Jungkook gittikten sonra annemin yanına gidip ne konuştuklarını sordum. Ancak annem bir türlü söylemiyordu.
Eninde sonunda kokusu çıkardı.
Odama gidip pencereyi açtım ve uzanıp Jungkook'un penceresine elimi hafifçe vurdum. 1-2 dakika sonra Jungkook camı açıp hızlıca yanağıma öpücük bıraktı.
"Yarın akşam saat 19.00 da seni evin önünde alacağım. Resmi bir yere gitmeyeceğiz ama ikimiz içinde özel bir gün olacağını düşünüyorum."
Söylediklerinin hemen ardından camda geriye çekilip pencereyi kapattı.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken camda bana öpücük atıp geri çekildi ve perdeyi kapattı.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Evde uyuşukça gezinirken canım sıkılmıştı ve yapacak bir şey bulamamıştım. Jungkook olsaydı onunla vakit geçirirdim ama o...
Bir dakika...
Jungkook...
Hızlıca kafamı saate çevirdim. Saat 6 ydı. Hazırlanmak için bir saatim vardı ve ben darmadağındım.
Koşar adımlarla odama çıkıp hızlıca duş aldım.
Altıma buz mavisi bir kot pantolon giyip üstüme biraz şık duracağına inandığım bir gömlek giydim. Saçlarımı özenle tarayıp şekillendirdim. Dudağıma hafif renk verecek bir dudak kremi sürüp aynaya baktım. Hoş olmuştum sanırım.
Odaya giren annemi farkedip anneme doğru döndüm.
"Nasıl olmuşum?"
"Mükemmel. Çok iyi görünüyorsun. Jungkookla mı buluşacaksın?"
"Evet."
"Peki. İyi eğlenceler size. Jungkook'a onu sevdiğimizi söyle."
Kıkırdayarak başımla annemi onayladım.
Ailemin Jungkook'a bu denli düşkün olması beni gerçekten çok fazla mutlu ediyordu.
Anneme yaklaşıp yanağını öptüm. Ardından siyah ayakkabılarımı giyip evin önüne çıktım.
1-2 dakikalık bekleyişin ardından önümde duran siyah araba ile gülümsedim. Kapıyı açıp arabanın koltuğuna oturdum.
Jungkook'a dönüp baktığımda şaşkınca bana bakıyordu. Gülümsedim.
"Çok hoş görünüyorsun."
Utangaç bir şekilde gülümseyip elini tuttum.
"Sende son derece yakışıklı görünüyorsun, her zamanki gibi."
Jungkook'un altında siyah dar bir kot vardı. Üstünde ise yine siyah bir gömlek vardı. Kaşındaki piercing saçını iki yana ayırmasıyla daha da ortaya çıkmıştı.
Kulaklarındaki piercinglerde kaşındakiyle uyumluydu ve gümüş rengiydi. Gömleğinin ilk 2 düğmesi açık olduğu için boynundaki tek tük ve sade olan dövmeler görünüyordu.
Kısacası başta aşağı mükemmeldi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Gidince görürsün."
O gülümsediğinde bende güldüm.
Sonunda arabanın durmasıyla geldiğimiz yerde gözlerimi gezdirdim. Burası çok geniş olmayan bir mekana benziyordu.
Jungkook'un arabadan inmesiyle bende inip Jungkook'a baktım. Elimi eline alıp parmaklarını parmaklarıma geçirerek sıkıca tuttu. Elimize bakarak güldüm.
Kapıdan içeri girdiğimizde mekanın oldukça sıcak ve sakin görünmesi beni şaşırtmamıştı. Çünkü Jungkook kalabalık ve boğucu ortamlardan hoşlanmazdı.
Cam kenarındaki masaya geldiğimizde Jungkook benim oturacağım sandalyeyi çekerek oturmamda yardımcı olmuştu. Zaten masada olan yemeklerde gözümü gezdirdim. Lezzetli görünüyordu.
Yemekten Sonra:
Yemeği bitirdiğimizde ben gülümseyerek arkama yaslandım.
Ancak Jungkook gergin görünüyordu. Ellerini birbirine sürtüp boğazını temizledi.
"Jimin, biliyorsun konuşmakta pek iyi biri değilim ve cümleleri toparlayamıyorum. Aslında gelmeden önce bu konuşmanın provasını yapmıştım. Ama şuan hepsini unuttum... -"
Onun gergince gülmesiyle bende ne söylemeye çalıştığını merak ediyordum.
"-... Öncelikle ne olursa olsun seni çok seviyorum ve benim senden başka kimsem yok. Sen her zaman yanımda oldun ve son 4 ay benim hayatımın en güzel zamanlarıydı. Senin kalbine ve iyi niyetine olan aşkım gün geçtikçe artıyor ve bu kalbimin güçsüz düşmesine neden oluyor. Herkese karşı mesafeli olan ben, seni hiç bir şeyi istemediğim kadar istiyorum. Seni kaybetme korkusuyla yaşamak istemiyorum. Her zaman yanımda ol Jimin. "
"Ben zaten her zaman yanındayım sevgilim."
Ellerini tuttum ama o ellerimi bırakıp ceketinin cebine elini soktu.
Elindeki kutuyu açıp önüme koydu. Şaşkınca kutudaki yüzüklere bakıyordum.
"Park Jimin, lütfen benimle evlen. Bu aciz adamın kalbi sensizliğe dayanamaz."
Benden habersiz gözlerimden akan yaşlarla gülümsedim.
Jungkook'un gerginlikten titreyen ellerini sıkıca tuttum. Hala ağlıyordum. Masadan kalkıp Jungkook'un yanına gittim. Onu da ayağa kaldırdım ve sıkıca boynuna sarıldım. İkimizde mutluyduk ve ikimizde ağlıyorduk.
Cevap vermeme gerek yoktu. Jungkook zaten çok iyi anlamıştı.
Kutudaki yüzükleri alıp Jungkook'un olduğu belli olan ve diğerine göre daha büyük olan yüzüğü Jungkook'un parmağına taktım.
Daha sonra ise Jungkook benim yüzüğümü takmıştı.
Yüzük olan ellerimizi birbirine kenetledik ve ellerimize bakarak gülümsedik.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Eve geldiğimde saat geç olmuştu. Ve eve anahtarla girmeye karar vermiştim.
Eve adımımı attığım anda annem yanıma geldi.
"Nasıldı?"
Şaşkınca anneme bakarken kekelememe engel olamadım.
"N-ne?"
Annem elimden tutup salona getirdi.
"Bakayım yüzüğüne. Ayyy çook güzeel."
Hala anlam vermeye çalışıyordum.
"Anne ne oluyor?"
"Haberimiz var. Nasıldı anlat hadi."
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Bir 6-7 bölüm daha uzatmaya karar verdim. Nedenini bilmiyorum ehe.İyi okumalaaar. 💜💙💚💛🧡❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AGORAFOBİ🍓 |Jikook <tamamlandı>
FanficJeon Jungkook ilk kez birinin yanında titremedi... Park Jimin ise ilk kez birine korkuyla yaklaştı... -TAMAMLANDI-