Uzun bir aradan sonra yeniden yazmaya başladım. Pek yakında daha çok bölümler gelecek. Şimdilik bölüm biriktirmeye çalışıyorum.
İyi okumalar sevgili okur küplerim..
25. Bölüm
Hayatım düzenli bir akış içinde giderken her şeyin bambaşka bir hal alması sadece üç ay içinde olmuştu. Sadece üç ay içinde tek aksiyonumun ameliyatlara girmek olduğu hayatımda kaçırılmıştım, silahların ortasında kalmıştım ve en önemlisi mevcut bir savaşın ortasında kalbimi ona koşarken bulmuştum.
Başımızdan aşağı mermiler yağarken kalbimin bir tek onun için bu denli hızlı attığını hissetmiştim.
İlk görüşte aşka inanmazdım ama onu daha ilk gördüğümde vurulmuştum kalbimin orta yerinden. Hayır, hayır beni vuran onun dış görünüşü değildi. Ki düşünüyorum da ona belki de ilk gördüğümde de değil, kalbimi hızla attıran o cümleleri kurduğunda çoktan kapılmıştım.
Şimdi güneşi batırmak üzereydik, Muğla'ya geleli iki gün olmuştu ve Bedirhan hala gelmemişti. Kumsalın ortasında ateş yakmıştık, Devran'ın gitarı ve abisinin sesine benzeyen güzel sesiyle yaptığı şovu dinliyorduk.
Vursalar ölemem diyordu şarkının sözleri. Aşkınla başım dönerken vursalar ölemem...
Kafamı Yaseminin omuzuna yaslamıştım, bir elim Çağla'nın ellerindeydi ve o da kendi başını benim omuzuma yaslamıştı. Geri kalan herkes Bedirhan'ın ailesindendi fakat şu iki gün içinde çok çabuk kaynaşmıştık. Kasım, Cevahir ,Kuzgun, İpek, Ferhat, Devran, Salih ve bizle birlikte toplam on kişiydik. Salih dışında hepsini daha önce görmüştüm ve içlerinde şu an için en iyi İpekle anlaşıyordum. Hatta iki gün içinde abisine dair bir ton dedikodu toplamıştım.
"Bir şişe daha uzatır mısın?" dedi Devran Kasım'a bakıp şarap şişelerinden birini daha isterken. Kasım ise ona sanki cin görmüş gibi bakıyordu.
"Bu dallama az önce kibar kibar mı konuştu bana mı öyle geldi?" dedi Kasım komik şivesiyle. Devran "Hey Allahım" diyerek şişeye uzandığı sırada Ferhat araya girmişti.
"Devran abiden kibar değil anca Kibariye olur." dediği sırada Yasemin'i bir gülme tutmuştu.
"Ay pardon." dedi Yasemin gülmesini durdurmaya çalışırken. "Bir lafımı olur söylesene Devran ya" Devran bu söze aldırmamıştı zira bakışları direkt olarak Yasemin'in gülüşü üzerindeydi. O kadar derin bakıyordu ki bu hareketi Yasemin'in gülüşünün yüzünde donmasına sebep olmuştu.
"Ooo Bedirhan Beylerde teşrif ettiler." Cevahir'in direkt arkama bakıp kurduğu cümle ile kalbim hızla çarpmaya başlamış ve aniden ayaklanmıştım. Oradaki bakışları düşünmeden arkama döndüğümde bana doğru gelen, bana sımsıcak gülümseyen adamla günler sonra ilk kez göz göze gelmiştim. Mantığım yerimde durmam gerektiğini söylese de onu bir saniye bile dinlemeden tüm kalbimle ona koştum.
Aramızdaki mesafeler adımlarımızla yok olurken bedenlerimiz birbirine çarptığında artık ona sımsıkı sarılıyordum.
"Bedirhan"
"Mahperi"
Bir iç çekişle, aynı anda birbirimizin ismini söylemiş sonrasında daha sıkı sarmıştık birbirimizi.
"Seni çok özledim." dedi içi gider gibi.
"Özleminden öleceğim sandım." dedim onu öldürmek ister gibi.
"Arkadaşlar aşkınız meşkiniz bitmez, hasretinizi de önümüzde yiyişerek gidermeyin lütfen." Kasım'ın sesi kulaklarıma dolduğunda ben geri çekilirken Bedirhan bir küfür mırıldanmıştı.
"Ooo Bedirhan bey tatil ayarladım dedin, bizi gönderdin, on sekiz kişi için üç oda ayarlamışsın üstelik ikisini kızlara vermişsin." Kuzgun geldiğimizden beri bundan şikayetçiydi tabii.
"Lan yer kalmamıştı ben ne yapayım?"
"Ne demek ne yapayım? Otel senin otelin değil mi? Birkaç müşteriyi ataydın, iki müşteriyle batmazdın." dedi Ferhat yürek yemiş gibi. Bedirhan ise onu umursamadan Kuzguna döndü.
"Siz niye böyle toplandınız cin mi çağırıyordunuz?"
"Aynen kanka cin diye de sen geldin." Kasım'ın sözüne herkes gülerken Bedirhan gözlerini devirdi.
"Aynen birazdan da seni çarpacağım." dedikten hemen sonra bana dönmüştü. "Hadi gel biz biraz dolaşalım güzelim."
"Bunun Türkçe meali demek oluyor ki 'Hadi gel bizim için ayırttığım kral dairesinde sev-" Ferhat'ın cümlesi Bedirhan'ın aniden ona dönmesiyle kesilirken Ferhat cümleyi bambaşka bir şekilde çevirmeyi başarmıştı. "Sevdamız hakkında hoş sohbetler eyleyelim demek istedi abim tabi, aslan abim."
Biz Bedirhanla el ele uzaklaştığımızda yürüdüğümüz yola ya da denize değil de bana bakıyordu.
"Sevgilisinin canı." dedi derinden bir sesle. Onu sevgilim diye kaydetmiş olmama atıfta bulunuyordu.
"Sevgilisinin birtanesi." diye devam etti benden bir cevap gelmezken. Bizimkilerden yeterince uzaklaştığımızda ve utançtan dudaklarımı kemirmeye devam ederken yüzüne baktım.
"Çok özledim seni." dedi ve dudakları dudaklarıma yaklaşırken göğsünden sertçe ittim.
"Yani bu anı mı kolluyorsun Bedirhan?"
"Sevgilim özledim seni ne anı ne kollaması?
"Senin niyetin benimle gönül eğlemekse söyle bilelim yani bende ona göre ayrılırım. Ben öyle senin gönül eğleyeceğin bir kız değilim." Sözlerim karşısında gözleri şokla açılırken gülmeye başladı.
"Pardon eğlemek deyince bir komik geldi." Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve ya havle der gibi gökyüzüne bakıp ellerini iki yana açtı. "Yarabbim gönül eğliyorsam bu kızla şuradan şuraya adım atmak nasip olmasın."
Şu anki hali hoşuma gitse de çatık kaşlı halimi korudum.
"Aha bekle şimdi çarpılacaksın." dedim ve bir adım geri çekildim. Geri çekilmememle bir adım bana doğru attı.
"Dur şimdi çarpılacaksın, bekle gör." diyerek bir adım daha geri çekilsem de o her geri çekilişimde bir adım geldi ve çok şükür ki çarpılmadı.
Ayaklarım suya değdiği anda irkilmemle Bedirhanın belimden tutup kendine çekmesi bir olmuştu.
Yüzüme doğru uçuşan saçlarımı elinin tersiyle kulağımın arkasına özenle yerleştirdi.
"Benim niyetim seninle eğlenmek değil evlenmek Mahperi'm. Sen benim iki cihanda da istediğimsin." bir yutkunuş boğazımı zorladığında avucunu yanağıma yerleştirmiş ve hafif hafif okşuyordu.
"Gerçekten mi?" dedim adeta bir çocuk gibi. Yüzünde bir gülümseme oluştu ve büyüyebildiği kadar büyüdü.
"Gerçekten." Onun yarım bıraktığı şeyi tamamlamak üzere dudaklarına yaklaştığım sırada patlayan bir silah sesi ve bizim kızların çığlıklarıyla kaskatı kesildim.
Bölüm Sonu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ/Texting
Ficção AdolescenteGenç ve güzel doktor Mahperi'nin hayatı telefonuna gelen bir mesajla değişir. Başına sardığı şey ise belanın ta kendisidir.