14'min yoongi'den nefret ediyorum
"Herkes kahvesini alsın." Hoseok Hyung elindeki tepsiyi ortadaki masaya bırakıp kendi bardağını almıştı.
Bacaklarımı bağdaş kurduğum için uzanıp almak zor gelmişti. Bu yüzden içmemeye karar vermiştim. Ama Yoongi benim tereddütümü görmüş ve benim içinde bir bardak alıp elime tutuşturmuştu. Ona teşekkür edip üstümdeki hırkanın kollarını elime çekip bardağı kavradım.
Sessizlik süre gelirken Yoongi'nin dizime dayadığı koluna baktım. Ondan kurtulmaya çalışırken tırnaklarımı geçirmiş olmalıydım, beyaz kolu çizimlerle doluydu. Kendimi kötü hissetmiştim şimdi. Kriz zamanında kendimde olmuyordum. Herkes bunu anlamıştı zaten. Bir elimi bardaktan çekip Yoongi'nin koluna koydum ve okşadım. Yoongi gözlerini bana çevirirken ben ona çevirmeden sadece koluna bakıyordum. Zaten göz göze gelsek eminim utanırdım; kendimi suçlu hissediyordum.
Babam, Jihyun'la beraber benimle biraz zaman geçirip kendi odasına çekilmişti. Biz gençleri yalnız bırakacağını söylemişti.
Şimdi salonumuzda Jungkook tekli koltukta, karşımdaki ikili koltukta Hoseok Hyung ve Taehyung, onların karşısında ise üçlü koltukta benle Yoongi oturuyorduk. Taehyung ve Hoseok Hyung oldukça yakın oturuyorlardı ama tensel bir temas yoktu, Yoongi ise dirseğini benim kendim çekip oturduğum dizlerime dayamış, o elini de yanağına yaslamıştı. Kahvesinin sıcak olmasına aldırmadan yudumlar alıyordu, bir ara dikkatini dağıtsam da tekrardan kahvesini içmeye devam etmişti.
Krizimden sonra herkes yine benimle ilgili hallerine geri dönmüştü. İstemiyordum, kendimi ilgili biri olarak göstermek istemiyordum, ama ağzımı açıp da bunu dile getirmedim. Ardından gelen soruları ve eleştirileri düşünemezdim.
Hoseok Hyung belki olanları biliyor olabilirdi ama bize hiç hissettirmemişti. Okulun sistemine girmemiş olabilirdi, girmiştir olabilirdi. Babam desen hala benim neden iki kere kriz geçirdiğimi bilmiyordu. Hepsini üzüyordum ama kendi üzgünlüğüm bu kadar fazlayken etrafımı göremiyordum.
"Hoseok Hyung," dedim sesim çatlamıştı. Salondaki herkes ben konuşunca bana dönmüştü, meraklı gözlere bana bakıyorlardı. "Biliyor musun?" dedim sadece. 'Siteye girdin mi, arkadaşların bir şey söyledi mi?' gibi dolandırıcı sorulara gerek yoktu.
"Şey," diye mırıldandı Hoseok Hyung, kafasını döndürüp Taehyung'a baktı. Ondan bir şey demesini bekliyor gibiydi. "Evet." dedi en sonunda Taehyung ona 'söylemesi için hareket yapınca'. "Bunu kimin yaptığını bulacağız, Jimin. Yemin ederim. Arkadaşıma söyledim bile."
"Bulup bulmamızı o kadar da takmıyorum." dedim. Kahvemi içmeye devam ettim.
"Nasıl takmıyorsun? Sende gördün Jimin, olayı tamamen farklı anlatmış. Ya her şeyi bilmiyor,uyduruyor ya da bilerek sapıtıyor. Sikeceğim belasını." dedi Yoongi yanımda. Sesinden sinirini anlayabiliyordum.
"Yani böyle bir olay var mı?" hoseok hyung şaşkınlıkla sordu. "Jimin mektup yazdın mı?"
Taehyung ile göz göze geldim. Demek ki ona bir mektup geldiğini abime söylememişti. "Evet. Ama olay öyle değil."
"Namjoon Hyung'a mektubu ortaokuldayken yazdım demiştin, Jimin. Onun mektubu da şu an onu yazan kişinin elinde ama onun mektubu açık bir şekilde atmadı." diye atıldı Taehyung. "Çünkü eğer yazdığın şeyleri insanlar görseydi, uydurduğu hikayeye uymayacaktı."
"Aferin, Sherlock" diye mırıldandı Yoongi yanımda. Taehyung ona kötü bir bakış atmakla yetindi. "Seokjin de öyle." diye de ekledi.
"Bana da olayı anlatsanız da.... bende varsayımlarda bulunsam." dedi Hoseok Hyung.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
To All The Boys I've Loved Before
Fanfiction[college au] yoonmin Dream, I will be there for your creation, Until the end of your life [09.01.2019-14.12.2021] ... filmden esinlenilmiştir.