22'ilkbahar ve sonbahar

3.5K 388 346
                                    

spoi; olur da başlarda sıkılırsanız, sonunda çok güzel şeyler oluyor ;) okumayan bilemez

22'ilkbahar ve sonbahar

Dostoyevski'nin en başarılı romanını bilir misiniz? Yeraltından Notlar'dır.

Dostoyevski, devlete karşı hep eleştiri yapmış bir adamdı, sistemi sevmez, romanlarında da bunu çokça yazardı. Rusya'nın o zamanki hükümeti Çarlık Rusya Devleti'ydi. Dostoyevski sosyalist bir adamdı. 19.yüzyıl da yayılmaya başlamış kapitalizm karşıtıydı. Çarlık Rusya Devleti ise Sovyetler Birliği kadar olmasa da, katı bir sisteme sahip olduğu için Dostoyesvki ve arkadaşlarını bir ayaklanma sonucu Sibirya'ya sürgün etmişti. Ve Dostoyevski, hapishane de, "yeraltına gömülü bir insan" gibi yaşadığını yazdı. Bunları nereden mi öğrendim, nereden mi okudum? Min Yoongi'nin kitaplığının önündeydim, elimde Yeraltından Notlar kitabı vardı.

Yoongi, Dostoyevski'yi anlamak istediği yazar olarak nitelendiriyordu. Birçok yönden benzediklerini de söylüyordu. Kitaplığının sadece bir rafı Dostoyevski'ye ayrılmıştı.

Geçen sefer, Yoongi'nin evine geldiğimde odasını bu kadar inceleyememiştim. Şimdi ise bu kaybı telafi etmek için odasında o yokken tur atıyordum. Yatak örtüsünde siyah ve beyazdan oluşan şekiller vardı, yatağının hemen ucunda bir komidin vardı ve siyah renkteydi, aslında tüm mobilyaları siyah renkteydi. Yoongi her zaman siyahın asil durduğunu söylerdi. Haklıydı da. Pencerenin önünde bir çalışma masası, çalışma masasının yanında ise duvara asılan tahtalardan ibaret bir kitaplık. Kitaplığı ve çalışma masasındaki kağıtlar odasına renk katıyordu. Ama yine de hoş ve düzenli bir odası vardı. Ben sadece birisi geleceği zaman odamı toplardım. Yoongi'nin odasına iki kez gelmiştim ve ikisinde de gayet düzenliydi.

Saat öğlenden sonra dörttü. Evde yapacak işim olmadığı için artık yoongi'nin evine gelebileceğimi düşünmüştüm. O da geldiğimde oturmuş dizi izliyordu zaten. Ben gelince diziyi kapatmış ve beni odasına getirmişti. Ve tam beş dakika önce burada bekle ben geliyorum demiş gitmişti.

Korkmuyor değildim ha.

"Geldim." sırtım kapıya dönük olduğu için Yoongi'nin geldiği fark etmemiştim, ta ki seslenene kadar. Elimde Yeraltından Notlarla Yoongi'ye döndüm. Ellerindeki poşetleri yatağa koymuştu. "Kitap mı bakıyordun? İstediğini alabilirsin."

"Kore Dili okuyan birine göre az Korece kitabın var." diye mırıldandım, kitabı yerine bırakırken.

"Mutfakta bir kolim var. Hepsini ona koydum. Burada duran kitaplar genellikle ya şu an okuduğum ya da okumaktan bıkmadıklarım." getirdiği poşetlere eğilip ikisini de yoklamıştı. "İstediğin bir tanesini al ve yeniden iddiaya girelim hadi."

"Hayır, teşekkür ederim."Diyerek güldüm ve yatağa yaklaştım. Ben yaklaşınca poşetlerin ağzını kapatmıştı. "Ne getirdin?"

"Sürpriz demiştim."

"Buraya kadar getiriğine göre artık gösterme zamanı gelmiştir bence."kaşlarımı kaldırdım.

"Haklısın aslında ama," son heceyi uzatarak bileğimden tuttu. "Banyoya gidelim."

"Yoongi, çok şüpheli davranıyorsun ona göre." diyerek gülmüştüm.

"Bunu sana yapabileceğime nasıl inandın, Jimin?" sahte bir şaşkınlıkla ağzını açmıştı. Onun bu  dramatik hallerine kahkaha attım. Modumu nasıl  yükseltmesi gerektiğini iyi biliyordu.

Banyoya gelince boydan boya olan bir aynanın tam önüne koydu beni. İçeriden koşa koşa bir tabure getirip arkama koydu ve beni oturtturdu. Ben hala meraklı gözlerle onu izlerken yine içeri gitmiş ve poşetleri getirmişti. Lavabonun üstüne fırlatmış ve bana dönmüştü.

To All The Boys I've Loved BeforeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin