Yeni bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar sevgili okurlarım.
37. Bölüm
Şehrin ışıkları her yeri aydınlatırken Bedirhanla bir balkonda sıcak çikolatalarımızı içerken aslında tüm hayalimin bundan ibaret olduğunu anlıyordum. O yanımdaydı, parmağımızda verdiğimiz sözün nişanesi olan nişan yüzüklerimiz vardı. İkimizde aynı battaniyeye sarılmış, Ankara'nın soğuğunda, onun evinde beraberdik.
"Sana ilk yazdığım günleri hatırlıyor musun?" dediğinde sanki üzerinden yıllar geçmiş gibi hissetmiştim. Geçen aylarda o kadar çok şey yaşamıştık ki aylar geçmiş gibi gelmiyordu.
"Hem hiç unutmadım hem de mesajlarımız hala duruyor." Gülümseyip saçlarımın kokusunu içine çektiğinde biraz daha sığındım göğsüne.
"Ne oldu geçmişine dalan yaşlılar gibisin bugünlerde." dediğimde omuz silktiğini hissettim.
"Mucize gibi geliyor. Tanışmamızdaki tesadüfe bakıyorum da seni o hastanede görüşüm falan. Hiçbir tesadüf senin kadar güzel olamaz Mahperi."
"O tesadüfün bir adı var." dedikten hemen sonra içeceğimden bir yudum aldım.
"Neymiş o bakalım?"
"Kader sevgilim..." Elimdeki bardağı bırakıp ona daha sıkı sarıldım. "Bu çok güzel bir kader."
"Uyursam kızmazsın dii mii?" Sesim artık iyice kırılmıştı.
"Kızmam sevgilim, uyu Mahperim. Yarın bizi güzel bir yolculuk bekliyor."
******
"Evet arkadaşlar kemerlerinizi sıkıca bağlayın ve kaptanınıza kulak verin." dedi Kasım elindeki mikrofona bir sanatçı edasıyla konuşurken.
"Gerizekalı!" Kuzgun'un sesiyle birkaç kişi gülmeye başladı. "Arabayı süren kişi yani kaptan benim. Sen muavinsin."
"Abi araba değil yalnız tır." dedi Ferhat içinde bulunduğumuz otobüsü kastederek. Aslında hep birlikte Aslanbeylere ait bir otobüsle geziye çıkıyorduk. Bu gezide kamp yapacaktık, plaja gidecektik, çeşitli oyunlar oynayacak ve nişanlanmış oluşumuzu kutlayacaktık.
"Yok Ferhat uçak." dedi Şirin sevgilisine sinirle bakarken.
"Her neyse hşşş sessizlik." diyerek onları böldü Kasım. "Bugün en mutlu günüm." diye de saçmaladı.
"Evet Ankaradan yola çıkan otobüsümüz Trabzon, Rize, Ordu, Artvin duraklarından geçerek en son Urfaya varacaktır."
"Urfa Karadeniz de değil ki." dedim Kasım'ın açıklamasını bölerek.
"Yenge ama sessizlik." Elimle dudağıma fermuar çektiğimde yanımda ve cam kenarında oturan Bedirhan kendi eliyle o fermuarı açma hareketi yaptı ve Kasım'a döndü.
"Benim sevgili nişanlım istediği yerde, zamanda, şekilde, durumda, halde konuşur. Konuş aşkım. Urfa Karadenizde değilmiymiş güzelim, nerede olsun istersin oraya dikelim." Gülmeye başladığımda Bedirhan başımdan öperek kendine sardı beni.
"Aynen abi koca ülkeyi alalım Mahperi yenge nereye istiyorsa oraya kuralım."
"Ülke değil o Ferhat, şehir şehir." Şirin canından bezmiş gibiydi Ferhat'ı düzeltmekten. Ferhat ise ona yalakalıklar yaparak kendini affettiriyor ve cümlesini her seferinde düzeltiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHPERİ/Texting
Teen FictionGenç ve güzel doktor Mahperi'nin hayatı telefonuna gelen bir mesajla değişir. Başına sardığı şey ise belanın ta kendisidir.