17.BÖLÜM (FİNAL)

49 8 6
                                    

     Müziği unutmayın :")

    Gerçek gibi değildi bunların hiçbiri. Herşeyi hatırlamak bana acı veriyordu. Boşa geçen o yılların acısı öyle derindi ki... O yıllarda hayatım mahfolmuş bir psikolog olmak yerine Jimin'le beraber olabilirdim. Koskoca 7 yıl hayatımdan çalınmıştı. O yıllar boyunca Jimin beni unutmamıştı ama ben Jimin'i unutmuştum. Hafızamda Jimin'e dair minicik bir ayrıntı bile kalmamıştı. Bana anlatılan hayatın devamını getirmiştim sadece. Koca yalan bir hayat. Bana Jimin'den bahsetmemişlerdi. Belki bana ondan biraz bile bahsetselerdi herşey daha farklı olurdu. Ne ablam ne annem ne de arkadaşlarım... Hiç biri bana Jimin'den bahsetmemişti. Hayır, hayır. Asıl babam o lanet uçağa beni bindirmeseydi bunların hiçbiri yaşanmamış olurdu. Hayatımın 7 yılı boşa gitmiş olmazdı. Herşey kesinlikle daha güzel olurdu. Keşke daha fazla direnseydim ve havaalanından kaçsaydım. Babamın elinden kurtulup kaçsaydım işte. Şimdi de kendimi suçluyordum. Her zaman suçlayacaktım. Ben orada anlamsız boş bir hayat yaşarken Jimin acı çekmişti. Yıllarca mahfolmuştu. Kendine eziyet bile etmişti. Jimin bunları çekerken ben şüphesiz koltuğumda oturuyordum. Bunu düşünmek bana o kadar acı çektiriyordu ki. Kafamı taşlara sürtmek istiyordum. Keşke dostlarım yanımda olsaydı diye düşündüm. Beni ayağa kaldırırlardı, güç verirlerdi. Her zaman yaptıkları gibi. Onları aramak tamamen anlamsızdı. Bedenimi ona doğru döndürdüm ve onun kırmızı rengin örttüğü bedenine baktım. Boşta olan elimi yanağına koydum ve kendi kendime rüzgara fısıldadım. "Seni çok özledim sevgilim. Uyan hadi, indik uçaktan. Kalk hadi. 7 yılım boşa gitti ama ömrümün geri kalanı seninle geçecek. Benden yıllarca vazgeçmedin Jimin. Şimdi de vazgeçme. Sensiz bir saniyem bile olsun istemiyorum artık. Kalk lütfen. Güneş ve ay'ı tek başıma izleyemem. Kalk artık. Kalk, uyan ve bana sarıl aptal!" hıçkırıklarım sesimi örterken nefessizmişim gibi hissettim. Gittikçe daha da güçsüzleşiyordum. Bedenim kan boşaltmaya devam ediyordu ve bu beni daha da halsizleştiriyordu. Kafamı Jimin'in göğsüne yerleştirdim. Kalp atışları artık yağmur damlalarından daha küçüktü. Artık kar damlaları gibiydi. Sessiz ve yavaş. Korkudan titriyordum. Ya onu kaybedersem? Bu düşünceyi hızlıca kafamdan sildim ve tekrar yerdeki telefona uzandım. Bildiğim tüm acil numaraları tuşladım. Ambulans, polis, itfaiye. Dakikalar geçiyordu ve gelen kimse yoktu. Herşey boşluğa karışmaya başlıyordu artık. Buna Jimin'in kalp atışları da dahildi. Gittikçe daha da güçsüzleştim ve kendimi kumların üzerine bırakmak zorunda kaldım. Gücüm kalmamıştı işte. Bitmişti herşey. Umut gitmişti. Yok olmuştu. Son anlarımın, anlarımızın geldiğini anlamıştım. Ölümümün böyle olacağını asla tahmin etmemiştim. Yıllar boyu varlığından dahi haberimin olmadığı sevgilimin yara bere içindeki bedeni ve benim kaskatı kesilmiş kanlarla kaplı bedenim vardı sadece. Bir de hafif rüzgar. Bir insan son anında ne yaparsa ben de onu yaptım. Güzel anlarımı hatırladım. Hatırlayamadığım onca şeyi keyifle hatırladım şimdi, tebessümle.

"Bu balo herkes için iyi oldu. Baksana herkes çok eğleniyor." dedim etrafıma gülümseyerek bakarken. Bir el beni çenemden tutup kendi yüzüyle aynı hizada tutana kadar etrafa gülücükler saçmaya devam ettim. Jimin gözlerimin tam içine dikmişti gözlerini.
"Ne yapıyorsun, Jimin?" dedim belirsizlikle. Ben daha birşey diyemeden dudakları dudaklarımın üzerine kapanmıştı. Bir an şoka uğrasam da karşılık verdim. Onu seviyordum ve bunu inkar etmenin hiçbir anlamı yoktu.

   İlk öpüşmemiz oldukça normaldi ama benim için herşeyden özeldi şimdi. Lisede geçirdiğimiz onca anlar gözümün önünden film şeridi gibi geçiyordu. Didişmelerimiz, gülüşmelerimiz, öpüşmelerimiz... Hepsi o kadar güzel ve özeldi ki. Kurumuş dudaklarımı zorla yukarı kıvırdım ve gülümsedim. "Bir gün yine böyle kumsaldaydık, hatırlıyorsundur. Bana sevginin yeterince güçlü olmadığını ve sevgiden daha üstün duyguların olduğunu söylemiştin. O an beni asla sevmeyeceğini geçirmiştim aklımdan. Bir gün beni böyle seveceğin hiç aklıma gelmemişti. Keşke aynı fikirde kalsaydın Jimin. O zaman beni sevmezdin ve hayatını berbat bir şekilde geçirmezdin. Sen bu ölümü haketmiyorsun. Keşke sana daha güzel bir hayat yaşatabilseydim. Keşke sana daha güzel bir şekilde eşlik edebilseydim. Keşke acılarını dindirebilseydim. Keşke beni hiç tanımamış olsaydın. Lanet olsun!" bağırışlarım uçuşan tozlara karışıyordu sadece. Sonra yine hıçkırıklar. "Biz daha güzelini hak ediyorduk Jimin." diye fısıldayabildim sadece. Nefesim git gide kesildiğinde ölümün çok yakınımda olduğunu hissetmiştim. Kafamı son bir kez çevirdim onun güzel yüzüne. Fısıldadım gülümseyerek. "Seni seviyorum ay ışığı. Artık sen de beni unutabilirsin."

SUN AND MOON  |  ksg - pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin