<11>

6.7K 550 178
                                    

    Gözlerimi oldukça yorgun bir şekilde araladım. Çıplak ayaklarımla soğuk zemine basarken açık perdeden dolayı odaya giren ışığa karşı gözlerimi kıstım.

    Ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledim. Hava bugün güneşliydi. Gökyüzüne bakarken gözüme karşı evin açık penceresi çarptı.

    Jeon Jungkook...

    Evleri güzeldi. Jungkook'un gördüğüm kadarıyla oldukça büyük bir odası vardı. Odasının bana bakan kısmında büyük ve boydan bir cam vardı. Bende bu sayede odayı görebiliyordum.

    Bu yaptığım kötü bir şey miydi? Bence değildi.

    Siyah duvarlarla ve siyah nevresim takımıyla kucaklaşan Jungkook'un karanlık bedeninin yataktan kalkıp odanın başka bir köşesine gidişini izledim. Daha sonra giyinişini ve bas gitarını ve çantasını alışını...

    Benim görüş açımdan çıkmasıyla bende hızla hazırlanmaya başladım.

    Normalde kahvaltıya önem veren biriydim ancak son 1-2 haftadır canım çekmiyordu. Doğru düzgün bir şey yemiyordum ve bununlada ilgilenmiyordum.

    Sınıftan içeri girdiğimde sınıf doluydu ama daha öğretmen gelmemişti.

    Arkaya gidip - Jungkook'un yanına-
oturdum. Yine defterine bir şeyler yazıyordu. Ve benim çabalarım tekrar gün yüzüne çıkıyordu.

  "Selam Kookie"

    Kafasını bile kaldırmamıştı. Her zamanki gibi...

    "Pişt. Kookie~~"

    Kulaklık taktığını daha yeni fark etmiştim. Kulaklık olmadan gezemiyor muydu bu çocuk?

    Bende sınırlarımı zorlayarak kulaklığının birini çıkarıp kendi kulağıma taktım. Bu hareketimle sonunda dikkatini çekebilmiştim.

    Bana 'ne yapıyorsun' der gibi bakıyordu ben ise sadece ona gülümsüyordum.

    Ona gülümsemeyi öğretmeye çalışıyordum.

    O da umursamazca kafasını çevirdi. Defterindeki işine devam etmiyordu. Defteri kapattı ve arkasına yaslanıp gözlerini kapattı. Bende onu taklit ettim ve gözlerimi kapattım. Bu Jungkook'un ben onu dinlerken aldığı ses kaydıydı. Muhtemelen kendince sesinde bir kusur arıyordu. Ama yoktu. Sesi pürüzsüzdü.

    Gözlerim hâlâ kapalı durarken kafamı hafifçe omzuna yasladım.

    Benim temasım ile gerilen bedenini gevşetmeye çalışarak tek elimi saçlarına çıkardım.

    Ellerim yavaşça yumuşak siyah tutamları okşarken o da kafasını bana yasladı. Yüzünü göremiyordum ama biraz olsun gevşemişti hissediyordum.

    Kokusu burnuma geliyordu ve sadece kokusu bile huzur kaynağıydı. Hafif vanilya kokusu alıyordum. Bu güzel parfüm bile Jungkook'un kendi kokusunu perdeliyememişti. Onun kokusu çok net seçiliyordu ve harikaydı.

    Çalan zil ile kafamızı aynı anda kaldırıp önümüze döndük. Sanırım tekrar yaşanmamış gibi yapacaktık. Alışmıştım artık. Bir şeyler olurdu, yakınlarşırdık ama sonra küçük bir etken bile bizi büyüden çekip çıkarırdı. Ve biz yine hiç bir şey olmamış gibi davranırdık, yine uzaklaşırdı benden.

    Ama az kalmıştı.

Jungkook'un ağzından:

    Beni kendine son gücüyle çekiyordu ve ben buna karşı koymakta zorlanıyordum. Neydi benim bu hissettiğim?

    Neydi beni böyle heyecanlandıran?
Neden hızlı atıyordu kalbim?

    Neden onun önünde maskem düşüyordu?

     O çok... değişik geliyordu bana. Herkesten farklı gibiydi. Beni düşüncelerimden çekip alıyordu.

    İyi hissettiriyordu...

   
Jimin'in ağzından:

    Dersleri zorlukla ve bıkkınlıkta atlatmıştım. Zil çalar çalmaz sınıf sanki bunu bekliyormuş gibi boşaldı ve sadece ben ve Jungkook kalmıştık boş sınıfta.

    Beni yine görmezden gelerek çantasını topladı ve kapıdan ağır ağır çıktı.

    Bıkkınca nefes verdim ve sıradan kalktım. Adım atacağım sırada sıranın altında siyah bir defter gördüm.

    Sanki gizli bir şey yapıyormuş gibi etrefıma bakınıp defteri sıranın altından aldım. İlk sayfasında 'Jeon J.'
yazıyordu.

    Defterin Jungkook'a ait olduğunu anlamıştım. Bu sürekli yanında taşıdığı defteriydi. Sayfalarına göz atmaya karar verdim. Belki bu yaptığım hataydı ama pekde umursamadım. Bir sürü anlamlı şarkı sözleri ve özenle ve profesyonelce çizilmiş resimler vardı.

    Son iki sayfada gördüklerimle ağzım şaşkınlıkla aralandı. Benim resimlerimdi. Birisi bahçede benim tamamladığım resimdi. Defteri kapatacağım sırada alttaki yazı dikkatimi çekti.

   
    "Gökyüzüne bak. Senin için daima orada olacağım. Beni karanlığına kapat. İzin ver seni aydınlatayım..."

    Bu benim yazdığımdı. Buraya kadar sorun yoktu ancak altına yazılan not beni nefessiz bırakmaya yetmişti...

    "Canını yakacağım. Ve sen bunu anlamıyorsun. İyi biri değilim, bilmiyorsun. Ama beni bırakmanıda istemiyorum. Beni bırakma..."

    Okuduklarımdan sonra kalbimin ağrısını görmezden gelerek defteri çantama koydum.

    Bir ihtimal gitmeyeceğinin umuduyla koşarak binadan çıktım.

    Hava kararmıştı. Saat de geç olmuştu..

    Karanlığa rağmen okulun dışında yavaşça yürüyen bedenin Jungkook'a ait olduğunu görebiliyordum... Arkasından yetişmeye çalıştım...





Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AGORAFOBİ🍓  |Jikook  &lt;tamamlandı&gt;Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin