Ara ara duran göz yaşları yeniden nüksetmişti. Genç kız elinin tersiyle silerken bir şeyler anlatmaya çalışıyor, fakat bir türlü toparlayamıyordu cümlelerini.
Hümeyra ise kendi üzüntüsünü unutmuş, şefkatle kızın sırtını sıvazlayarak teselli etmeye çalışıyor, sakinleşmesini tenbihliyordu."Bir hafta oldu, ama sen hâlâ ağlıyorsun. Ameliyatı da iyi geçti. Hem duymadın mı doktorun ne dediğini? Yarası hafifmiş...Hatta bugün - yarın kendine de gelirmiş. Sil artık gözyaşlarını olur mu?"
Kadının telkinlerini duymazlıktan geldiAdniye, ardından anlatmaya başladı ağabeyini; hıçkırıklarının izin verdiğince.
"O çok sevgi dolu bir insandır pek belli edemese de... Bu da çekingenliğinden zaten. Merhametlidir de. Ağbeyim sizi de çok sevdi."
Başını eğdi Hümeyra. Bunu biliyordu; ölçüsünü bimese de.
Sustu, bir şey söylemedi. Onun yerine Adniye konuştu:"Tabi benim hiç haberim yoktu. Benim aksine ağbeyim hep içine kapanık olmuştur . Esasen sakin bir tabiatı vardır, öyle kolay kolay öfkelenmez; sanki sükunet üzerine bina edilmiş gibi. Ancak son zamamlarda durduk yere sinirlenir olmuştu. Anlam veremedim haline. Bir şekilde adınızı zikretsem, beti benizi atıyordu. Bir şeyler sezmiştim ama, ona söylemeye cesaretim yoktu; çekiniyordum.
Bazan gereğinden fazla sessiz oluyor, Bazı geceler gizlice döktüğü gözyaşlarına şahid oluyordum. Sıkıntısını sordum, ağzını aradım; lakin bir şey söylemedi. Her defasında geçiştirdi. Taki size evlenme teklifi ettiği güne kadar. O gün aslında Bosna'ya gitmek üzereydi... Bunu biliyor muydunuz?... Hayır sanmam! Bu kez fazlasıyla üstüne gittim; sonunda itiraf etti size olan duygularını."" Bilmiyordum" dedi Hümeyra, yırtık bir fısıltıyla.
Genç kıza döndü; merak ettiği bir şey vardı."Ya öfkesi?... Onun sebebi neydi peki?"
"Sebebi sizdiniz."
"Ben mi?" dedi hayretle genç kıza dönerek.
"Evet öyle. Yanlış anlamayın; kötü manada söylemedim. Hastanede olduğunuz günü hatırlıyor musunuz, Almir'in doğduğu günü? Sizi hastaneye götüren ağbeyimdi. O gün hamile olduğunuzu öğrendiğinde, sizi evli zannetmiş. Kendini ise evli kadına aşık iğrenç bir adam. Dedim ya gidecekti diye; duygularını itiraf edince, evli olmadığınızı ben söyledim ona. "
Kadının canını sıktığını düşündü neden sonra:
"Sahi sizinde canınızı sıktım değil mi?...Boşverin gitsin! "Konuyu dağıtmak arzusundaydı:
" abim iyi olacak zaten
öyle değil mi? "Hümeyra'nın aklı dağılmıştı;
" inşallah" dedi boş bakarak "İnşallah." Kalkıp hastane koridorunda yürümeye başladı; bir yandan da olanları düşünüyordu:'Demek benim yüzümden acı çekiyordu.'
İçinde fırtınalar koptu., ürperdi, titredi. Şimdi Orhan'a daha bir öfkeliydi. O'nun yaptıkları olmasaydı buralara gelmezdi ve Adn da onunla hiç karşılaşmayacağı için de bunları yaşamazdı. Neden sonra cahilane düşündüğünü anladı "Kader! " diye fısıldadı "kader!"Dalgın düşüncelerle sürüklenirken, koridora ulaşan tanıdık bir ses onu kendine getirmişti. " Adn!" dedi, yakıcı bir inilti halinde. Ardından 89 numaralı odaya doğru koşturdu.
Karşılaştığı doktorlardan biri seslendi kendisine telaşla:
"Acele edin lütfen! Eşiniz kriz geçiriyor size bir şey oldu zannıyla."
"YALAN SÖYLÜYORSUNUZ!" diye bağırıyordu Adn, kendisini zaptetmeye çalışan doktorlara.
Adniye'nin söylediklerinin bile tesir yoktu onun için, gözleriyle görmedikten sonra. Çıldırmışçasına bağırmalarına devam ediyordu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARE-İ FUAD (KALP YARASI) #wattys2018
DuchoweAdam," Beni affetmeyeceğini biliyorum , karşına çıkmam da bir yüzsüzlük zaten. Affetmezsen ki buna hakkın var, hiç bir kelam edecek de değilim.Buna rağmen , sen affetmeyecek olsanda ben senden af diliyorum. N'olur beni affet!" dedi, titrek bir sesl...