Bir adım daha yaklaştım ona. Aslında her zaman yaptığı gibi gerileyeceğini düşünmüştüm ama bu sefer yapmadı.
"N-ne demek is-istiyorsun?"
"İşte bunu demek istiyorum. Neden kekeliyorsun? Neden birisinin sana yaklaşmasına izin vermiyorsun?"
"Anlamıyorum ben.."
"Harika birisin. Yeteneklisin, başarılısın... Harika bir sesin var.. Ama sen uzaksın. Herşeyden heskesten uzaksın, herkese uzaksın. Neden sana yaklaşmak isteyenleri görmüyorsun? Neden seninle arkadaş olmak istediğimi yakınlaşmak istediğimi görmüyorsun?"
Ağlıyordu.. Yine sessizce ağlıyordu.
Neden ağlıyorsun? Yanlış bir şey mi söylüyorum?
Sözlerimin kırıcı olmamasına dikkat etmiştim ama yinede kırmıştım sanırım. Üzgünüm Jungkook...
"Neden ağlıyorsun? Neden şimdide bana her zamanki baktığın gibi nefretle veya öfkeyle bakmıyorsun?"
"S-sana nefretle bakmıyorum, senden nefret etmiyorum...sadece..."
Sustu, susuyor hep susuyor.
Susması beni daha da çileden çıkarırken artık kendime hakim olmakta zorlanıyordum. Ne oluyordu bana? Ben hiç kimseye bağırmazdım ki.
"Sadece ne Jungkook?! Sadece ne? Seninle arkadaş olmak istiyorum. Sense... Jungkook?"
Hoodiesinin kollarını sıvadığında çıplak kollarına gözlerimin takılmasıyla cümlemin devamını getirememiştim. Bunlar...
Jungkook ne yapıyordu kendine?
Bu kesikleri gören herkes bilerek yapıldığını anlardı. Tamam ama neden?
İki elimi de sağ koluna yaklaştırdım ve yavaşça kolunu ellerime aldım. Daha dün parkta benim sardığım koluydu. Ama tek fark sargıları yoktu ve kabuk bağlayarak kesikler daha da belirginleşmişti.
Kolunu elime almam ile hafifçe titredi. Daha sonra koluna bakarak gözyaşlarını döktü...
"Bunlar ne böyle Jungkook? Nasıl yani ne oldu buraya? Ne yaptın sen? Ne yapıyorsun?"
Cevap vermedi ve gözlerini sıkıca kapattı. Sanki bir şeyi içinde tutmak için direniyor gibiydi...
"Jungk-"
"Bırak!"
Kolunu hızla çekti ve Hoodiesinin şapkasını geçirerek stüdyo kapısına doğru yürüdü. Tam kapıyı açacakken durdu.
" En harika insanların daha fazla kusuru vardır. Ve kusurlar asla örtülmez Jimin. "
Ve gitti...
Bense orada kaldım.
Eninde sonunda ona ulaşacaktım...
°°°°°°°°°°°°
Eve geldiğim an hemen odama çıktım. Oldukça yorhun ve karışmış hissediyordum. O sırada telefonuma mesaj geldi...
Bilinmeyen numara:
Merhaba Jimin ben
Hoseok dans bölümünün
başkanıyım.Jimin:
Ah evet hatırladım.
Bir sorun mu var?Hoseok:
Ah hayır sadece
yarın dans dersi var
Biliyorsun değil mi?Jimin:
Evet tabiki.Hoseok:
O zaman geliyorsun.
Dans derslikleri 4.binada
8b2 sınıfı...Jimin:
Şey Hoseok Jeon
Jungkook da mı
benim olduğum sınıfta?Hoseok:
Evet.
Bebde yarın seninle
o konuda konuşacağım.
Yarın biraz erken
gelebilir misin?Jimin:
Tabiki erken geleceğimHoseok:
Görüşürüz Jimin-ahBiten konuşma ile telefonumu yatağımın üzerine fırlattım. Hoseok benimle ne konuşacaktı ki. Tanımıyorduk bile birbirimizi.
Yorgunluğuma ve kapanmak isteyen göz kapaklarıma jarşı direnmeyi bıraktım ve kendimide yatağa atıp gözlerimi kapattım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGORAFOBİ🍓 |Jikook <tamamlandı>
FanfictionJeon Jungkook ilk kez birinin yanında titremedi... Park Jimin ise ilk kez birine korkuyla yaklaştı... -TAMAMLANDI-