Bir Mazoşistin Günlüğü | 21.Bölüm

35.9K 1.2K 428
                                    

Ani bir refleksle geri çekilip yüzüne bakmaya başladım, Doğu'da ne yapmaya çalıştığımı anlamaya uğraşır gibi yüzümü incelemeye başladı. Yanağımın içini ısırıp bakışlarımı önümde ki koltuğa çevirdim. Kalbimin atışları kulağımda yankılanıyordu.

"Az önce ne oldu?" Tanrıya şükür sesimde bir çatlama veya korku yoktu, daha çok şaşkın gibiydim. Sanırım.

"Seni öptüm."

"Gerçekten mi?" İnanamaz gözlerle ona bakınca güldüğünü farkettim, sinirlerim gerilmeye başlamıştı.

"Neden gülüyorsun?"

"Kafanı dağıtmana yardımcı oldum, uçak kalktı bile." Bakışlarımı camın arkasına çevirdiğimde havada olduğumuzu farkettim, ne ara kalkmıştı? Gözlerim tekrar gözlerini bulduğunda içime kara bulutların dolduğunu hissettim.

"Beni dikkatim dağılsın diye mi öptün?" Kaşlarımın Küçük Emrah gibi olduğuna yemin edebilirdim fakat engellemek için hiç bir çaba sarfedemiyordum. Kendimi ağlamasın diye eline oyuncak verilen çocuk gibi hissediyordum.

"Seni öptüm çünkü.."

"Yolcularımızın dikkatine, lütfen kemerlerinizi kontrol ediniz. Acil durumlarda kullanacağınız hava maskesi ve yelekler üstünüzde ki panelde bulunmaktadır." Hostes bir elinde mikrofon, diğer elinde maske ve yelek ile anlatıma başlayınca Doğu'nun konuşması yarıda kalmıştı.

"Yeter lan!" Doğu'nun genizden gelen baskın sesi tüm yolcu ve personellerin bakışlarını üzerine çekmesine neden olmuştu. Kafamı koltuğa vurmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Anlamadım?" Hostes zorlukla gülümseyip havaya kaldırdığı yeleği indirdi, uçak ölüm sessizliğine bürünmüş, Doğu'dan cevap bekliyordu.

"Dedim ki.." duraksayıp omuzlarını dikleştirdi, bu haliyle her an saldırmaya hazır bir aslana benziyordu. "Neden Arya'ya bir şeyler söylemeye çalıştığım her an bir bokluk çıkıyor?" Kontrolünü her an kaybedecek gibi yavaşça kafasını yana yatırıp hostese bakmaya devam etti.

"Üzgünüm, prosedür gereği bunu yapmak zorundayım." Kadın boynunda ki fuları düzeltip boğazını temizledi, halinden memnun olmadığı her halükarda belli oluyordu.

"Üzgünüm, prosedür gereği bunu yapmak zorundayım." Doğu kadının tiz sesini taklit edince boğazıma kadar çıkan kahkahayı öksürük ile karıştırıp toparlamaya çalıştım. Koskoca uçakta gülen tek aptal olduğum için dikkatleri kendi üzerime çekmiş olmalıyım.

Doğu'nun ayağa kalkıp kadının üzerine yürümeye başladığını farkedince işin ciddiyetini farkedip aynı anda ayağa kalktım.

"Doğu!"

"Yerine otur Arya." Melodik bir sesle mırıldanıp kadına doğru ilerlemeye devam etti. Kadının yüzü bembeyaz olmuş, insanlara yardım dilenir gibi bakıyordu.

"Kes şunu!" Ona doğru ilerlerken belimde hissettiğim el ile duraksadım, kafamı o tarafa çevirdiğimde 40'lı yaşlarında bir adamın bana tebessüm ettiğini farkettim. Saçları dökülmüş, tek tük beyazları sırıtıyordu. 

"Bulaşma evladım." Adamın yorgun sesine karşılık vermek yerine Doğu'ya doğru ilerleyecektim ki bir başkasının beni kendine bastırması ile duraksadım. Ancak bir saniye sonra o kişinin Doğu olduğunu farkedebilmiştim.

"Ona" Burnundan derin bir nefes alıp pantalonunda ki kemeri çıkarttı, anlamsız gözlerle ona bakmaya devam ediyordum. "Dokunmayacaksın!" Kemerin adamın yüzüne doğru çarpması ile bir adım geriye gittim. Sırtım bir başka koltuğa deyse de şuan hissettiğim şaşkınlık hepsini unutturuyordu. Doğu az önce adamın suratına doğru kemer ile vurmuştu ve ben hiç bir şey yapamıyordum.

Bir Mazoşistin Günlüğü |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin