9'like dream

3.6K 437 149
                                    

like dream

Rüyanızda gördüğünüz şeyler bilinçaltınızda bulunan şeylerdir derler. Bilinçaltım ne bok yemiş bilmiyordum ama gördüğüm rüya beni olduğum durumdan daha karamsar yapmıştı.

7 saniye içinde böyle uzun kurgulu bir rüya görebiliyorsam, marvel halt etmişti; yirmi dört ciltlik çizgi romanlara gerek yoktu.

Gözlerimi açtığımda koltuğun siyah yüzüyle karşılaşmıştım. Sol tarafıma dönmüş olmalıydım. Üstümde hissettiğim şey deri ceketim mi, diye bakarken siyah bir battaniyeyle karşılaşmıştım. Uyumadan önce kendime bir battaniye almadığıma emindim aslında. Yoongi uyanmış demekti bu.

Kendimi çok kasmadan üstüme bakmak için kaldırdığım kafamı geri yastığa bıraktım. Rüyamda iron man'in ne işi vardı? Peki ya harry potter'daki şeker dükkanın? En önemlisi de benimle hep birlikte olan Yoongi'nin? Taehyung ve Jungkook'ta oradaydı ama tek yaptıkları şeker dükkanında ben kapkek bakarken onların şeker yemeleriydi.

Çok fantastik şeyler dönmüştü aslında ama şu an hatırlayamıyordum. Bir de bu vardı. Rüyaları gördükten sonra uyandığımız ilk önce yüzde onunu unuturduk, sonra rüyayı tekrar etmezsek bu yüzde doksana kadar çıkardı. Madem unutacaktım neden bu lanet olası şeyi gördüm?

"Jimin?" Gözlerimi refleksle açarken ne ara kapattığımı bile anlamamıştım. Yana dönerek Yoongi'ye baktım. Onunda çok önce uyanmadığını gösteren dağınık siyah saçları, şişkin yüzü vardı.

"Hey, günaydın. Örtü için teşekkür ederim." örtüyü karnıma kadar sıyırıp oturur hale geldim.

"Önemli değil. Şey," yanımda dikilirken masaya oturup öne doğru eğildi, bir eli ensesini bulup oradaki saçlarını karıştırdı. "Asıl ben dün bana baktığın için teşekkürr ederim. Seni uğraştırmak istememiştim. Tam bir serseriyim."

"Doğru öylesin." Dedim direk. Yoongi gözlerime mahçupca baktı. "Ama önemli değil. İnsanlık hali diyeceğim."

"Beni Chanyeol'e falan bıraksaydın keşke, ilgilenmek zorunda değildin."

"Ah arkadaşlarının tamamı kafayı bulmuştu Min Yoongi, sen kendini onlara emanet eder miydin gerçekten?" Yoongi haklı olduğumu bildiğinden kafasını salladı.

"Haklısın. Teşekkür ederim. Kahvaltı?"

"Sen mi hazırlayacaksın?" Gerinirken sordum.

"Evet."

"Endişelenmeli miyim?"

"Hayır. Oldukça iyi aşçıyımdır."

"Alt tarafı masaya iki üç şey koyacaksın Yoongi." Derin bir nefes alıp bana cevap vermeden oturduğu masadan kalkmıştı. Bende alayla gülmüş arkasından ona bakmıştım.

Toplu duran salonu inceledim bir süre. İçeriden kapı açma kapama sesleri sonra da mutfaktan geldiğini düşündüğüm tencere sesi gelmişti. Artık kalkmam gerektiğini düşünerek üstüme serili olan pikeyi katlayıp koltuğun kenarına koydum. Yoongi'ye gidip banyonun nerede olduğunu sormak istedim ama kendi kendime bulacağını düşünerek yanına uğramadım.

Alt kattaki sola uzanan koridora girip üç kapıdan biri olduğunu düşünmüştüm. İlkini açtığımda kiler olduğunu anlamıştım. İkincisine girdiğimde ise banyoyu bulmuştum. İçeri girip tuvaletimi yapmış, elimi yüzümü yıkamıştım. Asılı duran havluyla kendimi kurulamış ve mutfağa gitmiştim.

Yoongi bana arkası dönük ocağın başında elindeki maşayla kokusundan anladığım kadarıyla pankek yapıyordu. Banyoya uğrayıp saçlarını taramış olmalıydı, dağınık değildi. Üstünde dün ki kıyafetleri yerine siyah tişört ve basketbol şortu vardı. Tam olarak erkek arkadaş tipiydi.

To All The Boys I've Loved BeforeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin