2- Polis Barda

65 6 0
                                    

Multimedya: Timuçin ve Hozier Take Me To Church

Gündüz saatleri olduğu için barda hazırlık yapılıyor, temizleniyor ve akşam çıkacak sanatçı pravo yapıyordu. Hayır neden bu kadar erken. Arka taraftan bana ait eşyalarımı alarak bardan çıkmış ve kalan günümün aydınlık saatlerini hep uyuyarak geçirmiştim.

Gece olduğunda yatağımdan kalkarak duşa girdim ve üzerime gri atletle siyah dar paça pantolonumu giymiş ve kemerimi takıp kollarımı ve boynumu siyah tonları takılarla doldurmuştum. Üzerime deri ceketimi giyerek bara doğru ilerledim.

Herkes yavaş yavaş toplanmaya başlarlarken Selin de bardaydı.

"Neden buradasın?" Diye sormuştum. Çünkü o gündüz çalışıp gece uyuyanlardandı genelde.

"Bilmiyorum eve gitmek istemedim!"

"Özgür?" Diye sorduğumda eşyalarımı arka tarafa bırakarak hazırlanıyordum.

"O nerde bilmiyorum?" Başımla onaylamış ve elime aldığım toz beziyle şöyle bir tezgahın üzerini silerken Selin konuştu.

"Dün hakkında çok konuşamadık. Nick'in yanına gittin mi?"

Olumsuz anlamda kafamı sallamıştım.

"Neden? Sabaha karşı beni aradı!" Dudaklarımı büzerek rahatsızlığımı belli ettim.

"Selin..." Devam etmemi beklerken başıyla da onayladı.

"Kafamda bir takım düşünceler var ve henüz netleştiremediğim şeyler..." Devam etmemi bekliyordu ama ben susunca sordu.

"Söyle bana.." Açıkçası Selin'e güvenmiyordum. Aslında kimseye güvenmiyordum bu yüzden de çok konuyu açmak istemedim.

"Sorun değil." Diyerek arkasını döndüğünde kolundan yakalamıştım.

"Anla beni."

"Buradaki tek arkadaşım olabileceğini düşünmüştüm ama gerçekten aptalım çünkü kimse kimseye güvenmez burda..." Başımla onayladım.

"Seni anlıyorum.." Dediğinde ceketini de alarak buradan çıkmıştı ve o çıkana kadar gözlerimi üzerinden ayırmadım. Selin kapıdan çıktığında içeri polis olan Timuçin girmişti ve Selin'e bir süre baktıktan sonra içeriye doğru ilerledi. Koşarak arkaya geçerek konuştum.

"Beyler polis var bütün malları yok edin, toz için gelecekleri de içeri almayın!" Tekrar ön tarafa geçtiğimde polis bar taburesine oturmuş ve bana bakıyordu.

"Önlem mi aldın?"

"Sadece önlüğümü aldım!" Diyerek belime bağlamak üzere olduğum önlüğü gösterdim. Başıyla onaylarken yine konuştum.

"Sorguya mı geldin?"

"Hayır bir bira içmeye geldim."

"Buraya?" Şaşırarak sormuştum.

"Evet, tam da buraya." Dudaklarımı ısırarak arkamı döndüm ve bir şişe birayı açarak bardağa dökmüş ve içine de buz atarak ona uzatmıştım. Birkaç dakika sessizlik ardından yine konuştum.

"Gerçekten buraya neden geldin?" Eliyle yüzünü ovalarken ben etrafıma baktım. Bütün çalışanlar aşırı dikkatliydi ve bize doğru bakıyorlardı.

"Buraya içmeye geldim." Yan tarafa gelen müşteriyle ilgilenmeye geçmiş ve yine konuşmuştum.

"Kız meselesi mi?" Göz ucuyla bana baktı.

"Kız, iş, aile.." Dudaklarımı dilimle nemlendirerek hemen bitirmiş olduğu birasına bir şişe daha ekledim.

"Anlatmak istersen dinliyormuş gibi yaparım." Küçücük gülümsediğinde konuşmadan oturmaya devam etti.

KARMEN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin