1 hafta sonra
Hoseok'un bakış açısından
"Gerekli belgelerin tamamının burada olduğuna emin olabilirsiniz Jung Bey. Ayrıca 'Kırmızı Beretli Kahraman'ın yazarını da yemeğimizde göreceğimizi umuyorum."
"Kim Taehyung mu? Ah, tabii. Kendisine haber vereceğiz."Tam bu sırada Taehyung her zamanki ikaz ve imalarıma rağmen oldukça gayri resmi kıyafetlerle yanımıza geliyordu. Gülerek elindeki dosyayı bana doğru sallarken yanımda bekleyen iş adamlarını görmemişti. Birkaç adım sonra o da fark etmiş olacak ki dosyayı havadan indirdi ve utanarak selam verdi.
"Kusura bakmayın, yanlış bir zamanda geldim sanırım."
Bugünkü toplanın sonucunda Taehyung'un hikâyesi için önemli haberler vardı o yüzden onu da yemeğe davet etmeliydim. Hafifçe arkasına geçip gülümsedim.
"Aradığınız yazarımız işte burada."
Taehyung panikle bana bakarken adamlar da biraz şaşkın bir şekilde Taehyung'u inceliyordu. Tam bu sırada içlerinden pek sevmediğim, sürekli lakayt davranan Hyun Joon adlı görevli adam şaşkınlıkla kollarını açtı.
"Kim Taehyung bu sensin? Daegu'daki Taehyung?"
Taehyung başta çok şaşırdı daha sonra yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti.
"Hyun Joon senin burada ne işin var!"
Evet, gerçekten ben de bu sorunun cevabını uzun süredir merak ediyordum. Ben bu tatsız selamlaşmayı izlerken onlar da kahkahalarla birbirlerine vuruyorlardı. Anlaşılan bu sevmediğim Hyun Joon ve Taehyung liseden arkadaşlardı. Yemeğe gitmek için hazırlanırken bizim için hazırlatılan geniş bir arabaya yerleştik. Bu sırada Hyun Joon bana fırsat vermeden hemen Taehyung'un yanına oturmuştu. Ben de iş ortaklarımız ile onların karşısına denk gelen koltuklara geçtim.
"Burada karşılaştığımıza inanamıyorum Taehyung! Vay canına çok değişmişsin!"
Taehyung da gülerek kafa salladı. Hyun Joon o kadar gürültülü ve heyecanlı konuşuyordu ki iş arkadaşlarının onun adına utandığına neredeyse emindim.
"Bugün senin için iyi haberlerimiz de var! Yemeğe geçtiğimiz zaman detaylı anlatırım. Yine de çok şaşkınım, seni burada görmeyi hiç beklemiyordum!"
"Ben de! Demek bir basımevi için çalışıyorsun."
"Evet, işimi çok seviyorum! Hatta bir başka işim de yetenekli yazarları böyle dergilerden çalmak diyebilirim haha!"Son dediği şeyi bana bakarak ve gülerek söylediği için yüz ifadem bir taş kadar sertti. Birkaç saniye daha bu şekilde bana baktıktan sonra tekrar o rahatsız olduğum lakayt tavrıyla elini havaya sallamaya başladı.
"Jung Bey şakalardan pek hoşlanmıyor galiba!"
Herhangi bir cevap vermedim ve yüzümü camdan dışarıya çevirdim, bu adamla iş yaptığımız yetmiyormuş gibi bir de Taehyung'un arkadaşı çıkmıştı. Taehyung ise hafifçe ona doğru eğilerek konuşsa da dediklerini duyabiliyordum.
"Jung Hoseok'u kızdırmanı pek önermem."
"Bir duvar kadar sert ve soğuk!"Genel olarak hakkımda düşünülen şeylerden biri de buydu ki tavrım böyle yılışık adamlar için iki katı daha sertti. Birkaç saniye Taehyung'a baktım ve gözlerimiz birbirine değdiğinde onun da bu adama ne kadar sinir olduğumu anlamış olmasını bekledim.
Geleceğimiz restorana indiğimizde dergidekine oranla biraz daha samimi bir ortam oluşmuştu. Havadan sudan konuşarak bizim için ayırttırılan büyük masaya yerleştiğimizde Hyun Joon yine hiçbir fırsatı kaçırmamış ve Taehyung'un hemen sağındaki sandalyeye oturmuştu. Lisedeki arkadaşıyla karşılaştı diye bu kadar heyecan yapması ilginçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dear Poem ° Vhope
Fanfiction"Sen benim en güzel şiirimsin Hoseok. Daha önce hiç şiir yazmamış olsam da ve gelecekte eğer tekrar yazacaksam da, sen en güzelisin. Şiir dediğim ama şiir olmayan bu cümleler, onlarca kırgınlığa rağmen kendi sahillerini buldular. Deniz kokulu sen, s...