baktım.
"Taehyung istersen benimle gel, notlarını evde okuyacağım."
Az önce "Hayatımda hiçbir zayıflığa yer vermemeliyim" diye ben değil miydim? Ama şimdi görüyorum ki iç sesim gururuma aldırmadan kendini mutlu edecek bahaneler sunuyordu zihnime. Taehyung sorum üzerine epey düşünmüş ve kararsız kalmışa benziyordu ama daha sonra gülümseyerek başını salladı. Hızlı bir şekilde eşyalarımızı toplayıp kar fırtınası içinde arabama doğru hızlı adımlar attık. Arabanın önüne geldiğimizde onun tamamen kar ile kaplandığını gördük. Arabanın arkasından çıkarttığım küçük temizleme araçları ile camları temizlemeye başladım. Ben homurdanırken Taehyung ise gülerek yanıma koşup elimdeki malzemeleri aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Poem ° Vhope
Fanfic"Sen benim en güzel şiirimsin Hoseok. Daha önce hiç şiir yazmamış olsam da ve gelecekte eğer tekrar yazacaksam da, sen en güzelisin. Şiir dediğim ama şiir olmayan bu cümleler, onlarca kırgınlığa rağmen kendi sahillerini buldular. Deniz kokulu sen, s...