Yeni bir telaşe; kimileri için heyecan yüklü iken, kimileri için de eskinin anılarında bir yolculuk, hatırlanması akla , kalbe zarar bir anı...
"Evet! Murat bey!" Dedi ilk önce Salih bey. Çok farklı insanlardı bunlar. Üstelik belliki cafcafayı da pek seviyorlardı. Ruhunun daraldığını hissetti yaşlı adam. Nurdan hanım nasıl ikna olmuştu böyle bir aileden gelin almaya; aklı ermiyordu bir türlü. Yine de yapabileceği bir şey yoktu. Öyle ya ailenin böyle olması kızlarının da aynı olduğu anlamını ifade etmezdi ki. 'İnşallah hayrılı olur' temennisinde bulunduktan sonra içinden, uzatmaya lüzum görmeden asıl konuya girdi:
" Allah'ın emri Peygamberin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz"
Ev sahibi çıkardığı hırıltılı ses ve bir kaç kırım mırım'dan sonra o da misafirine ayak uydurup lafı uzatmadı.
"Verdim gitti!" Dedi tek seferde.
Uzatmanın lüzumu yoktu zaten. Böyle bir aileyi bulması öyle kolay bir şey değildi de üstelik.
Nişan da o anda yapıldı.Ceyda'nın mutluluğu ne kadar çoksa, Orha'nın da hüznü daha bir çoktu. Oysa Hümeyrayla nişanlandığında nede mutluydu öyle. Neden her şey onu hatırlatıyordu ki sanki? neden?..
Genç adam iş uzatılsın istemiyordu; bir ay sonraya nikah tarihi bile alındı. Dini nikahı da bir ay sonraya bıraktı. Neden bıraktın diye sorsalar cevabını o da bilmiyordu; hep bir yerlerden sevdiği kadın gelecek ve onu kurtaracaktı, hepsi bir rüyadan ibaret diyecekti sanki.O yüzdendi belki de...
Üstelik o bir ay boyunca Ceyda ile görüşecek de değildi, bunun lüzumu da yoktu zaten.O günden sonra genç adam kendini daha bir işine verir oldu, doğru dürüst kimseyle konuştuğu yoktu, hep daha bir sessiz, içine kapanıktı.Kendini işe vermezse aksi halde bu gidişatla kalbindeki olur olmaz hislerle göçüp gidecekti Orhan.
Aynı şekilde kendini bu aralar işlerine yoğun bir şekilde veren biri daha vardı. Aynı kadına karşı benzer hisleri taşıyan başka bir yürek. Onun kalp ateşi belki bir tık daha az. Ancak körüklendi körüklenecek durumda. Gözleri ünlü Mostar'ın Nereteva nehrini andırırken, saçları altın gibi sarıydı.Bir kapının hizasına eşdeğer boyuyla tam bir balkan toprağı olduğu aşikar belliydi.
Sıkıntıyla kalemini masaya bıraktı Adn Çurçeviç;
Onu hatırlamamak için daha çok davalara girer olmuştu bu aralar.Mahkemelerde müvekkillerini iknai bir hitabetle savunurken, şu günlerde kalbine karşı bir savunma yapamıyordu. Beyin fonksiyonları durmuş, kendini toparlamaya çalıştıkça kalbi hep ona tezat davranıyordu.
Ne olmuştu da bir kadını unutmak mümkün olmuyordu onun için?. Oysa görmüşlüğü bir elin parmaklarını bile geçmezdi. Kız kardeşinin ağzından onun adı geçtiğinde kalbinin dörtnala koşması da cabası... Neydi onu etkileyen şey? Hayatına kızkardeşini dahi güçlükle dahil eden adama ne olmuştu da yeni bir kadını hayallerine dahil etmişti bu sıralar?************
Bir ay sonra...
Salona bir sessizlik hakimdi. Kendisine yöneltilen soruyla Sıklaşan nefes alış verişleri, mikrofonun da etkisiyle salonda hafif bir tınının yayılmasına neden oluyordu. Birkaç aile efradından başka kimsenin olmaması sesin daha bir duyulmasına neden oluyordu.
O bir kaç kişi; Orhan'ın anne ,baba ve ablası ile Ceyda'nın anne , babasından ibaretti. İlk zamanlar Ceyda düğün yapılmasını istese de, binbir yollarla elde ettiğini kaybetme korkusundan olsa gerek sesini kesmişti sonralar. Üstelik bu aile dindarlar takımının mensubuydu; öyle danslı düğünleri kabul edecek değillerdi ya...Yine bir hülya tufanında sallanıyordu genç adam; Keşke Hümeyra bir yerlerden çıkıverse de , evlenme dese, yine masum olduğunu söylese , isbat etse; Onunla bir daha nikahının mümkün olmadığını biliyor olsa da yine de bu evlilikten vazgeçerdi. Varsın Ölene dek bekar yaşasın dı yine bu evlilikten vazgeçerdi..
Gözlerini salonda gezdirdi; belki bir umut, sadece bir umut..ancak nafile; ne gelen var ne, de onu vazgeçirecek birileri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARE-İ FUAD (KALP YARASI) #wattys2018
SpiritualAdam," Beni affetmeyeceğini biliyorum , karşına çıkmam da bir yüzsüzlük zaten. Affetmezsen ki buna hakkın var, hiç bir kelam edecek de değilim.Buna rağmen , sen affetmeyecek olsanda ben senden af diliyorum. N'olur beni affet!" dedi, titrek bir sesl...