I have a offer
"Jimin-Ah?" Kapımın ardından gelen sesle başımı yastığımdan kısa bir süreliğine kaldırdım. Saatlerdir uyuyordum ama hala uykum vardı.
"Ne oldu?" Diyerek sesimi duyurmaya çalıştım.
"İyi misin? Girebilir miyim?"
"Sadece sen misin, Hyung?"
"Evet sadece ben."
"Gelebilirsin." Dedim ve yatağımda oturur pozisyona geçtim. Hoseok Hyung temkinli hareketlerle odama girip etraftaki dağınıklığı görmeden gelerek yatağıma yanaştı.
"Hey, günaydın Jiminnie." Gülümseyerek yanıma oturdu ve ellerini saçlarıma daldırdı.
"Günaydın, Hyung." Sıcak bir gülümsemeyle onu karşıladım. Elleri saçlarımı taradıkça daha da uykum geliyordu.
"Her şey yolunda mı?" Hyung'ın yanaklarındaki küçük gamzeler kendini gösterirken başımı aşağı yukarı salladım.
"Yolunda."
"Emin misin? Taehyung beni aradı ve sana ulaşamadığını söyledi. Sonra eve gelmeyi teklif etti ama tahtaya kimseyi istemediğini yazdığın için onu geri çevirdim. Neler oluyor?"
"Sorma, Hyung." Diyerek göz temasımızı bozdum. "Hazır olduğumda anlatmak istiyorum." Hoseok Hyung'ın saçlarımdaki elleri bir tereddütle duraksayıp saçlarımdaki varlığını sonlandırmıştı.
"Sen nasıl istersen. Seni sıkmayacağım. Eğer tüm sorunlar seni boğuyor gibi olursa, bana geleceğini biliyorum. Küçük kardeşim." Hoseok Hyung gülümsemesini gram düşürmeden bana bakmaya devam edince kollarımı ona uzattım.
"Ayıcık?" Kollarını anında bana uzatıp beni kucakladı.
"Ayıcık." Küçükken en sevdiğim ayıcığım yırtıldığı için annem onu atmak zorunda kalmıştı. Ve yenisini alacak gücümüzde pek yoktu. Her gece o ayıcığa sarılıp uyuduğum için Ayıcık gittiğinden beri uyuyamaz olmuştum. Hoseok Hyung bunu fark ettiğinde ayıcığın yerini o almıştı. Ve her gece benimle yatmıştı. Annem ölene kadar.
"Yemek yemeyi unutma, şimdi uykuna geri dönebilirsin." Saçlarıma bir öpücük kondurup benden uzaklaştı. Kapıyı açıp bedenini dışarı atacakken neden yaptığımı bilmediğim bir şekilde onu durdurmuştum.
"Hyung!" Sesim beklediğimden daha yüksek çıkmıştı. Hoseok Hyung şaşkınlıkla bana dönmüştü. "Kötü bir şey yaptım. Bunu şu an söyleyemem ama eğer o kötü şeyi benden duymaz, başkasından duyarsan; benden dinlemeyi unutma,Hyung."
"Beni korkutuyorsun." Diyerek derin bir nefes aldı. "Kötü dediğin şeyin küçük bir şey olduğuna eminim , Jimin. Kafana takma böyle şeyleri tamam mı? Dinlememe bak, kardeşim." Bana rahatlatıcı bir gülümseme sunup kapıyı kapatmış , beni yalnızlığımla baş başa bırakmıştı.
Hoseok Hyung, Taehyung, Min Yoongi, Kim Seokjin...
Düşünmeden duramadığım bir an bile yoktu. Telefonum hala kapalıydı. Saatlerdir uyuyordum, şimdi uyanmıştım, yapacak bir şeyim yoktu ve bu da beni düşünmeye itiyordu. Bu durumdan asla çıkamayacaktım. Taehyung'ı kaybedecektim, Hoseok Hyung'ı kaybedecektim, Min Yoongi veya Kim Seokjin beni okula rezil edecekti; görünmezliğimi kaybedecektim. Sevgilisi olan adama mektup yazmış zavallı olacaktım, onu da geçtim tam dört kişiye aşk mektubu yazmış bir erkek olacaktım.
Tamam belki artık erkeğin erkekle çıkması/aşk yaşaması kötü karşılanmıyordu. Ama bazı insanların benim yaptığıma sapıklık diyeceğinden korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To All The Boys I've Loved Before
Fanfiction[college au] yoonmin Dream, I will be there for your creation, Until the end of your life [09.01.2019-14.12.2021] ... filmden esinlenilmiştir.