29' dini(m)park jimin

3.9K 289 250
                                    

29'dini(m) park jimin

Yüzüme çarpan koca el ile uykumdan uyanmıştım. Gözlerimi şaşkınlıkla aralarken bulanık görüş açımda Yoongi'yi görmüştüm. Ağzı hafif aralanmış elinin biri belimdeyken diğer eli ise yüzlerimizin arasında duruyordu. Uykudayken bu kadar dikkatsiz olmasına alıştım sayılırdı aslında. Gülümseyerek arkama döndüm ve belimdeki elini elimle kavradım.

Dün akşam çok içtiğimizden gelir gelmez yeniden banyo yapmıştık. Yatağa alkol kokarak girersek sabah odada durmak istemeyeceğimize emindim çünkü. Şimdi ikimizinde yattığımızda ıslak olduğu için şekilsiz saçları vardı. Birde onları yapmak için zaman harcayacaktık.

Telefonuma uzanıp saate bakmıştım. Yedi buçuktu. Tam saatinde Yoongi'nin eli sayesinde uyanmıştım demek ki. Belimdeki eli sıktım. Sonra yeniden ona doğru döndüm. O kadar kıpırdanmıştım, yine de rahatsız olmamıştı.

"Yoongi." diye seslenmiştim. Tek bir kası bile kımıldamadı. "Yoongi-ya." diyerek mızmızlandım. Belimdeki elini ittirerek yatağa düşmesini sağladım. "Yoongi." yatakta doğrulup dizlerimin üzerinde durdum. "Ya!" diye bağırdım. Yoongi gözlerini kırpıştırınca ona sinirle bakmaya başladım. "Uyan artık."

"Jimin, sus." bana arkasını dönünce şaşkınlıkla öylece kalmıştım.

"Ya!" diye bağırdım yeniden. "Uyan artık dana. Toplanma saatine kadar anca hazırlanırız."

"Uyumak istiyorum." diye mırıldanmıştı.

"Fark ettim, bu bilgiyi söylediğin için teşekkür ederim." gözlerimi devirdim. Ellerimi omuzlarına koyup onu kendime çevirdim. Gözlerini açıp bana bakmaya başladı. "Hadi, sevgilim." diyerek dudaklarımı büzdüm. "Kahvaltıya yetişelim, kahvaltı yapmadan gezmek istemiyorum."

"Hep böyle yapıyorsun."

"Nasıl yapıyorum?" dedim şirince başını sağa eğdim.

"Böyle işte. Tatlı tatlı sevgilim diyorsun, aegyo yapıyorsun. Bıktım senden."

"Gerçekten de bıktın mı?" dedim dudaklarımı yalarken. Gözleri dudaklarıma inip yeniden gözlerime çıktı. Beni kolumdan tutarak kucağına çekmişti. Bacaklarını etrafıma sararak haraket etmeme engel olmuştu. "Ya!"

"Ne oldu?" diye sormuştu, normal bir şekilde.

"Nasıl ne oldu? Rahat bırak beni." başımı göğsüne iyice bastırmış ve yanaklarımın göğsünde ezilmesini sağlamıştı. Dudaklarım zor açılıp kapanıyordu. "Yoongi, yanaklarım ezildi." zorla konuşup üstüne üstlük yanağımın içini ısırmıştım. Yoongi başımı rahat bırakınca başımı kaldırdım. "Hayvan."

"Ne hayvanı? O nasıl bir hakaret?" Yoongi şokla bana bakmıştı. İki yanağını da sıkıştırıp burnuna bir öpücük bıraktım.

"Kedi, kedi. Hatta kedicik, küçük sevimli pofidik bir kedicik." diyerek onu sevmiştim. Yoongi yüzünü buruşturarak benden kurtulmaya çalışıyordu. "Ne oldu? Az önce beni hapsetmiştin kollarına? Şimdi çıkarmak mı istiyorsun? İnsanların özeti gibi bir olay yaşadık şu an, zamanı gelince sar sarmala, işine gelmeyince de kendinden uzaklaştır. Vay be, Min Yoongi. Böyle mi olacaktık?"

"Jimin." diye mırıldandı Yoongi sakince. Kaşlarımı kaldırdım. "Bugün neden bu kadar fazla konuşuyorsun?"

"Bende bilmiyorum. Ama bence mutluluktan. Çok mutluyum. Şimdi kalk ve hazırlanmaya başla. İtalya'yı gezelim." heyecanla konuşup yataktan kalkmıştım.

Bavulumun olduğu yere koşarak gitmiş ve içini açıp üstüme bugün giyeceğim kıyafetlerimi çıkarmıştım. Arkamı döndüğümde Yoongi hala yatakta uzanıyordu ve beni izliyordu. Elimdeki kıyafetleri komidinin üstüne koyup yatakta yatan miskin kedinin üstüne atlamıştım.

To All The Boys I've Loved BeforeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin