28'ben senin havlun olurum
Salı günü, erken kalkmıştım. Bugün İtalya'ya gideceğimiz için güzelce kahvaltımı yapmıştım. Akşamdan küçük bir bavul ve seyahat çantası hazırladığımdan sadece onları alıp çıkmak kalmıştı. Hoseok Hyung ve Babamı bekledim. Son anda Hoseok Hyung'ta gelmeye karar vermişti ve eğer o geliyorsa Taehyung'ta geliyor demekti. Benim için sorun yoktu, en yakın arkadaşımla konuşmuyor olabilirdim ama aklımı ondan uzak tutacak bir sevgilim vardı.
Gözünü sevgilisinden alamayan, sevgilisiyle zaman geçirip arkadaşlarını unutan bir tip değildim, olmamaya da çalışıyordum. Ama Taehyung ile hala oturup konuşmamıştık. Aramızdaki soğukluğu aşmadan arkadaşlığımıza geri dönebileceğimizi zannetmiyordum.
Babam bizi okula bırakmıştı. Taehyung, Jungkook ve Yoongi'ye buluşup bizi havaalanına götürecek tur otobüsünü bekliyorduk. Taehyung ile göz göze gelmemiştim. O Hoseok Hyung ve Jungkook'a yakın duruyordu.Ben ise kafamı Yoongi'nin omzuna yaslamış uyukluyordum. Yoongi dün izlediği filmden bahsediyordu ama söylediği hiçbir kelimeyi yakalayamıyordum. Uyku problemlerim vardı, geceleri uyuyamıyordum.
Tur otobüsü gelmişti. Geziye gelecek kişi sayısı zaten kırk kişiydi. Jungkook'un dediğine göre otuzunun ismini o yazdırmıştı. Sanırım bedavaya gidiyordu İtalya'ya. Hepimiz yerlerimizi almış, havaalanına gitmiştik.
Uçakta hepimizin adına alınmış biletlere göre yerlerimize oturmuştuk. Jungkook'a bizi ayarlaması için uyarıda bulunmuştuk ama tabii ki bizi istediğimiz gibi ayarlamamıştı. Yanımda Hoseok Hyung vardı, onun yanında Jungkook ve karşı koltuklarda da Taehyung ile Yoongi. Yoongi, Hoseok Hyung ile yer değiştirmek istese de hostes kalkış yapana kadar yerinde oturmasını söylemişti. Tam bir faciaydı aslında. Birbiriden hoşlanmayan iki Daegu'lu.
Yolculuk boyunca Hoseok Hyung'ın omzunda uyumuştum, yani aslında ben öyle zannetmiştim. Bir ara gözlerimi açtığımda yanımda Yoongi'nin kitap olduğunu görmüştüm. Ama beni hemen uykuya geri göndermişti. Ve yaklaşık on saat böyle geçmişti. Zaten normalde on saat uyuyabilen biri olduğum için kimseyi şaşırtmamıştı bu durum.
İtalya'ya indiğimizde Yoongi'yle kitap okuyorduk. Beraber havaalanına giriş yapmıştık. Kore'deki havaalanına benziyordu ama etrafta yazan yazılar tamamen farklıydı tabii ki. Valizlerimizi beklemiştik. Jungkook benim uyumamla ilgili baya dalga geçmişti. Bizi götürmekle görevli otobüse binip ayarlanan otele gitmiştik.
Büyük her yeri camla kaplanmış binanın önünde inmiştik. Oldukça pahalı görünüyordu, daha çok iş adamlarının, Ceo'ların, devlet adamlarının kaldığı otellere benziyordu. Öğrencilerin dediğine göre İtalya'nın en boktan oteli bile böyle görünüyordu. Günlüğü 50€ olduğunu öğrenince de içeride bizi ne beklediğini merak etmiştim. Yoongi'nin elini tutarak otele giriş yapmıştım. Otelin girişi, yeni temizlenmiş fayansların parlaklığıyla, ferah beyaz duvarları aydınlattığı bir yerdi. Büyük bir masada resepsiyon vardı, masanın ardından iki kişi bulunuyordu. Resepsiyonun iki yanında büyük kapılar vardı.
"Günlüğü 50€ olan bir yer için çok lüks değil mi?" Yoongi bana eğilerek sormuştu. Başımı salladım.
"Ülkenin tüm otelleri böyleyse..." dedim sadece. Topluluğun başında olan öğrenciler resepsiyonla konuşup girişte bekleyen bize yaklaşmışlardı.
"Tam olarak yirmi odamız var. Her odada iki kişi kalacak. Anahtarları benden alacaksınız, alırken isim yazdıracaksınız ve telefon numaralarınızı da alacağım. Odalarınıza gidip bugünlük dinlenebilirsiniz, yarın sabah saat 9'da herkes yine de burada olsun, gezimize başlayalım." kafamızı sallamıştık. Jungkook kalabalığın arasından bize doğru insanları yararak gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To All The Boys I've Loved Before
Fanfiction[college au] yoonmin Dream, I will be there for your creation, Until the end of your life [09.01.2019-14.12.2021] ... filmden esinlenilmiştir.