"Dökül." Kelime dudaklarımdan dökülünce Tuana gerilmişti, söze nasıl gireceğini bilmiyor gibiydi.
"Özgün..benim ana sınıfı arkadaşım, ve lise." Boş gözlerle ona baktığımı görünce devam etti. "Benim anksiyete bozukluğuna sahip olmamın nedeni de o." Son cümlesi beynimdeki sinir hücrelerini tetikleyince ayağa kalktım. Ellerimle oynarken bir yandan anlatmasını dinlemeye devam ettim.
"O ve ben..bilirsin takılıyorduk ve birgün bana psikopat olduğunu söyledi, başta inanmadım ama önümde 6 kişiyi öldürdü Arya, gözünü bile kırpmadan öldürdü." Gözlerimi kapatıp ikisini hayal etmeye çalıştım, o kadar imkansızdı ki. Bir yanda sahip olduğum tek arkadaşım, bir yanda sadece 2 defa görüp sinir olduğum bir çocuk.
"Neden bunu bana anlatmadın? Yani, çalışma odasında birbirinizi tanımıyor gibiydiniz." Aslında çalışma odasında ikisinin de suratına bakmamıştım, bu fikri neye dayanarak ortaya atıyorum ondan bile emin değilim.
"Onun psikopat olduğunu bile bile sevmeye devam ettim, vazgeçmedim. Ama hep aksiyon yaşamak, diken üstünde durmak beni en sonunda buna çevirdi işte!" Sesi tizleşmiş, kedi ciyaklaması gibi çıkınca yüzümü buruşturmak zorunda kalmıştım. Eğer annemler burada olduğunu farkederse muhtemelen tüm gece ifade vermek zorunda kalırdık.
"Anladım, peki neden birbirinizi tanımıyormuş gibi yapıyorsunuz?" Olabildiğince sakin davranarak onun yumuşamasını diledim.
"Beni tekrar o iğrenç yaşantıya sokmasını istemiyorum. Arya, sende bulaşma. Benim gibi kafayı yersin." Ellerini dizlerine yerleştirip ileri geri hareketler yapmaya başlayınca gözlerimi devirdim. Bende aynı şeyi bugün yaşamıştım, tabii 6 kişi değildi. Fakat zevk almıştım, bunu inkar edemem.
"Ben zayıf birisi değilim Tuana."
"Ben zayıfım yani öyle mi?" Eğdiği kafasını hızla kaldırıp bağırınca refleks olarak iki adım geriledim. Onu hemen postalamassam bizimkiler odayı basardı.
"Bunu yarın konuşalım, ne dersin? Şimdi sen eve git, sakin kafayla düşün. Biliyorsun artık normal bir insan değiliz ve karakterlerimiz zayıf değil. Bunu kaldırabilirim, sende öyle."
Hıçkırıklarının arasında kafasını belli belirsiz sallayarak odadan çıktı. Evden de yollayınca derin bir nefes alıp yatağıma yattım. Her ne kadar güçlü olduğuma kendimi inandırmış olsam da Tuana'nın hali içime birşeylerin oturmasına neden olmuştu.
-
Tüm gece gözüme uyku giremişti, kıpkırmızı olmuş göz altlarımla yataktan çıktım. Annemin mutfaktan söylediklerine göre Levent bugün de bizi toplayacakmış, ne kadar harika bir haber.
İlk defa mezarlık bekçisi gibi giyinmekten vazgeçip dolabımın asla dokunmadığım kısmından deri siyah bir pantalon, beyaz bir gömlek, üzerime da omuzlarında zımba olan kot ceketimi giydim. İlk defa annemin benim için alışveriş yapmasına seviniyorum. Saçlarımı maşayla hafif dalgalandırıp parfüm sıktım. Tam kapıdan çıkacakken aklıma birşey daha gelince hızla banyoya girdim. Çekmecelere bakınırken aradığım şeyi görünce sırıtıp lavabonun üzerine koydum.
Bu asla açmayacağıma dair yeminler ettiğim makyaj kutusuydu, 16.doğum günümde annem almıştı ve bir kere bile açmamıştım. Slow modda açıp birkaç saniye aval aval baktım. Bugün içimde bir özgüven patlaması vardı ve bunu dışıma da vuracaktım.
-
Merdivenlerden aşağı mutfak masasına yöneldiğimde babam içtiği kahvenin bir kısmını üzerine döktü. Gülümseyerek ikisinin de yanağından öptüm, içimdeki huysuz Arya'nın çırpınışlarını duyuyor, aldırmıyordum. Annem de irileşmiş gözleriyle bana bakarken dış kapıya yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mazoşistin Günlüğü |
KorkuBir insan nasıl kendi acısından zevk alabilir? Soruyu düzeltiyorum; Genç bir kız gölgede sürdüğü hayatına kendisinden daha karanlık bir insanı nasıl sokabilir? - "Şu akan kanı görüyormusun? İşte bu benim tek eğlencem." "Biliyorum, benimkide sen ola...