Otobüsün motorları çalışmaya başladığında camdan dışarıyı izliyordum, kafamı koridorun olduğu tarafa çevirip göz ucuyla Fariza ve Yazgı'ya baktım. İkisinin de koltuğunda kulaklık olmasına rağmen inatla aynı kulaklıktan müzik dinlemeye çalışıyorlardı. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp bakışlarımı Doğu'ya çevirdim. Ona baktığımın farkında değil gibi tam karşısına, dalgın gözlerle bakıyordu.
"Neyin var?" Sesimle birlikte kafasını hızla bana çevirdi, onu izlediğimi yeni farkediyor gibi görünüyordu.
"Ben.." Onu ilk defa bocalarken gördüğüm için bedenimi ona çevirip diyeceği şeye kulak kabarttım. "Ceylan için üzülüyorum." Göz göze geldiğimizde doğru kelimeleri bulmak için zorlandığını farkettim. Duygularını belli etmek istemiyordu.
"Belki bir gün tüm bunlar bittiğinde," Duraksadım, bu olayların bitmesini düşünmek bile zihinsel olarak kendimi yalnız hissetmeme neden oluyordu. "Onu geri alırız."
"Belki." Çenesini sıkıp gözlerini önünde ki koltuğa çevirdi, konuşmanın bittiğini farkedip önüme döndüm. Şu sıralar tüm konuşmalarımız bir kaç dakikayı geçmeyecek kadar kısa oluyordu ve bundan nefret etmeye başlamıştım.
Kafamı camın olduğu tarafa çevirip gözlerimi kapattım, belki uyumak stresimi alırdı.
**
Kafamda hissettiğim acı ile gözlerimi açtım, ilk başta nerede olduğumu anlayamayıp paniklesem de bir kaç saniye içerisinde herşey yerli yerine oturmuştu. Kafamı otobüsün camına çarpıp uyanmıştım, gözlerimi kırpıştırıp dışarıya baktım.
İzmir'e Hoşgeldiniz.
Nüfus: 4061074
Rakım: 2
Tabela otobüsün hızı sayesinde kısa zaman içinde görüş açımdan çıkıp geride kalınca bakışlarımı hemen yanıma çevirdim. Doğu kollarını göğsünde birleştirmiş, kafasını koridora doğru çevirmiş bir şekilde uyuyordu. Yüzü her zamanki gibi gergin görünüyordu, bir insan uykusunda bile nasıl böyle görünebilirdi ki?
"Beni izlemekten vazgeç." Birden konuşmaya başlayınca refleks olarak irkilsem de ses çıkartmamaya çalıştım.
"Uyumuyormuydun?" Kaşlarımı çatıp ona bakmaya devam ettim, gözleri hala kapalıydı.
"Kafanı cama çarptığında tüm yolcuların uyandığına eminim." Gözlerini yavaşça açıp bana doğru gülümsedi, fakat gerçek bir gülümseme olup olmadığından emin değildim. Gözleri o kadar kanlanmış ve yorgun görünüyordu ki kafamı çarpmadan önce de uyanık olduğuna yemin edebilirdim.
"İzmir'e geldik."
"Biliyorum." Burnunun kemerini sıkıp derin bir nefes aldı, ona baktıkça tüm yaşam enerjim emiliyor gibi hissediyordum. Biraz moralinin düzelmesi gerekiyordu.
"Sayın yolcularımızın dikkatine, İzmir Otogarı'na girişimiz gerçekleşiyor." Muavin elindeki mikrofonla konuştuktan sonra yapmacık bir gülümsemeyi suratına yapıştırıp geri oturdu. Boş gözlerle ona baktıktan sonra otobüsün otogara girişini ve yerine park ettikten sonra motoru susturmasını izledim.
İzmir'deydik.
Tüm yolcular çoktan ayağa kalkmış, kapıların açılmasını bekliyordu. Açılır açılmaz dışarı çıkışlarını ve bagajdan bavulları almalarını bekledim. O sırada Doğu ve Yazgı'da aşağı inmişti. Fariza ile kısa bir bakışmanın ardından birlikte otobüsten indik. Sabahın erken saatlerinde olduğumuz için hava oldukça soğuk ve sisliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Mazoşistin Günlüğü |
KorkuBir insan nasıl kendi acısından zevk alabilir? Soruyu düzeltiyorum; Genç bir kız gölgede sürdüğü hayatına kendisinden daha karanlık bir insanı nasıl sokabilir? - "Şu akan kanı görüyormusun? İşte bu benim tek eğlencem." "Biliyorum, benimkide sen ola...