Bölüm şarkısı;
Zayde Wolf ft. Ruelle - Walk Through The Fire"Daima bitecek mi diye merak ediyorum. Kemiklerime kadar hissedebiliyorum... Bizden geriye kalanların külleri arasında dikiliyorum. Seni ruhumda görebiliyorum. Şansımızı fazla mı zorladık? (...) Çok mu fazla kibrit yaktık, kendimizi bu küllere dönüştürdük? (...) Ateşin içinden yürüyoruz, bir çıkış yolu var mı? (...) Savaşmak, bildiğimiz tek şey."
×××
Sarayın habercisi olan oğlan, kralın mektuplarını elindeki tepside taşırken etrafına bakınıyor ve ağır adımlarla toplantı salonuna doğru ilerliyordu. Mektupların birinin içindeki şeyden habersizdi, tıpkı birkaç gece önce kralın yatak odasında olan şeyden habersiz olduğu gibi. Kimse yaklaşmakta olan fırtınayı bilmiyordu. Şüphelenmiyorlardı bile. Fakat büyük bir fırtına yoldaydı ve sarayın kapılarına dayanmak üzereydi.
Oğlan kapıyı tıklatarak salona girdi ve başını öne eğerek kralını selamladı. İçeride sohbet eden kral ile Sör Brunella, anında sustular ve gelen sıska oğlana baktılar.
"Mektubunuz var, majesteleri." dedi sıska oğlan.
Ve Edward'ın gözleri anından açılarak yanında duran Eric Brunella'ya kaydı. Yaşlı adamın da gözleri aynı şekilde açılmıştı.
"Masaya bırak. Çekilebilirsin."
Oğlan yeniden selam verdi ve tepsiyi masaya koyduğu gibi çıktı odadan. Şimdi büyük salonun içinde derin bir sessizlik hâkimdi.
"Papa'nın yanıtı olabilir majesteleri."
"Bu kadar çabuk yanıt göndereceğini sanmıyorum."
"Mektubu açmadan bunu bilemezsiniz."
Edward'ın tedirgin bakışları yanında oturan danışmanı ve masada duran mektup arasında gidip geldi. Derin bir nefes aldı ve ileri atılarak mektubu yavaşça açmaya başladı. Günler önce yazdığı mektubunda, bu durumun ve mektupların gizliliği konusunda Papa'dan duyarlı davranmasını rica etmişti. Demek ki Papa da adamın isteğini geri çevirmemiş olmalıydı ki, aynı sadelik ile göndermişti yanıtını. Tıpkı sıradan bir mektupmuş gibi.
Genç kral gözleri ile sessizce mektubu okudu ve can sıkıntısı dolu bir homurtu çıkararak kağıt parçasını masaya sertçe koydu.
"Sorun nedir majesteleri?" diye sordu Eric. Alacağı cevap adamı korkutmaya başlamıştı.
Edward mektubu ona uzattı ve odada dört dönmeye başladı. "Papa'nın şartı var. İnanamıyorum, kolay olacağını düşünecek kadar aptal olduğuma inanamıyorum!"
Eric yaşlı gözlerini kısarak yamuk el yazısını okumaya başladı. Okudukça adamın içindeki huzursuzluk iyiden iyiye yayılıyordu. "Hemen ümitsizliğe düşmeyin majesteleri." dedi mektubu katlayarak geri masaya koyarken. "Papa size iki seçenek sunmuş ve seçenek sunması demek bu durumu değerlendirmeye açık bırakacağı anlamına geliyor. Roma tarafından gönderilecek bir hekimin kraliçeyi muayene etmesini veya kraliçenin kendi isteği ile kısır olduğunu belirten belgeyi imzalamasını söylemiş. Sonuçta daha kötü bir mektup ile de karşı karşıya kalabilirdik. Olumsuz bir yanıt ile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tacın Laneti
Historical FictionFransa'da doğup küçük yaşta babaları ile İngiltere topraklarına yerleşen üç kardeş; Aceline, Leonardo ve Anna Brunella. . Eric Brunella, İngiltere Kralı üzerinde saygın bir hâkimiyet kurmuş başarılı bir adamdır. Geleceğe dönük planlarından biri ise...