|VEDA × The Curse Of The Crown|

1.9K 127 187
                                    

Bölüm Adı; The Curse Of The Crown
...

Bölüm Şarkısı;
Paint It Black - Hidden Citizens

"Kırmızı kapını görüyor ve onu siyaha boyamak istiyorum. Artık hiç renk yok, hepsinin siyaha dönmesini istiyorum. Karanlığım kaybolana dek başımı öteki tarafa çevirmem gerekiyor.

Bir sıra araba görüyorum, hepsi de siyaha boyanmış. Çiçekler ve sevgim içinde, ikisi de bir daha asla geri gelmeyecekler. İnsanların kafalarını döndürüp hemen başka yöne bakışlarını izliyorum. (...) her gün olan bir şey bu.

Kendi içime bakıyorum ve kalbimin simsiyah olduğunu görüyorum. Kendi kırmızı kapımı görüyorum ve onu siyaha boyamam lazım. Belki o zaman kaybolup gider ve gerçekler ile yüzleşmek zorunda kalmam. Tüm dünyan siyah iken, onlarla yüzleşmek kolay değil.

Artık yeşil denizim, koyu maviye dönmeyecek. Bunun, senin başına gelebileceğini tahmin edememiştim. Eğer batan güneşe yeterince dikkatli bakarsam, gün doğmadan önce sevdiğim benimle birlikte güler...

Kırmızı kapını görüyor ve onu siyaha boyamak istiyorum. Artık hiç renk yok, hepsinin siyaha dönmesini istiyorum. Karanlığım kaybolana dek başımı öteki tarafa çevirmem gerekiyor."

×××

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

×××

"Leydi Aceline öldü."

Norfolk Dükü'nün dediği ilk şey bu olmuştu. Evinin arka bahçeye bakan toplantı odasında, yanında her zamanki gibi en güvendiği adamları ile birlikte; derin bir yasa gömülmüş olan Kral Edward'ın sonunu nasıl getireceğini tartışıyordu.

"Ve bu da demek oluyor ki, artık önümüze bakmalıyız." diyerek devam etti, bastonunu yere vura vura etrafında dolandığı tahta masanın sandalyelerinde oturan adamlara bakarak. "Leydi Aceline'ın ölümü hepimizi şaşırtan bir trajediydi. Ruhu şad olsun. Fakat bu demek değil ki, biz de majesteleri ile birlikte yas tutacağız. Hayır, beyler... İşte planımıza başlama noktamız geldi. Edward en savunmasız anında. Ne yanındaki boş tahtı dolduracağı bir kadın, ne de bir veliahtı var. Önümüz açık, gökyüzü aydınlık." dedikten sonra derin bir nefes aldı ve masanın en ucunda oturan oğluna gururla baktı. "Arthur'u tahta geçirtebiliriz. Artık bundan eminim. Hazırlıkları başlatın. Aylardır beklediğimiz an kapıda."

Fakat bilmediği şey şuydu ki, kapıda aylardır beklediği an yoktu; onları sinsice dinleyen bir kadın vardı. Kapının çizgi kadar ince aralığında, üzerinde siyah yas elbisesi ve yüzünde duydukları yüzünden oluşan dehşet dolu bir ifade ile, Gloriana Brandon duruyordu.

...

Londra, tepede parıldayan güneşe rağmen karanlık bir sisin içindeydi âdeta.

Sabahın ilk ışıklarıyla halk, dün gece yaşanan tüyler ürpertici olayı öğrenmişti; saraydan çıkan haberciler şehrin dört bir yanında atla geziyor, avazları çıktığı kadar bağırıyor ve aynı noktada tek bir saniye fazla bile kalmadan yollarına devam ediyorlardı. Haykırdıkları şey ise, müstakbel Kraliçe Aceline Brunella'nın dün gece rahatsızlandığı ve karnında dört aylık veliaht ile sabaha karşı vefat ettiğiydi.

Tacın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin